Ülkemizde en az gündem olan konuların başındadır Milli Eğitim ve öğrenciler. Oysa ortada vahim bir tablo var. Utanılacak gerçekler, çok karanlık bir gelecek var ortada.
İşe istatistikler açısından bakarsak eğitimde, dünya sıralamasında her yıl daha da geri sıralara doğru gittik ve gidiyoruz. Neden?
Milli Eğitim koskoca bir insan laboratuvarı mı?
Milli bir eğitim model ve anlayışı olmaması ve de ortaya çıkan istikrarsızlık bana bu benzetmeyi yapmak zorunda bıraktı.
66 bin okulda, 17 milyon öğrenci üzerinde, 1 milyon yüz bin öğretmen eliyle 16 yıldır 6 bakan 5 ayrı sistem denedi. Her denemede başka başka sorunlar çıktı.
Örneğin, bu laboratuvarlarda 16 yılda ortak değerler çerçevesinde ortak bir müfredat oluşturulamadı.
Öğrenim hakkı ve eğitimde eşitlik ilkesi hayata geçirilemedi.
Siyasetçiler her daim gençleri, genç nesilleri överken, onlara ne denli ihtiyacımız olduğunu anlatırken onların ihtiyaçlarını karşılayamadılar, sorunlarını çözemediler.
İlk ve orta öğretimde başarı sağlanamadığı için yükseköğretimde de döküldük.
İktidar yükseköğretimdeki öğrenci sayısı ile övünürken, neden dünyada ilk 500'e giren üniversitemiz yok, sorusuna muhatap olacakları yerde, muhatap (suçlu) aradılar.
24 Haziran her şey için milat olarak gösterilmişti. 24 Haziran geldi, geçti, devletin rejimi değiştirildi. Yeni sistemde Milli Eğitim'e yeni bir Bakan atandı.
Atanan Bakan bir eğitimciydi, eğitimin mahiyetini çok iyi biliyordu ve eğitim ile ilgili çok güzel cümleler kullanıyordu. Artı direkt olmasa da eğitimde büyük bir istikrarsızlık yaşandığını da itiraf ediyordu.
Heyecanlıydık veliler olarak.
Sayın Bakan eğitimde eşitlikten bahsediyor, herkese aynı değil kabiliyetlerine göre eğitim anlayışına geçileceğini, taşradaki eğitim koşullarından haberdar olduklarını, çözeceklerini anlatıyordu.
Çocukların beslenme ve giyimlerine, ders saatlerinden teneffüs zamanlarına kadar her konuda kulağa hoş gelen cümleler kuruyordu.
Hele Sayın Bakan'ın, sınav sonuçlarına göre öğrencilerin değerlendirilmesine olan itirazı herkes tarafından alkışlanmıştı.
Bir başka takdir toplayan çıkışı ise özel okullara devletin verdiği destek konusuydu. Sayın Bakan paraya göre eğitim anlayışına karşıydı. Eğitimin endüstrileştirilmesine karşıydı.
Haliyle devletin özel eğitim kurumlarına sağladığı desteklerin zaman içinde sona erdirileceğini ve tüm okullarda aynı kalitede eğitim verileceğini müjdeliyordu!
Ve sözlerin fiiliyata geçirilmesi gereken gün geldi. Eğitim-öğretim yılı başladı. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, '2023 Eğitim Vizyonu'nu' açıkladı.
Artık tüm okullarda tasarım, beceri atölyeleri kurulacağı, müfredatların çocuklarımızın ilgi, yetenek ve mizaçlarına göre düzenleneceği, zorunlu ders saat ve çeşitlerinin azaltılacağı, esnek ve modüler bir ders çizelgesi oluşturulacağı, okul yöneticilerinde ehliyet ve liyakat temelinde bir yapılanma başlatılacağını açıklıyordu Sayın Bakan.
Ama tüm pembe tablolarına şerh de koyuyordu; "Benden, şapkadan tavşan çıkarmamı beklemeyin."
Bu şerh, o gün mütevazılık olarak algılanmıştı ama gerçek anlamı bugünlerde anlaşıldı. Sayın Bakan tavşan çıkaramadı.
Çünkü kapitalist sistemde hiçbir zaman önce insan, diyemezsin. Çünkü önce paradır, eldeki paranın kullanımıdır. Haliyle diyemediler.
Sınavlar aynen devam edecek. Değişen sadece isimleri ve yapılacak tarihleri.
Kabiliyet vs. bir tarafa… Parası, imkânı olan daha iyi şartlarda okullarına gidecek, olmayanlar yine aynı çileye talim edecek.
En göze batan ise her mikrofon karşısında özel okullara devlet desteğinin kaldırılacağını iddia eden Sayın Bakan, 2019 bütçesinden özel okullara desteğin daha da arttırılacağını açıklamasıdır.
Yani değişen tas. Hamam aynı. Denek sayısı ise Suriyelilerin desteğiyle hızla artıyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Çatlayan sadece fay hatları değil ar damarıdır / 24.04.2025
- Bizim 23 Nisan’dan anladığımız / 23.04.2025
- Türkiye’ye ‘Escobar sistemi’ kurmuşlar / 21.04.2025
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- Bizim 23 Nisan’dan anladığımız / 23.04.2025
- Türkiye’ye ‘Escobar sistemi’ kurmuşlar / 21.04.2025
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025