Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt paşanın ABD'nin göbeğinde yaptığı ve tam bir meydan okuma sayabileceğimiz "manifestosu"nda dikkatimi çeken önemli bir ayrıntı vardı. Genelde bu tip, uluslar arası etkileri olan manifestolar, aylar öncesinden hazırlanmış ve üzerinde epey kafa patlatılmış olur. Okuyan da, hata yapmamak için manifestosunu önceden hazırlanan metinden okur.Fakat Büyükanıt paşa herhangi bir metinden okumadı. Manifestosunu doğaçlama bir şekilde ama kelime saptırmadan ve nokta bile atlamadan aktardı. Konuya hakimdi; neyi, ne zaman söyleyeceğini, hangi vurguyu nerede yapacağını çok iyi biliyordu.Bu şu anlama gelir; Büyükanıt paşa ABD'de söylediklerini kendi iç dünyasında, kafasında, ruhunda özümsemiş. Türkiye'nin hangi tehlikelerle karşı karşıya olduğunu; kimin dost, kimin düşman olduğunu herhangi bir metinden okumayacak kadar net bir şekilde hafızasına kazımış.O anda her ne kadar dudakları hareket etse de, Büyükanıt paşa yürekten konuşuyor, yürekten vurgu yapıyordu. Büyükanıt paşanın bu "yürekten manifestosundan" hemen bir gün sonra Bağımsız Türkiye Partisi'nin İstanbul 3. Olağan Kongresi'ne katıldık. Kongre tam anlamıyla bir iktidara yürüyüş şöleni gibiydi. 20 binin üzerinde İstanbullu soğuk havaya aldırmadan, 7 saat boyunca oturduğu yerden kalkmadan kongreye iştirak etti. Kongrede konuşan BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın yaptığı tarihi tespit ve açıklamalar, tıpkı Büyükanıt Paşanınki gibi "yürekten"di. Prof. Dr. Baş da, metne bağlı kalmadan aynı tehlikelere dikkat çekiyor, Türkiye'nin kuşatılmışlığına vurgu yapıyor, dostu-düşmanı net bir şekilde ifade ediyordu. Baş, bu açıklamalarını onyıllardır yapıyor ve bu açıklamaları birileri gibi sadece "açıklama yapmış olmak" için yapmıyor. Yüreğiyle konuşuyor. İşte bu yüzden de milletle irtibatını "yürek frekansıyla" temin ediyor.Prof. Dr. Haydar Baş ve Orgeneral Yaşar Büyükanıt Paşa?Eşzamanlı olarak yapılan iki önemli manifesto? Prof. Dr. Baş'ın ifadesiyle, "milleti ve devleti koruyan iki kalkan" var. Biri asker kalkanı, diğeri ise "Haydar Baş" kalkanı. Devam ediyor Prof. Dr. Baş:"Haydar hocaya neden hücum ediyorlar. Çünkü ben askeri, devleti, milleti kucaklıyorum. Millete kale gibi göğsümü siper ediyorum. Haydar hoca devlettir, Haydar hoca askerdir, Haydar hoca milletin ta kendisidir."Bu iki kalkan, yaptıkları bu açıklamalarla adeta milletin yüreğine su serpmiştir. Milliyet gazetesinden Yasemin Çongar Büyükanıt'ın açıklamalarıyla ilgili olarak bakın neyi itiraf ediyor:"1923'ten beri hiç bu kadar büyük tehdit ve sıkıntılarla karşı karşıya kalmadığımız saptaması, içime su serpmedi; ürktüm."İşte farkımız burada. Büyükanıt paşa ve Haydar Baş'ın açıklamaları Türk milletinin yüreğine su serperken, birilerini de haklı olarak ürkütüyor. Bu itiraflar, doğru yolda olduğumuzun işaretleri?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012