"Kadim dost, müttefik, stratejik ortak, BOP çerçevesinde beraber hareket ediyoruz" denilen ABD, Irak'ta, Libya'da, Mısır'da, Yemen'de ve de Suriye'de bizi kullandı.
Evet, kullandı, sadece kullandı. Söz istedik, vermedi. Ne zaman bir menfaatimizden dolayı adım atmaya kalktıysak hemen adımımızın karşısına dikildi.
Bu ilk değildi. Atatürk'ten sonraki cumhuriyet tarihini azıcık irdeleyenler ABD'nin, bize onlarca ihanetiyle, satışıyla, arkadan vuruşuyla karşılaşır.
Ben, okuma-yazma bilmem diyenler son 30 yılı veya son 15 yılı düşünsünler. Muavenat zırhlısına, müttefikimizin (!) nasıl kalleşçe saldırdığını sonra da yanlışlıkla oldu yüzsüzlüğünü hatırlasınlar.
Hatırlamadınız mı? Ya 'Çuval olayını?' PKK kamplarında görüntülenen ABD subay ve CIA ajanlarını da mı hiç görmediniz, duymadınız?
Peki, biz, Öcalan'ı kimden teslim almıştık? Onu da mı hatırlamadınız?
Son soru; Dün beraber yürüyenlerin bile terörist ilan ettiği Gülen'i kim besledi, besliyor ve bize vermiyor?
Evet?
ABD, Türkiye'yi kendi menfaatleri için her daim kullandı. Ne zaman Türkiye'nin bir menfaati, çıkarı, güvenliği söz konusu olduysa hep karşısında durdu. Son örneğini El-Bab operasyonunda yaşadık, yaşayacağız da.
Dışişleri Bakanı şikayet ediyor; 'İncirlik'teki (yani bizim toprağımızdaki) koalisyon güçleri bize hava desteği vermedi. Bu kabul edilemez.'
Bakan'ın bu açıklaması ardından yandaş medyada, 'İncirlik Üssü tartışılmaya başlandı' manşetleri atılmaya, sosyal medyadan lanetler yağdırılmaya başlandı. Üç, beş gün hükümet, medya, sosyal medya İncirlik Üssü ve kalkmayan uçaklar için demedik laf bırakmadılar. İçlerindekini döktüler ve rahatladılar.
Ya İncirlik!
Olduğu yerde duruyor, duracak da. Neden mi? Çünkü 'İncirlik'in kapatılmasını tartışabiliriz' diyen Sayın Dışişleri Bakanı, milletin gazı alındıktan sonra 'bir daha böyle bir şey olursa' diye bir şık ekledi, ardından 'gündemimizde yok' dedi.
Daha ne olsun veya nasıl gündeminize gelsin Sayın Bakan, diye soruyorum.
El-Bab'ta 16 askerimiz katledildi. Kimileri yakıldı, hükümetin ise IŞİD'in elinde dediği askerlerimiz ile ilgili net bir şey de yok. Daha ne olsun? 50, 100 askerimiz şehit olduktan sonra mı bir duruş göstereceksiniz?
İncirlik'i neden kapatamazların cevabına gelelim mi? Silahın ABD, paran ABD, ekonomin ABD çıkarları üzerine kurulu, siyaseten bütün şifrelerin ABD elinde ve sen, İncirlik'i kapatacaksın!
O işi geç. Bu ülkede ABD hakimiyetine son verecek lider ve tek anlayış vardır. O'nun da kim olduğunu çok iyi biliyorsunuz?
Paran varsa iyisin
Günde en az iki kez odalar paspaslanıyor, lavabolar temizleniyor. Merdiven, asansör temizlikleri her daim devam ediyor. Hasta yemekleri ayrı geliyor, refakatçi yemekleri ayrı. Personelin kılık-kıyafet, hitap üslubu ve isteği yerine getirmeleri çok iyi. Kantin 24 saat.
Hemşireler görevi, hastanın başında aynen askerdeki nöbet değişimi gibi gün içinde yaşanılan gelişmeleri aktararak devrediyor. Doktorlar günde birkaç kez hastayı ziyaret ediyor, durumu anlatıyor.
Taburcu olma vakti geliyor ve uzun bir liste konuluyor önüne. Hizmet aldın. Haliyle bedelini ödeyeceksin.
Gidiyorsun devlet hastanelerine. Temizlik hizmetleri çok zayıf. Daha doğrusu prosedür. Lavabolar ooo biçim. Sabun bulursan şanslısın. Yemek gelir. Yeme veya yememe hakkına sahip olduğun için yememeyi seçersin.
Sayı az olduğu için hemşire bulmakta zorluk çekersin. Doktoru ise günde bir kez gördüysen ne mutlu sana. (Tabi bu personelin art niyetliliğinden değil azlığından. Doktor az, hemşire az, cihazlar az veya birçok yerde hiç yok. Temizlik elamanı adeta tadımlık olarak alınmış işe. Yani yok, yok.) Ama iyi yanı taburcu olduğunda kimsenin senden para istemiyor olması. İyileştin mi? Orasını bilmem!
Yaşadığım örnektir bunlar. Yıllardır diyoruz ki, insan yetiştirmedikten (sağlık personeli) sonra yüzlerce hastane yapsanız bana ne!
