Mümin dua ettiğinde üç sonuçtan biri gerçekleşir
Mümin dua ettiğinde üç sonuçtan biri gerçekleşir: Ya kendisine ahirette azık olur veya bu dünyada kabul olur ya da ona ulaşacak bir belayı geri çevirir
27.02.2025 17:59:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





İmam Zeyneladin (a.s) buyuruyor ki; "Mümin dua ettiğinde üç sonuçtan biri gerçekleşir: Ya kendisine ahirette azık olur veya bu dünyada kabul olur ya da ona ulaşacak bir belayı geri çevirir.
Münafık, (diğerlerini) günahtan sakındırır; ama kendisi sakınmaz. Namaza durduğunda (Allah'tan) yüz çevirir (fikir ve kalbiyle başka şeylere yönelir); rükûa gittiğinde (doğrulmadan koyun gibi) yere çöker; secde ettiğinde (karga gibi) başını yere vurup kaldırır; akşamlar, (oruç tutmaksızın) düşüncesi yemek olur; sabahlar, (gece) uykusuz kalmaksızın gündüz uyumayı düşünür.
Ama müminin ameli hilmiyle birliktedir. Öğrenmek için oturur; salim kalmak için susar; dostların ona emanet ettiği sırrı açıp söylemez; yabancılar için tanıklığı gizlemez (şahitlik yapmaktan kaçmaz); hak olan bir işi gösteriş için yapmaz ve utanarak da onu terk etmez; övülüp tezkiye edilirse, onların söyledikleri sözlerden (gurura kapılır diye) korkar; bilmedikleri günahları için Allah'tan mağfiret diler ve cahillerin cehaleti ona zarar vermez.
Şifa bulan bir hastayı görüp şöyle buyurdu: Günahlardan tertemiz olman mübarek olsun. Allah seni hatırlamıştır, sen de O'nu hatırla; günahlarını affetmiştir, sen de O'na şükret.
Beş şey elde etmek için seferlere çıksanız, binekleri yorup güçsüz kılsanız, yine de onların mislini elde edemezsiniz: Hiçbiriniz günahından başka bir şeyden korkmasın. Hiçbiriniz Rabbinden başkasına ümit bağlamasın. Hiçbiriniz kendisinden, bilmediği bir şey sorulunca, onu öğrenmekten (başka bir nüshaya göre: bilmiyorum demekten) utanmasın. (Sabredin; çünkü) sabrın imana göre konumu, vücuttaki baş gibidir; sabrı olmayanın imanı olmaz.
Allah buyuruyor ki: Ey Âdemoğlu! Verdiğim şeye razı ol ki, insanların en zahitlerinden olasın. Farz kıldığım şeyle amel et ki, halkın en çok ibadet edeni olasın ve haram kıldığım şeyden kaçın ki, halkın günahlardan en çok çekineni olasın.
Nice insanlar var ki, hakkında söylenen övgüyle aldanmıştır ve nice insanlar var ki, Allah'ın, (günah ve sırlarını) örtmesiyle mağrur olmuştur ve yine nice insanlar var ki, Allah'ın onlara verdiği ihsanla meşgul olup gaflete dalmışlardır.
Birleri, onlarına galip olan kimseye yazıklar olsun. (Bir günaha karşılık bir ceza, bir haseneye karşılık da on mükâfat verildiği için birlerden maksat günahlar ve onlardan maksat ise sevap işlerdir.)
Gerçekten dünya bize sırt çevirerek gitmekte; ahiret ise bize yönelerek gelmektedir. Bunlardan her birine uyanlar vardır; siz ise ahirete uyanlardan olun, dünyaya uyanlardan olmayın. Dünyada zühd edip ahirete meyledenlerden olun.
Çünkü zahitler, yeryüzünü kendilerine sergi, toprağı döşek, keseği yastık, suyu ise esans etmişlerdir. Geçimleri için, ancak az bir miktar dünyadan koparırlar.
Bilin ki, kim cennete müştak olursa, iyiliklere koşar ve şehvetlerden uzaklaşır. Kim ateşten korkarsa, günahlarından tövbe ederek Allah'a yönelir, haramlardan sakınır. Kim dünyaya rağbet göstermezse, dünya musibetleri ona kolay gelir, hatta onları çirkin bile görmez.
Allah-u Teâla'nın bazı kulları vardır ki, kalpleri ahirete ve ahiretin sevabına bağlanmıştır; sanki onlar, cennet ehlini, cennette ebedi, nimet ve refaha kavuşmuş olarak görürler; cehennem ehlini ise cehennemde azap çektikleri hâlde görürler. İnsanlar, onların şer ve kötülüklerinden korunmuşlardır.
