Müeyyidesiz hukuk olur mu?

Yandaş medyanın Soma Madenin patronuna göderme ile "hesap zamanı" ortak manşetlerini  bir kalem "es" geçebiliriz. Onların derdi çünkü, gerçek bir hesaplaşma ve adaletin tecelli etmesinin kaygısı değil! Onlar kamuoyunda yükselen infialin anketlerde Başbakan aleyhine dönmesinden endişeliler.  Sorumluluğu ve kötü adam rolünü Soma madenin patronuna yıkarak Başbakan'ın oy kaybını önleyecekler, hepsi bu!Bu anlayış ile biz daha çok Somalar yaşarız. O hususda ne desek azdır ama sorunun hukuk temeline ilişkin bir şey söylemek gerekir ise yaşadığımız Somaların gerçek sebebi müeyyidesizliktir!Evet ceza kavramı bugün ülkede büyük oranda değerini yitirmiştir. İnsanlar suç işlediklerinde bunun bir müeyyide ile karşılaşağına inanmıyorlar. Katakulli manevralarla, adam bağlamalarla, yargıyı etkilemelerle, bilirkişiyi kafalamalarla, olmadı mevzuat değişiklikleri ile bir şekilde ceza almayacaklarına inanıyorlar. Zaten suça karşı gelen cezalardaki adil olmayan oranatısızlıklar, infaz yasasındaki ilginç hükümler, 2 yılın altına ceza vermeyi unutmuş yargıçlar ile maalesef suç işleme ve ceza almama hürriyeti ülkemizde güvence altındadır!Ölen öldüğü ile kalmakta öldüren yaşamaktadır!Bunun suçluyu nasıl cesaretlendirdiğini düşünebiliyor musunuz? Cezanın ana niteliği olan "caydırıcılık" ilkesi ortadan kalkınca suça olan yakınlık da o oranda artmaktadır. Şöyle düşünelim. Soma Madenin sahibi herhangi bir kaza da, örneği net 20 yıl hapis cezası alacağına ve daha önemlisi yatacağına inansa, acaba o işletmeyi bu kadar başıboşluğa terk edermi idi? Parayı güvenliğin önüne koyarmı idi?Bunun cevabını hepimiz biliyoruz. İnsan ölümünün paradan daha kıymetli olmadığı bir ceza ve hukuk düzeni doğaldır ki bizi bu sonuçlarla baş başa bırakıyor. Soma madenin patronu geçmiş uygulamalarla  pek ala bilmektedir ki tedbirsizliğin karşılığı mahkumiyet değildir!İfade ettiğimiz şeyin "sallandıracaksın bunları, bak bir daha suç işlerle mi" mantığı ile alakası yoktur. Biz haksız ve orantısız cezalardan bahsetmiyoruz ama müeyyidesiz suçlardan bahsediyoruz. 2 yılın altına bu ülkede ceza verilmiyor ise söyleyin Allah aşkına hukukun ahlakdan bir farkı kalmış mıdır?Oysa neydi bize Orta 3 kitaplarında öğretilen şey?Hukuk müeyyidesi dünyevi ve somut olan şeydir. Ahlak ise müeyyidesi manevi olan kurallardı değil mi? Peki bugünkü hukuk uygulamalarının ahlakdan ne farkı kaldı? Her ikisinde de müeyyide manevi! Ceza vicdanlar da yaşayan bir efsaneden ibaret! Ya da diğer ihtimal ile cezayı kendinizi keseceksiniz!Cezasız hukuk sistemi oluşturmamızın bir sebebi de galiba yaptığımız yargılamaya güvenmemekle alakalı! Psikolojik bir durum bu ama karşılığı yok değil! Şöyle ki;Aslında suça sebebiyet veren temel dinamikler ile ceza arasında bir uyumsuzluk söz konusu. Yani  herhangi bir sorunda temel değerlerimiz ceza verilmemeli derken, hukuk sistemi cezalandırılmalı diyor. Biz de çareyi orta yol olarak cezayı etkisiliştirerek mesleyi şark kurnazlığı ile çözmüş oluyoruz.  Yargılama sisitemimize güvensizlik de bunun başka bir sebebi olabilir. Gerçketen adil ve ihata edici bir yargılamyı çok çeşitli sebeplerle gerçekleştiremiyoruz ve sonuçda çareyi yine orta yolda buluyoruz. Yani cezayı sıfırlamakta!Sonuç ; Bir gecede mer'ileştirlen AB müktesebatı bünyemize uymuyor. Yargı kan kayebdiyor. Adalete olan güven tükenmek üzere! Bambaşka bir hukuk düzenine geçmek ve vatandaşımıza can, mal, namus vicdan ve din emniyetini sağlamak zorundayız. Aksi takdirde hükumetler %100 le de iktidar olsalar meşruiyetlerini kaybederler!