(Bu Pazar'da Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden (Rahmet-el Lil Alemin eserinden) Peygamberimiz (s.a.a.v) yazı dizisine devam ediyoruz)
Resulullah (s.a.v.) hiçbir zaman merhamet duygusunu yitirmemiştir. Kendisine her türlü eziyet ve baskı yapıldığı halde O, yapanlar için şöyle dua ediyordu: "Allah'ım, kavmimi bağışla. Çünkü onlar bilemezler."
Ömer b. Hattab anlatıyor; "Fetih günü Resulullah (s.a.v.), Safvan b. Ümeyye, Süfyan b. Harb ve Haris b. Hişam'a haber gönderdi, onlar da geldiler. Ben dedim ki: "Allah bugün fırsat verdi, yaptıklarınızın hesabını göreceğim."
Bir baktım ki, Hz. Peygamber, onlara hitaben şöyle diyor: "Benim halim ile sizin haliniz, Yusuf (a.s.) ile kardeşlerinin hali gibidir. Bugün sizi kınayacak söz yok. Allah, günahlarınızı bağışlasın. O, merhametlilerin en merhametlisidir."
Sıradan insanlarda, intikam hissi ve zafer sarhoşluğunun etkisi altında kaybolan merhamet duygusu, peygamberlerde sabit kalarak duygunun sınırını aşmadığı gibi başka bir duygu da onun sınırını aşmıyordu. O'nun merhameti, bütün insanları kapsamına alıyor, kuvvetlilerden önce zayıflar bunu hissediyordu.
Buhari ile Müslim şöyle rivayet etmektedirler: Peygamber (s.a.a.v) buyurdu ki: "Uzatmak gayesiyle namaza geçiyorum. Fakat çocuğun ağladığını duyunca namazı aceleye getiriyorum. Çünkü çocuğun annesinin şefkatini biliyorum."
Peygamberin merhameti hayvanlara da şamil idi. Onlara da herkesten ziyade acırdı. Abdurrahman b. Abdullah şöyle diyor: "Bir yolculukta Peygamber ile birlikte idik. Humurra adlı bir kuş ile iki yavrusunu gördük; her iki yavruyu da aldık. Bunun üzerine Humurra üstümüzde uçmaya ve dolanmaya başladı. Hz. Peygamber yanımıza varınca, "Kim, bunun yavrusunu aldı? Onu, kendisine geri veriniz, dedi."
Peygamber Efendimiz (s.a.v.), ok atmayı öğrenmek için hayvanlara nişan almayı yasakladığı gibi hayvanı kesmek isteyen kimseye de, bıçağını bilemesini, keserken hayvana istirahat imkânı sağlamasını ve bir hayvanın gözü önünde kesmemesini emrederdi.
Evet, O'nun merhameti her şeyi kapsamıştı, fakat sınırını da aşmamıştı.
Şair Ebu Uzze bir defasında Müslümanlara esir düşmüştü. Serbest bırakılması için Resulullah'a yalvardı. Peygamber (s.a.a.v.) o günden itibaren kendisine ters düşmemek şartıyla onu serbest bıraktı. Günler geçti. Bir gün Ebu Uzze tekrar Hz. Peygambere karşı savaşa katıldı ve esir düştü. İkinci defa serbest bırakılması için yalvarınca, Peygamber (s.a.a.v.) şöyle buyurdu: "Bir mümin iki defa bir delikten ısırılmaz." Sonra öldürülmesini emretti.
O'nun merhameti coşup taşar ve bütün mahlûkatı kapsamına alırdı. Fakat sınırını aşıp diğer kemal sıfatlarının zayıflamasına da sebep olmazdı.
O hilmin kemaline sahipti
Allah'ın Resulü, her ahlakın kemaline sahip olduğu gibi, hilmin (yumuşak huyluluğun) de kemaline sahipti. Hakk'ın sınırı rencide edilirse öfkelenirdi. Batılı yıkmadıkça öfkesi dinmezdi. Başka hususlarda ise herkesten ziyade halim davranırdı. Meselâ, konuşma usulünü bilmeyen, yola gelmesi umulup da Hz. Peygamberin şahsına kötülük yapan veya dışı içine uymayan kimseye son derece yumuşak davranırdı.
Buhari ve Müslim, Ebu Said el-Hudri'den şöyle rivayet ediyorlar: "Peygamber (s.a.a.v) ganimet malını dağıtırken, yanında bulunduğumuz bir sırada Ben-i Temim kabilesinden bir adam geldi ve şöyle dedi: "Ya Resulallah! Adaletten ayrılma!"
Peygamber (s.a.a.v.), "Yazıklar olsun! Ben adalet etmezsem kim adalet edecek? Helak oldun ve zarara uğradın. Ben adalet etmezsem kim edecek" dedi.
Bunun üzerine Hz. Ömer (r.a.), "Ey Allah'ın Resulü! Bana izin ver; bunun kellesini uçurayım" dedi. Fakat Allah'ın Resulü müsaade etmedi."
Resulullah (s.a.a.v.), Allah'ın hakkına tecavüz edilmedikçe Kendi şahsı ile ilgili hiçbir şeyden ötürü intikam almazdı. Fakat Allah için intikam alırdı?"