Ama millet alkışlıyor ve (bana) sana ne, diyor.
Evet, kullandı, sadece kullandı. Söz istedik, vermedi. Ne zaman bir menfaatimizden dolayı adım atmaya kalktıysak hemen adımımızın karşısına dikildi.
Bu ilk değildi. Atatürk'ten sonraki cumhuriyet tarihini azıcık irdeleyenler ABD'nin, bize onlarca ihanetiyle, satışıyla, arkadan vuruşuyla karşılaşır.
Ben, okuma-yazma bilmem diyenler son 30 yılı veya son 15 yılı düşünsünler. Muavenat zırhlısına, müttefikimizin (!) nasıl kalleşçe saldırdığını sonra da yanlışlıkla oldu yüzsüzlüğünü hatırlasınlar.
Hatırlamadınız mı? Ya 'Çuval olayını?' PKK kamplarında görüntülenen ABD subay ve CIA ajanlarını da mı hiç görmediniz, duymadınız?
Peki, biz, Öcalan'ı kimden teslim almıştık? Onu da mı hatırlamadınız?
Son soru; Dün beraber yürüyenlerin bile terörist ilan ettiği Gülen'i kim besledi, besliyor ve bize vermiyor?
Evet?
ABD, Türkiye'yi kendi menfaatleri için her daim kullandı. Ne zaman Türkiye'nin bir menfaati, çıkarı, güvenliği söz konusu olduysa hep karşısında durdu. Son örneğini El-Bab operasyonunda yaşadık, yaşayacağız da.
Dışişleri Bakanı şikayet ediyor; 'İncirlik'teki (yani bizim toprağımızdaki) koalisyon güçleri bize hava desteği vermedi. Bu kabul edilemez.'
Bakan'ın bu açıklaması ardından yandaş medyada, 'İncirlik Üssü tartışılmaya başlandı' manşetleri atılmaya, sosyal medyadan lanetler yağdırılmaya başlandı. Üç, beş gün hükümet, medya, sosyal medya İncirlik Üssü ve kalkmayan uçaklar için demedik laf bırakmadılar. İçlerindekini döktüler ve rahatladılar.
Ya İncirlik!
Olduğu yerde duruyor, duracak da. Neden mi? Çünkü 'İncirlik'in kapatılmasını tartışabiliriz' diyen Sayın Dışişleri Bakanı, milletin gazı alındıktan sonra 'bir daha böyle bir şey olursa' diye bir şık ekledi, ardından 'gündemimizde yok' dedi.
Daha ne olsun veya nasıl gündeminize gelsin Sayın Bakan, diye soruyorum.
El-Bab'ta 16 askerimiz katledildi. Kimileri yakıldı, hükümetin ise IŞİD'in elinde dediği askerlerimiz ile ilgili net bir şey de yok. Daha ne olsun? 50, 100 askerimiz şehit olduktan sonra mı bir duruş göstereceksiniz?
İncirlik'i neden kapatamazların cevabına gelelim mi? Silahın ABD, paran ABD, ekonomin ABD çıkarları üzerine kurulu, siyaseten bütün şifrelerin ABD elinde ve sen, İncirlik'i kapatacaksın!
O işi geç. Bu ülkede ABD hakimiyetine son verecek lider ve tek anlayış vardır. O'nun da kim olduğunu çok iyi biliyorsunuz?
Paran varsa iyisin
Günde en az iki kez odalar paspaslanıyor, lavabolar temizleniyor. Merdiven, asansör temizlikleri her daim devam ediyor. Hasta yemekleri ayrı geliyor, refakatçi yemekleri ayrı. Personelin kılık-kıyafet, hitap üslubu ve isteği yerine getirmeleri çok iyi. Kantin 24 saat.
Hemşireler görevi, hastanın başında aynen askerdeki nöbet değişimi gibi gün içinde yaşanılan gelişmeleri aktararak devrediyor. Doktorlar günde birkaç kez hastayı ziyaret ediyor, durumu anlatıyor.
Taburcu olma vakti geliyor ve uzun bir liste konuluyor önüne. Hizmet aldın. Haliyle bedelini ödeyeceksin.
Gidiyorsun devlet hastanelerine. Temizlik hizmetleri çok zayıf. Daha doğrusu prosedür. Lavabolar ooo biçim. Sabun bulursan şanslısın. Yemek gelir. Yeme veya yememe hakkına sahip olduğun için yememeyi seçersin.
Sayı az olduğu için hemşire bulmakta zorluk çekersin. Doktoru ise günde bir kez gördüysen ne mutlu sana. (Tabi bu personelin art niyetliliğinden değil azlığından. Doktor az, hemşire az, cihazlar az veya birçok yerde hiç yok. Temizlik elamanı adeta tadımlık olarak alınmış işe. Yani yok, yok.) Ama iyi yanı taburcu olduğunda kimsenin senden para istemiyor olması. İyileştin mi? Orasını bilmem!
Yaşadığım örnektir bunlar. Yıllardır diyoruz ki, insan yetiştirmedikten (sağlık personeli) sonra yüzlerce hastane yapsanız bana ne!
Ama millet alkışlıyor ve (bana) sana ne, diyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025