İl Kültür Müdürlüğü yetkilileri bilgilerine göre, Âşıklar Sultanı Mevlana, tüm dünyayı kucaklayan hayat anlayışı ve insan sevgisi ile gönüllerdeki özel yerini koruyor.
Ziyaratçi sayısı Ramazan
ayında daha da artacak
Her yıl Aralık ayında, yerli ve yabancı çok sayıda kişinin katılımıyla düzenlenen törenlerle ve sema gösterileriyle anılan Hz. Mevlana'nın, ünlü eseri "Mesnevi" ile beraber türbesinin bulunduğu Konya Mevlana Müzesi, tasavvuf felsefesine meraklı çok sayıda kişinin ilgi odağı olmaya devam ediyor.
Mevlevilerin yaşantılarının anlatıldığı ve Mevlana'nın yaşadığı döneme ilişkin çok sayıda eserin sergilendiği müze, geçen yıl 10 ayda yerli ve yabancı 962 bin 900 kişi tarafından ziyaret edilirken, bu yılın aynı döneminde 1 milyon 27 bin 640 kişiyi konuk etti.
Müzeye ziyaretçi sayısı, Ekim ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 25 oranında arttı. Ekim 2001'de 23 bin 100'ü yabancı olmak üzere toplam 98 bin 100 kişinin ziyaret ettiği müzeyi, geçen ay 36 bini yabancı, toplam 123 bin 100 kişi gezdi.
Yetkililer, Ramazan ayında yerli ziyaretçi sayısının daha da artmasının beklendiğini kaydettiler.
Mesnevi, Mevlana'nın en önemli eseridir. Farsça ve aruz vezniyle yazılmıştır. İçiçe anlatılan hikayeler, tasavvuf ögretisinin edep ve ahlak anlayışını en güzel biçimde yansıtmaktadır. 6 cilde ayrılmıştır ve 25.700 beyitten oluşmuştur. "Dinle neyden kim hikayet etmede ayrılıklardan şikayet etmede.." dizeleriyle başlayan Mesnevi'de hikayeler menkıbe şeklinde anlatılır.
Sanki üçüncümüz sendin
Şemseddîn Attâr anlatır: "Mevlânâ bir gün câmide vâz ederken, mevzû; Hızır ile Mûsâ (as) kıssasına gelmişti. Bu kıssayı, öyle fesâhat ve belâgat ile anlatıyordu ki, herkes nefesini kesip, can kulağı ile dinliyordu. Benim yanımda bir şahıs başını önüne eğmiş bir şeyler mırıldanıyordu. Kulak verdim, dediklerini anladım. "Sanki yanımızda idin, sanki üçüncümüz sen idin." diyordu. Bunun Hızır olduğunu anladım. Yanına sokuldum. "Anladım. Sen Hızır'sın, ne olur, bana ihsân eyle!" dedim. Cevâben; "Burada Hazret-i Mevlânâ varken, benim sana ihsânda bulunmam, deniz yanında teyemmüm gibi olur. Senin bütün müşkillerini O halleder." dedi ve gözümden kayboldu. Ben bu hâli Mevlânâ hazretlerine anlatmak için yanına gittiğimde, ben daha söze başlamadan; "Ey Attâr! Hızır aleyhisselâmın sözleri doğrudur." diyerek benim sözümü kesti.
Mesnevi'den seçmeler
"Ruhen yükselmemiş, ham kalmış kişi; yetişkin, olgun kişinin halinden anlamaz. Öyle ise sözü kısa kesmek gerektir, vesselâm."
"Dünya bağını kopar, maddeye olan bağlılıktan kendini kurtar da, hür ol, ey oğul ! Ne zamana kadar altının, gümüşün esiri olacaksın?"
"Rızıklar denizini, bir testiye dökecek olsan, ne kadarını alır? Ancak bir günlük kısmet, bir günlük su..."
"Topraktan yaratılmış olan bedenimiz, aşk yüzünden göklere yükseldi. Dağ bile çevikleşti, oynamaya başladı."
"Ey âşık! Aşk Tûr Dağı'na can olunca, Tûr mest oldu, kendinden geçti, Mûsâ da düşüp bayıldı"
"Fakat kendi dilinden anlayanlardan, kendi dilini konuşanlardan uzak düşen kimse, yüzlerce dil, yüzlerce nağme bilse, yine dilsiz olur, susar."
"Bu hakîkati sezemeyen, ilâhî aşka meyli, isteği olmayan kimse, kanatsız bir kuş gibidir. Vay onun haline, yazıklar olsun ona..."
"Edepten dolayı bu gökler, nura gark olmuştur. Melekler de edeblerinden ötürü temiz ve masum olmuşlardır."
"Bütün insanlar, velileri kendi nefisleri ile kıyas ettikleri için yoldan çıkmışlardır. Bu sebepten ötürü, Allah'ın seçkin kullarından pek az kimse haberdar olabildi."
"Ruhen düşük, alçak bir kişi, bir takım saf kimseleri kandırmak için velilerin sözlerini çalar."
"Put kırmak kolaydır, hem de pek kolay, fakat nefis putunu kırmayı kolay sanmak, bilgisizliktir."
"Hakk yolunda hasetten daha zor, daha tehlikeli bir geçit yoktur. Gönlüne hasedi sokmayan kişi ne mutlu kişidir."
"Eğer, ruhumuz, Allah'a karşı Allah ile uyanık değilse, Allah'tan gafilse, akılla hisle uyanık oluşumuz, Hakk yolunda bize engel olur, perde olur, bizi ilâhî te'sirden uzak bırakır."
