Hacettepe Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ayten Sezer, misyonerlerin, Asya'ya açılan kapının Türkiye olduğuna inandıklarını ve bu nedenle Türkiye üzerinde çalışmalarını yoğunlaştırdıklarını söyledi.
Giresun Eğitim Fakültesi öğrencilerine yönelik bir konferans veren Yrd. Doç. Dr. Sezer, misyonerlik faaliyetlerinin başladığı 16. Yüzyıl'dan günümüze kadar olan dönem içerisinde misyonerlik yapan okullar hakkında bilgiler verdi. Bugün halen bazı okulların gizliden gizliye misyonerlik çalışmalarını devam ettirdiğini kaydeden Sezer, "Türkiye Cumhuriyeti'nin en büyük sorunlarından biri misyonerlik faaliyetleridir. Çünkü geçmişte misyonerlik faaliyetlerinden millet olarak çok çektik. Misyonerlik faaliyetlerinin ülkemizde çok yoğun olmasının en büyük nedeni, Asya'ya açılan kapının Türkiye olarak görülmesidir. Hristiyanlık dinini yaymak isteyenler, Türkiye'yi misyonerlik faaliyetleriyle feth ederek Asya'ya açılmak istemekteler. Bunu da eğitim yoluyla yapmak amacındalar. Bu uğurda geçmişte büyük paralar harcamışlar ve halen de harcamaya da devam etmektedirler. Tarihe bakıldığında ilk misyoner okulunu bu topraklarda 1583 yılında Fransızlar tarafından açıldığını görüyoruz. O tarihten itibaren hızlanan misyoner okullarının sayısı 19. Yüzyıl'ın yarısında 2 binin üzerine çıkmış, öğrenci sayıları ise yüzbinleri bulmuştu" dedi. Eğitim verdikleri çocuklara ihtilal örgütleri kurdurarak, ülkeyi karıştırdıklarını belirten Sezer, şunları söyledi: "Tarihte bunların onlarca örneği var. Mesela, misyoner okullarından yetişen Bulgar çocukları, Bulgar Devleti kurulunca önemli mevkilerde yer aldılar. Yine, 1800'lü yıllarda ortaya çıkan ve halen gündemimizin en üst sıralarında yer alan Ermeni meselesi, misyonerler faaliyetler sonucu olgunlaştı. Bu çalışmalar taki Cumhuriyet'in kurulduğu döneme kadar devam etti. Cumhuriyet döneminde bu okullara getirilen sınırlandırmalar nedeniyle okul sayıları onlara düştü. Misyonerlik faaliyetleri denetim altına alınan misyonerler, bu faaliyetlerini gizliden gizliye yapmaya başladılar. Cumhuriyet sonrasında artık misyonerlik faaliyetleri gizli gizli yapılmaya başlandı. Ücretsiz İncil dağıtımları, Hristiyanlık konusunda yazılmış yazılar, makaleler ve dergiler, toplantılar ve iletişim araçlarıyla yapılan çeşitli etkinliklerle Hristiyanlık yayılmaya devam ediyor. Geçmişten kalma bazı misyoner okulları da çalışmalarını sürdürüyor." Sezer, herkesin misyonerlik faaliyetlerine karşı dikkatli olmasını istedi.
Giresun Eğitim Fakültesi öğrencilerine yönelik bir konferans veren Yrd. Doç. Dr. Sezer, misyonerlik faaliyetlerinin başladığı 16. Yüzyıl'dan günümüze kadar olan dönem içerisinde misyonerlik yapan okullar hakkında bilgiler verdi. Bugün halen bazı okulların gizliden gizliye misyonerlik çalışmalarını devam ettirdiğini kaydeden Sezer, "Türkiye Cumhuriyeti'nin en büyük sorunlarından biri misyonerlik faaliyetleridir. Çünkü geçmişte misyonerlik faaliyetlerinden millet olarak çok çektik. Misyonerlik faaliyetlerinin ülkemizde çok yoğun olmasının en büyük nedeni, Asya'ya açılan kapının Türkiye olarak görülmesidir. Hristiyanlık dinini yaymak isteyenler, Türkiye'yi misyonerlik faaliyetleriyle feth ederek Asya'ya açılmak istemekteler. Bunu da eğitim yoluyla yapmak amacındalar. Bu uğurda geçmişte büyük paralar harcamışlar ve halen de harcamaya da devam etmektedirler. Tarihe bakıldığında ilk misyoner okulunu bu topraklarda 1583 yılında Fransızlar tarafından açıldığını görüyoruz. O tarihten itibaren hızlanan misyoner okullarının sayısı 19. Yüzyıl'ın yarısında 2 binin üzerine çıkmış, öğrenci sayıları ise yüzbinleri bulmuştu" dedi. Eğitim verdikleri çocuklara ihtilal örgütleri kurdurarak, ülkeyi karıştırdıklarını belirten Sezer, şunları söyledi: "Tarihte bunların onlarca örneği var. Mesela, misyoner okullarından yetişen Bulgar çocukları, Bulgar Devleti kurulunca önemli mevkilerde yer aldılar. Yine, 1800'lü yıllarda ortaya çıkan ve halen gündemimizin en üst sıralarında yer alan Ermeni meselesi, misyonerler faaliyetler sonucu olgunlaştı. Bu çalışmalar taki Cumhuriyet'in kurulduğu döneme kadar devam etti. Cumhuriyet döneminde bu okullara getirilen sınırlandırmalar nedeniyle okul sayıları onlara düştü. Misyonerlik faaliyetleri denetim altına alınan misyonerler, bu faaliyetlerini gizliden gizliye yapmaya başladılar. Cumhuriyet sonrasında artık misyonerlik faaliyetleri gizli gizli yapılmaya başlandı. Ücretsiz İncil dağıtımları, Hristiyanlık konusunda yazılmış yazılar, makaleler ve dergiler, toplantılar ve iletişim araçlarıyla yapılan çeşitli etkinliklerle Hristiyanlık yayılmaya devam ediyor. Geçmişten kalma bazı misyoner okulları da çalışmalarını sürdürüyor." Sezer, herkesin misyonerlik faaliyetlerine karşı dikkatli olmasını istedi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.