Kasvetim gözyaşlarıma karışıyor yine bu gece, düşünüyorum. Kalemim de yazmıyor mu ne? Hep aynı sözcükler dökülüyor mısralara; firak, firkât? Bir silüet, tecessüm ediyor gözlerimde, gecenin karanlığında. Yine o ses? Yine o heybet? Ve en acımasız şekilde veriyor dersini hayat, "Sen halâ akıllanmadın mı?" dercesine. İçim dopdolu?Ağlamayı da öğretmediler ki bize. "Erkek adam, ağlamaz" dediler. Oysa ne çok ihtiyacım var, ağlamaya şu sıralar. Gözlerim, birer yağmur bulutu? Sağanak sağanak yağmak istiyorum. Dizginlediğim sana dair öfkemi, dağa taşa kusmak istiyorum. Gel gör ki bunu yapacak ne mecalim, ne de cesaretim var. Hepsi senin yüzünden?Müsebbipsin; hayatımın cihetini tayin etmekten aciz kalışıma, mestane haykırışıma. Tevessül inancım yitip gidiyor, bu âşıkane müsveddeyi her kaleme alışımda. Senlik tevatürler de olmazsa, mutat hastalığım dayanılmaz olur.Biliyorum muhayyel bir aşk bu, çabam boşuna. Akıllandım desem de inanma sakın sen bana. Akıllanmadım, alışkınım hayal kırıklığına. Bir şey var, gelmiyor içimden dur demek ona. Zihnim allak bullak, ferim bulanık... Hiç kalmamıştım, bu kadar çaresiz. Heyhat, ne umutlar sığdırmıştım o biçare aşka. Görmedim sevdanda bir şey, zulmetten, zilletten başka. Yüreğim enkaz, ruhum kaldırılmayı bekleyen bir mevta? Hazırlan ey muhacir gönül! Şimdi terk-i diyar etmekte sıra.
Bilal Temur / diğer yazıları
- Yaşayan âşıklar mezarlığı / 23.06.2010
- Hayat / 16.06.2010
- Muhacir gönül / 09.06.2010
- Sensiz? / 04.12.2009
- Hayat / 16.06.2010
- Muhacir gönül / 09.06.2010
- Sensiz? / 04.12.2009