Aşağıdaki hadis-i şerifi, pek lüzumlu olmasa da bir kere daha yazayım ben.
Siz ister okuyun, ister gergef dokuyun.
İster mevzudur, deyin,
İster mevzidir/yereldir deyin.
Biliyorsunuz değil mi?
İslam kaynakları ya mevzudur/uydurma.
Ya da mevzidir/yerel.
Son dönemde dolar mamalı teologlarımızın en fazla üzerinde durduğu konu bu. Önce hadis-i şerifler ele alınıp mevzu süzgecinden geçirildi. Kimine göre 15-20 tanesi süzgeçten geçti. Geri kalanları elekten geçemeyip mevzu/uydurma engeline takıldı.
Bu oyun ve kırk koyun tutunca, ikinci oyun "perde" dedi.
Not: "Perde", ne mezardaki dokuz perdedir, ne cam perdesidir, ne de nota perdesidir.
"Oyun başlıyor" anlamına kullanılır "perde."
İkinci "perde" neydi?
Onu da bir önemli zat açıkladı.
Önemli bir konumun adamı.
Haciefedinlerin ve hocaefendilerin ve dahi dini bütün zevatın hep bir ağızdan; "Olur olur, münasiptir, uygundur, hatta dört çarpı dört seviyesindedir" buyurup vekil seçtikleri ve ardından da bir hükümetin kurulma sebebi olan diyanetten sorumlu makama getirilen bir möhem zat açıkladı ikinci perdeyi.
Kur'an ayetlerinin üçte biri mevzidir/yereldir.
Yani indiği dönemin milletini ilgilendirir.
Bizi ve bugünümüzü bağlamaz.
Terminoloji sıkıntısı çeken "hikmet" erbabı buradaki "yereli" herhalde yerelması/patates ile karıştırmış olacak ki bu sözlere tepki gösteremedi.
Bu lüzumsuz girişten sonra gelelim o lüzumsuz(!) hadis-i şerife.
Şimdi tam da burada sözümü balla kesip bir şeyin daha altını çizeyim.
Benim bu lüzumsuz "Hadis-i şerif" ifademi okuyan muttaki zevat hemen kaleme sarılıp beni ayıplayacak.
Ülkenin yoğun bir Hıristiyanlaşma sürecine aldırmadan, Muhammed'e (as) imanın bir centilmenlik olduğu fikrine itiraz etmeden, Kur'an'a imanın sadece bir mükemmeliyetten ibaret olduğunu savunanlara takmadan bana kızacaklar.
Kızsınlar, Allah gönlümü ve niyetimi biliyor ya.
Gelelim o muhteşem hadis-i şerife.
Rahmet ve şefaat peygamber (as) şöyle buyuruyor:
Bir memleket, iki şeyden biriyle kirlenirse Allah onu dört beladan biriyle ya da hepsiyle temizler.
a- Afet,
b- Tedavisi olmayan hastalık,
c- Ekonomik çöküntü,
d- İşgal.
Hadis-i şerif bu kadar.
Siz hemen kaynak istersiniz.
İster kaynak isteyin, ister lehimle idare edin.
O sizin sorununuz.
Ben sıyak-sibak/geçmiş-gelecek denklemine bakarım.
Yani o Peygamberin buyurduğuna ve olayların geldiği noktaya bakarım ve kaynağını bulurum.
Hadiste geçen ifadelere bir itirazı olan varsa beri gelsin dertleşelim.
Bir lüzumsuz konu daha
Yukarıdaki yazı ile bir ilgisi varsa vardır, yoksa yoktur.
21. yüzyılın başlarında misyoner teşkilatı lideri Loiss Massignon'nun toplanmış misyonerlere hitaben yaptığı konuşmadan alınma ifadeler 29.12.2003 tarihinde saat 10.56'da Vatikan'da gündem edilmiştir.
Kemalist dergisinde ve tercüman gazetesinde "Hıristiyan" başlığı ile yer almıştır. Adı geçen ifadeler şöyledir;
"Müslümanların her şeyini tahrif ederek mahvettik. Dinleri, ahlakları, dine bağlılıkları ve insani duyguları mahvoldu. Onların milli ve manevi değerlerini batı medeniyeti rotasında eriterek kendimize benzettik. İslam'dan uzaklaştırdık. İslam'ı öğrenmeyi, yaşamayı, namaz kılmayı ve Kuran-ı Kerim öğretmeyi suç ve gericilik olarak göstermeyi başardık.
Artık çoğu, hiçbir şeye tam olarak inanmıyorlar. Ehl-i sünnet itikadı başta gelen düşmanımızdır.
Düşmanımız olan bu itikadı, geçmişte sapık inançlara kanalize ettik. Son yıllarda ise Müslüman görülen bazı ilahiyatçılarla 14 asırlık dinlerini, itikatlarını, ibadetlerini tartışılır hale getirdik. Derin bir boşluğa düşürdük. Bundan sonra siz misyonerlerin işi daha da kolaylaştı. Maaş bağlayarak, vize vaadinde bulunarak yurtdışında iş imkanı sağlayarak, hatta cinselliği kullanarak Müslümanları Hıristiyan yapınız."
