Başbakan Erdoğan önceki gün partisinin grup toplantısında son saldırılarla ilgili ilginç açıklamalarda bulundu.
Erdoğan, "bu terör saldırısını gerçekleştirenlerin saldırı ile vermek istedikleri mesajı almayacağız. Ayaklarımızın altına alacağız" dedi.
Gerçi bu cümleler Başbakanın kendisine ait orijinal cümleleri değildi.
Çünkü bu cümleleri ilk kullanan Erdoğan'ın yakın çevresinden danışmanı Ömer Çelik'ti.
Erdoğan'ın danışmanı her halde bir yandan Başbakan'a iddialı ve yaldızlı bir demeç hazırlarken; bir yandan da bu fikri Başbakanı atlatarak batık medya patronunun tahsis ettiği köşe yazısında dile getirmişti.
AKP Milletvekili Ömer Çelik'in yazısının başlığı "bu mesajı almayacağız" idi.
Neyse sonuçta Başbakan Erdoğan da bu cümleleri sarfederek "teröristlerin mesajını almayacağız" dedi.
Gerçekten hükümet bu mesajı almadı mı?
Eğer gerçekten de İsrail'in, ABD'nin ve bu iki ülkenin güdümündeki medyanın iddia ettiği gibi terörü gerçekleştiren el-Kaide gibi radikal İslamcı (!) teröristler olsaydı, "hükümet paniklemedi, bu mesajı almadı" denebilirdi.
Ama gerçek, bir çok stratejist ve terör uzmanının iddia ettiği gibi terörün arkasındaki güç, saldırıdan ilk günden bu yana en azami bir biçimde istifade eden İsrail ise, durum tam tersi.
Hükümet, terörün mesajını ilk günün ilk dakikasında aldı ve havlu attı denebilir.
Filmi geriye çevirip bir bakalım. Saldırı duyulur duyulmaz medya 17'si Müslüman Türk, 4 Yahudi vatandaş ölmesine rağmen teröristlerin radikal İslamcı olduğu haberlerini yaydı.Dünya medyası gibi Türk medyası da mağdur olarak Yahudileri, hedef alınan ülke olarak Türkiye'yi değil İsrail'i öne çıkardı.
Hükümet de bu dolduruşa gelerek Başbakan, Türk siyasi tarihinde bir ilke imza atarak Yahudi hahamını mekanında ziyaret etti.
Hadi haham da Türk vatandaşı diyeceksiniz, ama hemen ilk gün İsrail Dışişleri Bakanı olay yerine gelerek sert mesajlar verdi
Bizim emniyet mensuplarımız sanki olayı çözmekte aciz kalacakmış gibi MOSSAD uzmanlarının olay yerine doluşmasına hükümet izin verdi.
Gönüllü olarak İsrail'in içişlerimize karışmasına göz yumdu.
İsrailli bakan Türkiye ile radikal İslami teröre karşı birlikte mücadele edeceklerini söyledi.
Hükümet sözcüsü Cemil Çiçek'in açıklamaları Türkiye ile İsrail'in aynı dalga boyunda buluştuğunu gösterdi.
Gerçekten de İsrail Meclis Başkanı ile Cemil Çiçek neredeyse tıpa tıp birbirine benzeyen cümlelerle Avrupa'yı teröre göz yummakla suçladı.
Saldırı sonucu ölen 6 Yahudi vatandaşa adeta devlet töreni düzenlenirken, ölen 19 vatandaşımız unutuldu.
Hahama geçmiş olsun dilekleri ileten hükümet, 300 yaralı Müslüman Türk için aynı duyarlılığı göstermedi.
Şimdi soruyorum, Başbakan iddia ettiği gibi terörün vermek istediği mesajı aldı mı, almadı mı?
Erdoğan, "bu terör saldırısını gerçekleştirenlerin saldırı ile vermek istedikleri mesajı almayacağız. Ayaklarımızın altına alacağız" dedi.
Gerçi bu cümleler Başbakanın kendisine ait orijinal cümleleri değildi.
Çünkü bu cümleleri ilk kullanan Erdoğan'ın yakın çevresinden danışmanı Ömer Çelik'ti.
Erdoğan'ın danışmanı her halde bir yandan Başbakan'a iddialı ve yaldızlı bir demeç hazırlarken; bir yandan da bu fikri Başbakanı atlatarak batık medya patronunun tahsis ettiği köşe yazısında dile getirmişti.
AKP Milletvekili Ömer Çelik'in yazısının başlığı "bu mesajı almayacağız" idi.
Neyse sonuçta Başbakan Erdoğan da bu cümleleri sarfederek "teröristlerin mesajını almayacağız" dedi.
Gerçekten hükümet bu mesajı almadı mı?
Eğer gerçekten de İsrail'in, ABD'nin ve bu iki ülkenin güdümündeki medyanın iddia ettiği gibi terörü gerçekleştiren el-Kaide gibi radikal İslamcı (!) teröristler olsaydı, "hükümet paniklemedi, bu mesajı almadı" denebilirdi.
Ama gerçek, bir çok stratejist ve terör uzmanının iddia ettiği gibi terörün arkasındaki güç, saldırıdan ilk günden bu yana en azami bir biçimde istifade eden İsrail ise, durum tam tersi.
Hükümet, terörün mesajını ilk günün ilk dakikasında aldı ve havlu attı denebilir.
Filmi geriye çevirip bir bakalım. Saldırı duyulur duyulmaz medya 17'si Müslüman Türk, 4 Yahudi vatandaş ölmesine rağmen teröristlerin radikal İslamcı olduğu haberlerini yaydı.Dünya medyası gibi Türk medyası da mağdur olarak Yahudileri, hedef alınan ülke olarak Türkiye'yi değil İsrail'i öne çıkardı.
Hükümet de bu dolduruşa gelerek Başbakan, Türk siyasi tarihinde bir ilke imza atarak Yahudi hahamını mekanında ziyaret etti.
Hadi haham da Türk vatandaşı diyeceksiniz, ama hemen ilk gün İsrail Dışişleri Bakanı olay yerine gelerek sert mesajlar verdi
Bizim emniyet mensuplarımız sanki olayı çözmekte aciz kalacakmış gibi MOSSAD uzmanlarının olay yerine doluşmasına hükümet izin verdi.
Gönüllü olarak İsrail'in içişlerimize karışmasına göz yumdu.
İsrailli bakan Türkiye ile radikal İslami teröre karşı birlikte mücadele edeceklerini söyledi.
Hükümet sözcüsü Cemil Çiçek'in açıklamaları Türkiye ile İsrail'in aynı dalga boyunda buluştuğunu gösterdi.
Gerçekten de İsrail Meclis Başkanı ile Cemil Çiçek neredeyse tıpa tıp birbirine benzeyen cümlelerle Avrupa'yı teröre göz yummakla suçladı.
Saldırı sonucu ölen 6 Yahudi vatandaşa adeta devlet töreni düzenlenirken, ölen 19 vatandaşımız unutuldu.
Hahama geçmiş olsun dilekleri ileten hükümet, 300 yaralı Müslüman Türk için aynı duyarlılığı göstermedi.
Şimdi soruyorum, Başbakan iddia ettiği gibi terörün vermek istediği mesajı aldı mı, almadı mı?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
İbrahim Berk / diğer yazıları
- Cübbe düştü haç göründü / 07.01.2020
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014