Çünkü onların kalpleri insanlarla değil, Allah korkusuyla meşgul olmuştur; gözlerini harama yummuşlardır; insanlara olan ihtiyaçları pek azdır; geçimlerinde Allah'ın verdiği az azığı kabul eder, az bir yemekle yetinirler; kıyametin uzun hasretinden kurtulmak için bu kısa günlere sabrederler." (Hasan B. Ali el-Harranî Tuheful Ukul eserinden)
Münafık, (diğerlerini) günahtan sakındırır; ama kendisi sakınmaz. Namaza durduğunda (Allah'tan) yüz çevirir (fikir ve kalbiyle başka şeylere yönelir); rükûa gittiğinde (doğrulmadan koyun gibi) yere çöker; secde ettiğinde (karga gibi) başını yere vurup kaldırır; akşamlar, (oruç tutmaksızın) düşüncesi yemek olur; sabahlar, (gece) uykusuz kalmaksızın gündüz uyumayı düşünür.
Ama müminin ameli hilmiyle birliktedir. Öğrenmek için oturur; salim kalmak için susar; dostların ona emanet ettiği sırrı açıp söylemez; yabancılar için tanıklığı gizlemez (şahitlik yapmaktan kaçmaz); hak olan bir işi gösteriş için yapmaz ve utanarak da onu terk etmez; övülüp tezkiye edilirse, onların söyledikleri sözlerden (gurura kapılır diye) korkar; bilmedikleri günahları için Allah'tan mağfiret diler ve cahillerin cehaleti ona zarar vermez.
Şifa bulan bir hastayı görüp şöyle buyurdu: Günahlardan tertemiz olman mübarek olsun. Allah seni hatırlamıştır, sen de O'nu hatırla; günahlarını affetmiştir, sen de O'na şükret.
Beş şey elde etmek için seferlere çıksanız, binekleri yorup güçsüz kılsanız, yine de onların mislini elde edemezsiniz: Hiçbiriniz günahından başka bir şeyden korkmasın. Hiçbiriniz Rabbinden başkasına ümit bağlamasın. Hiçbiriniz kendisinden, bilmediği bir şey sorulunca, onu öğrenmekten (başka bir nüshaya göre: bilmiyorum demekten) utanmasın. (Sabredin; çünkü) sabrın imana göre konumu, vücuttaki baş gibidir; sabrı olmayanın imanı olmaz.
Allah buyuruyor ki: Ey Âdemoğlu! Verdiğim şeye razı ol ki, insanların en zahitlerinden olasın. Farz kıldığım şeyle amel et ki, halkın en çok ibadet edeni olasın ve haram kıldığım şeyden kaçın ki, halkın günahlardan en çok çekineni olasın.
Nice insanlar var ki, hakkında söylenen övgüyle aldanmıştır ve nice insanlar var ki, Allah'ın, (günah ve sırlarını) örtmesiyle mağrur olmuştur ve yine nice insanlar var ki, Allah'ın onlara verdiği ihsanla meşgul olup gaflete dalmışlardır.
Birleri, onlarına galip olan kimseye yazıklar olsun. (Bir günaha karşılık bir ceza, bir haseneye karşılık da on mükâfat verildiği için birlerden maksat günahlar ve onlardan maksat ise sevap işlerdir.)
Gerçekten dünya bize sırt çevirerek gitmekte; ahiret ise bize yönelerek gelmektedir. Bunlardan her birine uyanlar vardır; siz ise ahirete uyanlardan olun, dünyaya uyanlardan olmayın. Dünyada zühd edip ahirete meyledenlerden olun.
Çünkü zahitler, yeryüzünü kendilerine sergi, toprağı döşek, keseği yastık, suyu ise esans etmişlerdir. Geçimleri için, ancak az bir miktar dünyadan koparırlar.
Bilin ki, kim cennete müştak olursa, iyiliklere koşar ve şehvetlerden uzaklaşır. Kim ateşten korkarsa, günahlarından tövbe ederek Allah'a yönelir, haramlardan sakınır. Kim dünyaya rağbet göstermezse, dünya musibetleri ona kolay gelir, hatta onları çirkin bile görmez.
Allah-u Teâla'nın bazı kulları vardır ki, kalpleri ahirete ve ahiretin sevabına bağlanmıştır; sanki onlar, cennet ehlini, cennette ebedi, nimet ve refaha kavuşmuş olarak görürler; cehennem ehlini ise cehennemde azap çektikleri hâlde görürler. İnsanlar, onların şer ve kötülüklerinden korunmuşlardır.
Çünkü onların kalpleri insanlarla değil, Allah korkusuyla meşgul olmuştur; gözlerini harama yummuşlardır; insanlara olan ihtiyaçları pek azdır; geçimlerinde Allah'ın verdiği az azığı kabul eder, az bir yemekle yetinirler; kıyametin uzun hasretinden kurtulmak için bu kısa günlere sabrederler." (Hasan B. Ali el-Harranî Tuheful Ukul eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.