ABD, FETÖ, Almanya, İncirlik, bizim ABD'den istediğimiz papaz, ABD'nin, bizden istediği papaz diğer yandan Türkiye kupası, lig şampiyonu, süper lige kim çıkacak merakı artı izlediğimiz diziler nasıl final yapacak vs. diye konuşur, düşünür ve dertlenirken kendimizi unuttuk.
Kendimizi derken; topyekûn milletin hali, işsizlik, enflasyon, bankalara borç, suç oranlarında artış gibi.
Yıllardan beri Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın önderliğinde her platformda yani her ortamda tarım ve hayvancılığın stratejik öneminden bahsediyor, gelen büyük tehlikeyi ve çıkış yolunu göstermeye çalıştık.
Duyan olmadı, gören olmadı. Anlayan da olmadı.
Vatandaş haykırıyor; Domates 10 TL olur mu? Patates 5 TL olur mu? Kuru fasulye 15 TL olur mu, diye? Sonra kendince bir hayret, isyan ve itiraz havasına girenler oluyor! Neden? Biz buğday, kırmızı mercimek, nohut (gibi bakliyat ürünleri) ithal mi ediyor muşuz diye!
Daha çok şaşırır, daha çok ah-vah çekersiniz. Yaşı 35 üzeri olanlar ilkokulda, 'tarımda dünyada kendi kendine yetebilen 7 ülkeden biriyiz' diye öğrenmişti. Ya şimdi?
Geleneksel ifade ile halkın % 99'u Müslüman olan Türkiye, gavurun hayvanını kurban kesiyor ve yine gavurun ekmeğini yiyor.
Kızmak yok! Türkiye artık her yıl 4 milyon ton düzeyinde buğday ithal eden bir ülke. Kimden? AB ülkelerinden, Rusya'dan vs. Yani gavurdan.
Bakanlar Kurulu Kararı ile Et ve Süt Kurumu'na 31 Aralık 2017 tarihine kadar 500 bin baş canlı hayvan ithalatı için yetki verildi. Yani gavurun hayvanını ya keseceğiz, ya sütünü içeceğiz. Hadi afiyet olsun (!)
* * *
Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı 2017 yılı Şubat döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 676 bin kişi artarak 3 milyon 900 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise 1,7 puanlık artış ile yüzde 12,6 seviyesinde gerçekleşti.
Bakan diyor ki, "Sorun yok. İstihdam seferberliği başlattık ve yılsonuna kadar 1,5 milyon kişi iş başı yapacak." (Alkışlar kopuyor)
Diyelim ki, bu söz fiiliyata geçti! Kalan 2,5 milyon kişi ne olacak!
Devletin iç ve dış borcunu, vatandaşın bankalara borcunu yazmama gerek var mı? Şu kadarını yazayım; devlet ve milletin borcu, Türkiye'nin her alanda yıllık üretim miktarının yani GSMH'nın yarısını geçmiş durumda.
İşsizlik ve borçlu olmak, ne büyük bir çaresizlik!
Ya sosyal hayat! Hemen her gün haber bültenlerinde bu güzelim topraklarda yeni doğmuş bir günlük bebekleri çöpe atan anne haberleri yapılıyor.
Cinayetler sıradanlaşmış. İnsanlar nasıl bir ruh hali yaşıyorsa; eşini, evlatlarını, anne, babalarını katlediyor.
Eskiden uyuşturucu çetelerine, silah kaçakçısı çetelerine şu kadar polisle operasyon yapıldı, haberleri izlerdik. Şimdi organize fuhuş çetelerine, polis baskın yapıyor.
Adliyelerde dava salonlarının kapısındaki duruşma metinlerinde en çok fuhuş ve hırsızlık suçlarından yargılama kayıtları var.
Nereye bu gidiş?
Geçen hafta İstanbul Valisi bir açıklama yaptı. O açıklama aslında ülkemizin gerçeği. Sayın Vali, Suriyeli sığınmacılara yönelik eleştirileri değerlendirirken şöyle dedi:
"? Sokaklardaki dilencilerin çoğu, sığınmacılar değil; aslında kendi vatandaşımız olduğunu sonradan gördük. Sokaklarda insanı rahatsız eden, kötü görüntüler oluşturan, suça karışanların mültecilerin sayısı, en fazla 10 bindir. Oysa İstanbul'da 600 bin sığınmacı yaşıyor. Dolayısıyla, başkalarının yaptıkları kötülüklerden Suriyeliler hakkında kanaat oluşturmayalım. Biz devlet olarak onlara kucak açtık, onlar da bu güzellikler içinde yaşıyor."
Bu millete kim kucak açacak?
Evet, milletimizin içine madden ve manen güve girmiş vaziyette. Bu güve'nin acilen yok edilmesi lazım. Nasıl?
Madden, 'Milli Ekonomi Modeli' ile manen de 'Tevhid'in Merkezi Ehl-i Beyt'tir' gerçeğine ve bu gerçekleri ortaya koyan Prof. Dr. Haydar Baş'a sarılmakla.
Kendimizi derken; topyekûn milletin hali, işsizlik, enflasyon, bankalara borç, suç oranlarında artış gibi.
