Yüce Allah (c.c) tarafından etrafı mübarek kılınan Mescid-i Aksa coğrafyasında her gün hatta her saat Müslüman katlediliyor.
Son gelişmeleri biliyorsunuz! Gazze bombalanıyor, Golan Tepeleri bizimdir, deniliyor. İşte bu ortamda Müslümanlar Miraç gecesini idrak ediyor. Bilmem ki ne desem.
En iyisi bu mübarek gecede neler olduğunu Prof. Dr. Haydar Baş'ın Rahmet-el lil Âlemin eserinden aktarayım. Sonra da yaşananlara, Müslümanların derin sessizliğine ve de halimize bakalım!
"Miraca yükselmeden önce Hz. Cebrail gelerek, Resûlullah'ın kalbini zemzemle yıkamış; içini hikmet ve iman nuruyla doldurmuştur.
İnşirah-ı sadr olarak bilinen bu mucize bir sefer de çocukluk yıllarında uygulanmıştı.
Cebrail, Burak'ı hazır bulundurmaktadır. Burak Allah elçisini görünce şaha kalkar. Hz. Cebrail, "Kendine gel ey Burak! Yemin olsun ki, haşir sabahına kadar Muhammed Mustafa kadar şerefli bir insan senin sırtına ne binmiştir, ne de binecektir" der.
Yıldırımdan hızlı bir yürüyüşle Allah Resulü, mü'minlerin ilk kıblegâhı olan Mescid-i Aksa'ya misafir edilir.
Fahr-i kainatı, bu mekanda Allah'ın halili Hz. İbrahim, İsa Ruhullah, Musa Kelimullah ve insanlığın atası Adem Safiyullah Efendimiz gibi pek çok peygamber karşılarlar.
Kutlu Elçi burada peygamberlere ve meleklere iki rekât namaz kıldırır.
Mescid-i Aksa'da Burak'ın görevi bitmiştir. Bundan sonraki yürüyüş manevi bir vasıta ile olmuştur.
Peygamberimiz, Cebrail ile yedi kat göğü geçmiş, bu seyir esnasında birinci kat semada Hz. Adem, ikinci kat semada Hz. İsa ve Hz. Yahya, üçüncü kat semada Hz. İdris, beşinci kat semada Hz. Harun, altıncı kat semada Hz. Musa ve yedinci kat semada Hz. İbrahim ile selamlaşmıştır.
Allah Elçisi öyle bir fezaya çıkarıldı ki, kaderleri yazan kalemlerin cızırtısı duyulmaktaydı. Ve nihayet Allah Resulü'nün önünde sitre-i münteha sahası açıldı.
Allah'tan başkasının bilmediği makamlar gösterildi. Bu son noktadır. Belki de bu saha, Hz. Muhammed için halk edilmiş, sadece Peygamberimiz için bir defaya mahsus olarak kullanılmıştır. Bundan öteye Hz. Cebrail dahi geçemez.
Sidret'ül-Münteha'dan öteye yolculuk Refref ile yani muhabbetullah ile gerçekleşmiştir.
O bu seyirdeki vasıtaların zübdesidir. Dost dostuna vasıl olurken artık yalnızdır. Zat, sıfat ve esma tecellilerine muhataptır…
Onun bu halini Cenab-ı Hak, şöyle övmüştür: "Gözü ne şaştı, ne de haddi aştı. And olsun ki; Rabbinin ayetlerinin en büyüklerinden olanlarını gördü." (Necm, 17-18 )
Akıllara durgunluk veren ve ruh ve beden bütünlüğü içinde gerçekleşen Miraç mucizesinde, "iki yay kadar yahut daha yakın oldu" (Necm, 8) şeklinde anlatılan 'aşık'ın 'maşuk'u ile buluşmasından sonra Hz. Peygamberimize cennet ve cehennem gösterilmiştir.
Hz. Cebrail ile birlikte cennetin kapısına varan Allah Resulü, duvarları gümüşten, inciden, yakuttan ve zümrütten olan cennet duvarlarını gördü.
Burada Resûlullah, Allah'ın kendisi için yarattığı Kevser Havuzu'nu gördü. Kevser sütten beyaz, baldan tatlı, kardan soğuk, miskten güzel kokuludur.