Ziyaratçi sayısı Ramazan
ayında daha da artacak
Her yıl Aralık ayında, yerli ve yabancı çok sayıda kişinin katılımıyla düzenlenen törenlerle ve sema gösterileriyle anılan Hz. Mevlana'nın, ünlü eseri "Mesnevi" ile beraber türbesinin bulunduğu Konya Mevlana Müzesi, tasavvuf felsefesine meraklı çok sayıda kişinin ilgi odağı olmaya devam ediyor.
Mevlevilerin yaşantılarının anlatıldığı ve Mevlana'nın yaşadığı döneme ilişkin çok sayıda eserin sergilendiği müze, geçen yıl 10 ayda yerli ve yabancı 962 bin 900 kişi tarafından ziyaret edilirken, bu yılın aynı döneminde 1 milyon 27 bin 640 kişiyi konuk etti.
Müzeye ziyaretçi sayısı, Ekim ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 25 oranında arttı. Ekim 2001'de 23 bin 100'ü yabancı olmak üzere toplam 98 bin 100 kişinin ziyaret ettiği müzeyi, geçen ay 36 bini yabancı, toplam 123 bin 100 kişi gezdi.
Yetkililer, Ramazan ayında yerli ziyaretçi sayısının daha da artmasının beklendiğini kaydettiler.
Mesnevi, Mevlana'nın en önemli eseridir. Farsça ve aruz vezniyle yazılmıştır. İçiçe anlatılan hikayeler, tasavvuf ögretisinin edep ve ahlak anlayışını en güzel biçimde yansıtmaktadır. 6 cilde ayrılmıştır ve 25.700 beyitten oluşmuştur. "Dinle neyden kim hikayet etmede ayrılıklardan şikayet etmede.." dizeleriyle başlayan Mesnevi'de hikayeler menkıbe şeklinde anlatılır.
Sanki üçüncümüz sendin
Şemseddîn Attâr anlatır: "Mevlânâ bir gün câmide vâz ederken, mevzû; Hızır ile Mûsâ (as) kıssasına gelmişti. Bu kıssayı, öyle fesâhat ve belâgat ile anlatıyordu ki, herkes nefesini kesip, can kulağı ile dinliyordu. Benim yanımda bir şahıs başını önüne eğmiş bir şeyler mırıldanıyordu. Kulak verdim, dediklerini anladım. "Sanki yanımızda idin, sanki üçüncümüz sen idin." diyordu. Bunun Hızır olduğunu anladım. Yanına sokuldum. "Anladım. Sen Hızır'sın, ne olur, bana ihsân eyle!" dedim. Cevâben; "Burada Hazret-i Mevlânâ varken, benim sana ihsânda bulunmam, deniz yanında teyemmüm gibi olur. Senin bütün müşkillerini O halleder." dedi ve gözümden kayboldu. Ben bu hâli Mevlânâ hazretlerine anlatmak için yanına gittiğimde, ben daha söze başlamadan; "Ey Attâr! Hızır aleyhisselâmın sözleri doğrudur." diyerek benim sözümü kesti.
Mesnevi'den seçmeler
"Ruhen yükselmemiş, ham kalmış kişi; yetişkin, olgun kişinin halinden anlamaz. Öyle ise sözü kısa kesmek gerektir, vesselâm."
"Dünya bağını kopar, maddeye olan bağlılıktan kendini kurtar da, hür ol, ey oğul ! Ne zamana kadar altının, gümüşün esiri olacaksın?"
"Rızıklar denizini, bir testiye dökecek olsan, ne kadarını alır? Ancak bir günlük kısmet, bir günlük su..."
"Topraktan yaratılmış olan bedenimiz, aşk yüzünden göklere yükseldi. Dağ bile çevikleşti, oynamaya başladı."
"Ey âşık! Aşk Tûr Dağı'na can olunca, Tûr mest oldu, kendinden geçti, Mûsâ da düşüp bayıldı"
"Fakat kendi dilinden anlayanlardan, kendi dilini konuşanlardan uzak düşen kimse, yüzlerce dil, yüzlerce nağme bilse, yine dilsiz olur, susar."
"Bu hakîkati sezemeyen, ilâhî aşka meyli, isteği olmayan kimse, kanatsız bir kuş gibidir. Vay onun haline, yazıklar olsun ona..."
"Edepten dolayı bu gökler, nura gark olmuştur. Melekler de edeblerinden ötürü temiz ve masum olmuşlardır."
"Bütün insanlar, velileri kendi nefisleri ile kıyas ettikleri için yoldan çıkmışlardır. Bu sebepten ötürü, Allah'ın seçkin kullarından pek az kimse haberdar olabildi."
"Ruhen düşük, alçak bir kişi, bir takım saf kimseleri kandırmak için velilerin sözlerini çalar."
"Put kırmak kolaydır, hem de pek kolay, fakat nefis putunu kırmayı kolay sanmak, bilgisizliktir."
"Hakk yolunda hasetten daha zor, daha tehlikeli bir geçit yoktur. Gönlüne hasedi sokmayan kişi ne mutlu kişidir."
"Eğer, ruhumuz, Allah'a karşı Allah ile uyanık değilse, Allah'tan gafilse, akılla hisle uyanık oluşumuz, Hakk yolunda bize engel olur, perde olur, bizi ilâhî te'sirden uzak bırakır."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.