Siz ister okuyun, ister gergef dokuyun.
İster mevzudur, deyin,
İster mevzidir/yereldir deyin.
Biliyorsunuz değil mi?
İslam kaynakları ya mevzudur/uydurma.
Ya da mevzidir/yerel.
Son dönemde dolar mamalı teologlarımızın en fazla üzerinde durduğu konu bu. Önce hadis-i şerifler ele alınıp mevzu süzgecinden geçirildi. Kimine göre 15-20 tanesi süzgeçten geçti. Geri kalanları elekten geçemeyip mevzu/uydurma engeline takıldı.
Bu oyun ve kırk koyun tutunca, ikinci oyun "perde" dedi.
Not: "Perde", ne mezardaki dokuz perdedir, ne cam perdesidir, ne de nota perdesidir.
"Oyun başlıyor" anlamına kullanılır "perde."
İkinci "perde" neydi?
Onu da bir önemli zat açıkladı.
Önemli bir konumun adamı.
Haciefedinlerin ve hocaefendilerin ve dahi dini bütün zevatın hep bir ağızdan; "Olur olur, münasiptir, uygundur, hatta dört çarpı dört seviyesindedir" buyurup vekil seçtikleri ve ardından da bir hükümetin kurulma sebebi olan diyanetten sorumlu makama getirilen bir möhem zat açıkladı ikinci perdeyi.
Kur'an ayetlerinin üçte biri mevzidir/yereldir.
Yani indiği dönemin milletini ilgilendirir.
Bizi ve bugünümüzü bağlamaz.
Terminoloji sıkıntısı çeken "hikmet" erbabı buradaki "yereli" herhalde yerelması/patates ile karıştırmış olacak ki bu sözlere tepki gösteremedi.
Bu lüzumsuz girişten sonra gelelim o lüzumsuz(!) hadis-i şerife.
Şimdi tam da burada sözümü balla kesip bir şeyin daha altını çizeyim.
Benim bu lüzumsuz "Hadis-i şerif" ifademi okuyan muttaki zevat hemen kaleme sarılıp beni ayıplayacak.
Ülkenin yoğun bir Hıristiyanlaşma sürecine aldırmadan, Muhammed'e (as) imanın bir centilmenlik olduğu fikrine itiraz etmeden, Kur'an'a imanın sadece bir mükemmeliyetten ibaret olduğunu savunanlara takmadan bana kızacaklar.
Kızsınlar, Allah gönlümü ve niyetimi biliyor ya.
Gelelim o muhteşem hadis-i şerife.
Rahmet ve şefaat peygamber (as) şöyle buyuruyor:
Bir memleket, iki şeyden biriyle kirlenirse Allah onu dört beladan biriyle ya da hepsiyle temizler.
a- Afet,
b- Tedavisi olmayan hastalık,
c- Ekonomik çöküntü,
d- İşgal.
Hadis-i şerif bu kadar.
Siz hemen kaynak istersiniz.
İster kaynak isteyin, ister lehimle idare edin.
O sizin sorununuz.
Ben sıyak-sibak/geçmiş-gelecek denklemine bakarım.
Yani o Peygamberin buyurduğuna ve olayların geldiği noktaya bakarım ve kaynağını bulurum.
Hadiste geçen ifadelere bir itirazı olan varsa beri gelsin dertleşelim.
Bir lüzumsuz konu daha
Yukarıdaki yazı ile bir ilgisi varsa vardır, yoksa yoktur.
21. yüzyılın başlarında misyoner teşkilatı lideri Loiss Massignon'nun toplanmış misyonerlere hitaben yaptığı konuşmadan alınma ifadeler 29.12.2003 tarihinde saat 10.56'da Vatikan'da gündem edilmiştir.
Kemalist dergisinde ve tercüman gazetesinde "Hıristiyan" başlığı ile yer almıştır. Adı geçen ifadeler şöyledir;
"Müslümanların her şeyini tahrif ederek mahvettik. Dinleri, ahlakları, dine bağlılıkları ve insani duyguları mahvoldu. Onların milli ve manevi değerlerini batı medeniyeti rotasında eriterek kendimize benzettik. İslam'dan uzaklaştırdık. İslam'ı öğrenmeyi, yaşamayı, namaz kılmayı ve Kuran-ı Kerim öğretmeyi suç ve gericilik olarak göstermeyi başardık.
Artık çoğu, hiçbir şeye tam olarak inanmıyorlar. Ehl-i sünnet itikadı başta gelen düşmanımızdır.
Düşmanımız olan bu itikadı, geçmişte sapık inançlara kanalize ettik. Son yıllarda ise Müslüman görülen bazı ilahiyatçılarla 14 asırlık dinlerini, itikatlarını, ibadetlerini tartışılır hale getirdik. Derin bir boşluğa düşürdük. Bundan sonra siz misyonerlerin işi daha da kolaylaştı. Maaş bağlayarak, vize vaadinde bulunarak yurtdışında iş imkanı sağlayarak, hatta cinselliği kullanarak Müslümanları Hıristiyan yapınız."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Müslim Karabacak / diğer yazıları
- Ana-baba hakları-2 / 30.04.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024