Her sağlık programı izlediğimde doktorlar ısrarla, 'mısır şurubuna' vurgu yapıyorlar. Öyle ki, artık, 'mısır şurubu her hastalığın anasıdır' desek yanlış olmaz.
Gazozdan çikolataya kadar pek çok üründe kullanılan mısır şurubu, kronik hastalıkları salgına dönüştürdüğü, kanser, kalp, siroz, diyabet gibi çok sayıda hastalığa neden olduğunu uzun uzun anlatıyor doktorlar.
2011 yılında mısır şurubu Fransa, Hollanda ve İngiltere'de yasaklandı. Akabinde birçok Avrupa ülkesi de yasaklama kararı aldı.
Aynı yıl mısır şurubunun en büyük üretici olan ABD'de de, üretim kotası yüzde 10'dan yüzde 2'ye düşürüldü.
Türkiye'de ise üretim kotası yüzde 10'dan 15'e çıkarıldı. Baskılar neticesinde daha sonra tekrar % 10'a indirildi.
Tabi bu konuda yüzlerce araştırma yapıldı ve kitap yazıldı. Mısır şurubu salgınının altındaki siyasi hedefler ve bu hedefleri, kimlerin ortaya koyduğu detaylıca anlatıldı.
Ama ne hikmetse hükümetten 7 yıl boyunca mısır şurubuna karşı yasal hiçbir adım gelmedi.
Nihayet geçen yıl Mart ayında Sağlık Bakanlığı, "nişasta bazlı şekerlerin (nbş) sağlığa etkileri" hakkında bilim kurulu raporu hazırladı ve basına duyurdu.
Raporda; "Obezite ve ilişkili hastalıklar tüm ülkelerde olduğu gibi ülkemiz için de giderek artan bir problemdir. Ülkemizde 15 yaş üzeri yetişkinlerde obezite sıklığı %32, fazla kilolu birey sıklığı %34.8 ve diyabet prevalansı %12.1 (STEPS 2017, ön sonuçlar) bulunmuştur.
Çocukluk çağında obezite oranı 7-8 yaş grubunda %9.9, fazla kilolu çocuk oranı aynı yaş grubunda %14.6 iken, ortaokul çocuklarında obezite sıklığı %12.4'e ve fazla kilolu çocuk sıklığı %21'e yükselmektedir.
Her türlü şeker tüketiminin azaltılması için gerekli tüm tedbirlerin alınması sübvansiyonların gözden geçirilmesi, vergilendirme, bilgilendirme ve farkındalık girişimleri vb.)
Özetle raporda %10 olan NBŞ kotasının (üretiminin) artırılmaması ve gıdalarda kullanımının sınırlandırılarak sıkı denetiminin sağlanması gibi 10 yıl, 15 yıl önce açıklanması ve yapılması gerekenler sıralanıyordu.
Bu raporun ardından (yine Mart ayında) TBMM Genel Kurulunda, AKP Zonguldak Milletvekili Faruk Çaturoğlu, yaptığı konuşmada mısır şurubu kotasının yüzde 10'dan yüzde 5'e düşürdüklerini açıklıyor ve ilginç bir vurgu yapıyordu;
"Şeker fabrikaları kapanacak diyen felaket tellallarına üzüntü ile duyurulur."
Nerede şeker fabrikaları? Satıldı ve kapandı. Peki, mısır şurubunu Türkiye'ye kim getiriyor? Cevabı google'a yazarak kendiniz bulun.
Şimdilerde Sağlık Bakanlığı harekete geçmiş. Niçin mi? Ülkemizdeki obezite oranı % 33.5'e ulaştığı için.
Son 4 yılda 44 bin 453 kişi, sadece 2018 yılında ise 15 bin 800 obezite ameliyatı olmuş.
Sayın Bakan bundan böyle herkesin obezite ameliyatı yapamayacağını, sertifikası olanların bu ameliyatı yapabileceklerini, onaylanmayan ameliyatları SGK'nın karşılamayacağını, açıkladı.
Ya kanser!
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Mayıs 2017 verilerine göre Türkiye'de her 5 ölümden 1'i kanserden.
Yine TÜİK'in verilerine göre ülkelerin 65 yaş altı kanserden ölüm oranları incelendiğinde 2016 yılında bu oran %28 olarak belirlendi.
65 yaş ve üstü için kanserden ölüm oranları ise Türkiye'de 2014 yılında %17, 2016 yılında %16 olarak gerçekleşti.
Amerikan Kanser Derneği'nin 2015'te yayınladığı "Kanser Atlası"na göre, Türkiye'de her yıl 148 bin civarındaki yeni kanser vakası ve 91 bin 800 kansere bağlı ölüm gerçekleşiyor.
Şimdi!
Türkiye'de günlerdir 25 kuruşluk poşet tartışması yaşanıyor. Bir kesim, "poşetten para mı alınırmış" derken hükümet ise bu kararını, 'tabiata, çevreye olan duyarlılığının' ispatı olarak anlatıyor.
Haliyle soruyorum; mısır şurubu mu, plastik poşet mi?
Yorumlar
Burak Tilev
Sayın Akın bey yazı cok faydalı tesekkur ederız bu guzel yazı ıcın saygı ile,
Sayın Akın bey yazı cok faydalı tesekkur ederız bu guzel yazı ıcın saygı ile,
Akın Aydın / diğer yazıları
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025