Yıllardan beri Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın önderliğinde her platformda yani her ortamda tarım ve hayvancılığın stratejik öneminden bahsediyor, gelen büyük tehlikeyi ve çıkış yolunu göstermeye çalıştık.
Duyan olmadı, gören olmadı. Anlayan da olmadı.
Vatandaş haykırıyor; Domates 10 TL olur mu? Patates 5 TL olur mu? Kuru fasulye 15 TL olur mu, diye? Sonra kendince bir hayret, isyan ve itiraz havasına girenler oluyor! Neden? Biz buğday, kırmızı mercimek, nohut (gibi bakliyat ürünleri) ithal mi ediyor muşuz diye!
Daha çok şaşırır, daha çok ah-vah çekersiniz. Yaşı 35 üzeri olanlar ilkokulda, 'tarımda dünyada kendi kendine yetebilen 7 ülkeden biriyiz' diye öğrenmişti. Ya şimdi?
Geleneksel ifade ile halkın % 99'u Müslüman olan Türkiye, gavurun hayvanını kurban kesiyor ve yine gavurun ekmeğini yiyor.
Kızmak yok! Türkiye artık her yıl 4 milyon ton düzeyinde buğday ithal eden bir ülke. Kimden? AB ülkelerinden, Rusya'dan vs. Yani gavurdan.
Bakanlar Kurulu Kararı ile Et ve Süt Kurumu'na 31 Aralık 2017 tarihine kadar 500 bin baş canlı hayvan ithalatı için yetki verildi. Yani gavurun hayvanını ya keseceğiz, ya sütünü içeceğiz. Hadi afiyet olsun (!)
* * *
Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı 2017 yılı Şubat döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 676 bin kişi artarak 3 milyon 900 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise 1,7 puanlık artış ile yüzde 12,6 seviyesinde gerçekleşti.
Bakan diyor ki, "Sorun yok. İstihdam seferberliği başlattık ve yılsonuna kadar 1,5 milyon kişi iş başı yapacak." (Alkışlar kopuyor)
Diyelim ki, bu söz fiiliyata geçti! Kalan 2,5 milyon kişi ne olacak!
Devletin iç ve dış borcunu, vatandaşın bankalara borcunu yazmama gerek var mı? Şu kadarını yazayım; devlet ve milletin borcu, Türkiye'nin her alanda yıllık üretim miktarının yani GSMH'nın yarısını geçmiş durumda.
İşsizlik ve borçlu olmak, ne büyük bir çaresizlik!
Ya sosyal hayat! Hemen her gün haber bültenlerinde bu güzelim topraklarda yeni doğmuş bir günlük bebekleri çöpe atan anne haberleri yapılıyor.
Cinayetler sıradanlaşmış. İnsanlar nasıl bir ruh hali yaşıyorsa; eşini, evlatlarını, anne, babalarını katlediyor.
Eskiden uyuşturucu çetelerine, silah kaçakçısı çetelerine şu kadar polisle operasyon yapıldı, haberleri izlerdik. Şimdi organize fuhuş çetelerine, polis baskın yapıyor.
Adliyelerde dava salonlarının kapısındaki duruşma metinlerinde en çok fuhuş ve hırsızlık suçlarından yargılama kayıtları var.
Nereye bu gidiş?
Geçen hafta İstanbul Valisi bir açıklama yaptı. O açıklama aslında ülkemizin gerçeği. Sayın Vali, Suriyeli sığınmacılara yönelik eleştirileri değerlendirirken şöyle dedi:
"? Sokaklardaki dilencilerin çoğu, sığınmacılar değil; aslında kendi vatandaşımız olduğunu sonradan gördük. Sokaklarda insanı rahatsız eden, kötü görüntüler oluşturan, suça karışanların mültecilerin sayısı, en fazla 10 bindir. Oysa İstanbul'da 600 bin sığınmacı yaşıyor. Dolayısıyla, başkalarının yaptıkları kötülüklerden Suriyeliler hakkında kanaat oluşturmayalım. Biz devlet olarak onlara kucak açtık, onlar da bu güzellikler içinde yaşıyor."
Bu millete kim kucak açacak?
Evet, milletimizin içine madden ve manen güve girmiş vaziyette. Bu güve'nin acilen yok edilmesi lazım. Nasıl?
Madden, 'Milli Ekonomi Modeli' ile manen de 'Tevhid'in Merkezi Ehl-i Beyt'tir' gerçeğine ve bu gerçekleri ortaya koyan Prof. Dr. Haydar Baş'a sarılmakla.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- 23 yıllık iktidarın her daim mazereti olabilir mi? / 25.04.2025
- Çatlayan sadece fay hatları değil ar damarıdır / 24.04.2025
- Bizim 23 Nisan’dan anladığımız / 23.04.2025
- Türkiye’ye ‘Escobar sistemi’ kurmuşlar / 21.04.2025
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- Çatlayan sadece fay hatları değil ar damarıdır / 24.04.2025
- Bizim 23 Nisan’dan anladığımız / 23.04.2025
- Türkiye’ye ‘Escobar sistemi’ kurmuşlar / 21.04.2025
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025