"İnsan dünyaya çıplak gelmiş çıplak gidecektir. Hal böyleyken hırsız endişesinden neredeyse onun yüreği çatlar! Ölüm anında servetinin kendisine ait olmadığını anlar. Lakin iş işten geçmiş her şey bitmiştir." "Hayattayken onun bu mal kaybetme korkusu; eteğine çakıl taşları doldurup da kendisini mal sahibi zanneden ve onların üzerine titreyen çocukların korkusu gibidir. Eğer o çakıl taşlarından bir parçasını elinden alsan ağlar, geri versen sevinir. Çocukta ilim ve hal libası bulunmadığı için ağlaması da gülmesi de muteber değildir. Ahmak da dünyanın geçici servetini kendisinin malı sandığı için o yalancı servetin üzerine tıpkı çocuk gibi titrer!""Dünya hayatı bir rüyadan ibarettir. Dünyada servet sahibi olmak ise rüyada define bulmak gibidir. Dünya malı muayyen bir zaman dilimi içinde nesilden nesile aktarılarak yine dünyada kalır." Mevlana (k.s.) son beytinde bu macerayı şöyle bitirir:"Ölüm meleği, gafil zenginin canını almakla onu uykudan uyandırır. O kimse hakiki maliki bulunmadığı bir mal için dünyada çektiği sıkıntıya hayret eder ve bin pişman olur. Lakin bu ona hiç bir fayda vermez..."Hakiki akıllılık, emr-i ilahî'ye ittiba etmektir ki, işte asıl ve yerinde bir istikbal endişesi budur. Bu aynı zamanda ebediyete ciddi bir hazırlığın icabıdır. Nitekim Kur'ân-ı Kerim'de Cenab-ı Hakk, akıl konusunda şöyle buyurmaktadır:"Ey akıl sahipleri benden korkun!" (Bakara 2/197)"Ancak akıl sahipleri düşünüp ibret alır" (Bakara 2/269)"Ancak akıl sahipleri anlar." (Ra'd 13/19) Ayrıca bir adam Hz.Peygamber'e (s.a.) çok methedildiğinde Efendimiz (s.a) üç defa: "Aklı nasıl?" diye sormuştur.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.