Cehennem de gösterildi Allah'ın sevgilisine. Orada azap çeşitleri gösterildi, kendisine.
İlk olarak karnı akrep ve yılanlarla dolu insanlar gördü, bunlar zekât vermeyenlerdi.
Başka bir kavmi, etleri dökülmüş kemikleri görünür bir halde buldu. Elleri, ayakları ve dilleri kesilmiş bir haldeydiler. Cebrail, "Bunlar dünyada iken dilleriyle Müslümanlara eziyet ediyorlardı" dedi.
Bazı insanları kulaklarına eritilmiş kurşun dökülürken gördü. Bunun etkisiyle beyinleri pişiyordu. Bunlar çalgı dinlemeyi adet edinmiş kimselerdi.
Başka bir grup çok pis kokuyordu. Yüzleri simsiyahtı. Üzerlerinde ateşten elbiseleri vardı.
Cebrail, "Bunlar içki içenlerdi" buyurdu.
Bir grubun etleri ateşten bıçaklarla kesiliyor, parçalanıyor, sonra yeniden diriltiliyor ve tekrar kesiliyordu. "Bunlar haksız yere Müslümanları öldürenlerdir" buyurdu, Hz. Cebrail.
Bu şekilde cehennemin azaplarını seyreden Resûlullah dönüş yolculuğuna başladı. Mü'minlere en büyük hediye olan namaz ile…
Hz. Peygamber, Hz. Cebrail'e "Ya kavmim beni tasdik etmezse" diyordu. Endişesinde haklı çıktı.
Abdulmuttalib oğulları, İsra ve Miraç gecesinde Hz. Peygamberi yatağında bulamayınca aramaya kalktılar.
Allah Resulü, Ümmühani'nin evine dönünce başından geçenleri anlattı. Ümmühani, "Bunu halka açma, onlar seni yalanlarlar ve üzerler" dedi.
O da Allah'a yemin olsun ki, 'Bunu onlara anlatacağım' diyerek, kararlılığını göstermiştir.
Allah Resulü, Kâbe'nin Hatim denilen yerine giderek, müşriklere başından geçenleri anlattı.
Deve ile en az iki ay süren bu yolculuğun yatağının sıcaklığı geçmeden gerçekleştiğine kimse inanmadı…
Etrafına toplananlar Beytü'l-Makdis ile ilgili sorular sordular ve Hz. Peygamber hepsini doğru bir şekilde cevapladı. Yolda rastladığı bir kervandan su içmesini anlatması dahi müşrik mantığını ikna edemedi."
Maalesef bugün Müslümanlar da, Yahudi ve Hıristiyanlar tarafından canlarına, mallarına, vatanlarına kastedildiğini gördükleri halde ikna olmuyorlar.
Bu gece hakikati görmemize vesile olsun diyor, kandilinizi kutluyorum…
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Osman Baş / diğer yazıları
- EMPATİ (Buram buram merhamet) / 15.08.2020
- Rusya ekonomik bağımsızlığını nasıl kazandı? / 16.01.2020
- ABD’li profesörün itirafı / 15.01.2020
- İslam ve Mevlana - 2 / 12.01.2020
- İslam ve Mevlana -1- / 11.01.2020
- Ehl-i Beyt’i sevenlerin özellikleri / 12.12.2019
- Vatan müdafaası / 10.12.2019
- İmam Seccad; Namaz / 05.12.2019
- İmam Zeynelabidin (a.s) / 04.12.2019
- Gadir-i Hum’u inkâr edemezsiniz / 26.11.2019
- Rusya ekonomik bağımsızlığını nasıl kazandı? / 16.01.2020
- ABD’li profesörün itirafı / 15.01.2020
- İslam ve Mevlana - 2 / 12.01.2020
- İslam ve Mevlana -1- / 11.01.2020
- Ehl-i Beyt’i sevenlerin özellikleri / 12.12.2019
- Vatan müdafaası / 10.12.2019
- İmam Seccad; Namaz / 05.12.2019
- İmam Zeynelabidin (a.s) / 04.12.2019
- Gadir-i Hum’u inkâr edemezsiniz / 26.11.2019