Allah şefaatine nail eylesin (amin)
Resulullah (s.a.v.) hiçbir zaman merhamet duygusunu yitirmemiştir. Kendisine her türlü eziyet ve baskı yapıldığı halde O, yapanlar için şöyle dua ediyordu: "Allah'ım, kavmimi bağışla. Çünkü onlar bilemezler."
Ömer b. Hattab anlatıyor; "Fetih günü Resulullah (s.a.v.), Safvan b. Ümeyye, Süfyan b. Harb ve Haris b. Hişam'a haber gönderdi, onlar da geldiler. Ben dedim ki: "Allah bugün fırsat verdi, yaptıklarınızın hesabını göreceğim."
Bir baktım ki, Hz. Peygamber, onlara hitaben şöyle diyor: "Benim halim ile sizin haliniz, Yusuf (a.s.) ile kardeşlerinin hali gibidir. Bugün sizi kınayacak söz yok. Allah, günahlarınızı bağışlasın. O, merhametlilerin en merhametlisidir."
Sıradan insanlarda, intikam hissi ve zafer sarhoşluğunun etkisi altında kaybolan merhamet duygusu, peygamberlerde sabit kalarak duygunun sınırını aşmadığı gibi başka bir duygu da onun sınırını aşmıyordu. O'nun merhameti, bütün insanları kapsamına alıyor, kuvvetlilerden önce zayıflar bunu hissediyordu.
Buhari ile Müslim şöyle rivayet etmektedirler: Peygamber (s.a.a.v) buyurdu ki: "Uzatmak gayesiyle namaza geçiyorum. Fakat çocuğun ağladığını duyunca namazı aceleye getiriyorum. Çünkü çocuğun annesinin şefkatini biliyorum."
Peygamberin merhameti hayvanlara da şamil idi. Onlara da herkesten ziyade acırdı. Abdurrahman b. Abdullah şöyle diyor: "Bir yolculukta Peygamber ile birlikte idik. Humurra adlı bir kuş ile iki yavrusunu gördük; her iki yavruyu da aldık. Bunun üzerine Humurra üstümüzde uçmaya ve dolanmaya başladı. Hz. Peygamber yanımıza varınca, "Kim, bunun yavrusunu aldı? Onu, kendisine geri veriniz, dedi."
Peygamber Efendimiz (s.a.v.), ok atmayı öğrenmek için hayvanlara nişan almayı yasakladığı gibi hayvanı kesmek isteyen kimseye de, bıçağını bilemesini, keserken hayvana istirahat imkânı sağlamasını ve bir hayvanın gözü önünde kesmemesini emrederdi.
Evet, O'nun merhameti her şeyi kapsamıştı, fakat sınırını da aşmamıştı.
Şair Ebu Uzze bir defasında Müslümanlara esir düşmüştü. Serbest bırakılması için Resulullah'a yalvardı. Peygamber (s.a.a.v.) o günden itibaren kendisine ters düşmemek şartıyla onu serbest bıraktı. Günler geçti. Bir gün Ebu Uzze tekrar Hz. Peygambere karşı savaşa katıldı ve esir düştü. İkinci defa serbest bırakılması için yalvarınca, Peygamber (s.a.a.v.) şöyle buyurdu: "Bir mümin iki defa bir delikten ısırılmaz." Sonra öldürülmesini emretti.
O'nun merhameti coşup taşar ve bütün mahlûkatı kapsamına alırdı. Fakat sınırını aşıp diğer kemal sıfatlarının zayıflamasına da sebep olmazdı.
O hilmin kemaline sahipti
Allah'ın Resulü, her ahlakın kemaline sahip olduğu gibi, hilmin (yumuşak huyluluğun) de kemaline sahipti. Hakk'ın sınırı rencide edilirse öfkelenirdi. Batılı yıkmadıkça öfkesi dinmezdi. Başka hususlarda ise herkesten ziyade halim davranırdı. Meselâ, konuşma usulünü bilmeyen, yola gelmesi umulup da Hz. Peygamberin şahsına kötülük yapan veya dışı içine uymayan kimseye son derece yumuşak davranırdı.
Buhari ve Müslim, Ebu Said el-Hudri'den şöyle rivayet ediyorlar: "Peygamber (s.a.a.v) ganimet malını dağıtırken, yanında bulunduğumuz bir sırada Ben-i Temim kabilesinden bir adam geldi ve şöyle dedi: "Ya Resulallah! Adaletten ayrılma!"
Peygamber (s.a.a.v.), "Yazıklar olsun! Ben adalet etmezsem kim adalet edecek? Helak oldun ve zarara uğradın. Ben adalet etmezsem kim edecek" dedi.
Bunun üzerine Hz. Ömer (r.a.), "Ey Allah'ın Resulü! Bana izin ver; bunun kellesini uçurayım" dedi. Fakat Allah'ın Resulü müsaade etmedi."
Resulullah (s.a.a.v.), Allah'ın hakkına tecavüz edilmedikçe Kendi şahsı ile ilgili hiçbir şeyden ötürü intikam almazdı. Fakat Allah için intikam alırdı?"
Allah şefaatine nail eylesin (amin)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- 23 yıllık iktidarın her daim mazereti olabilir mi? / 25.04.2025
- Çatlayan sadece fay hatları değil ar damarıdır / 24.04.2025
- Bizim 23 Nisan’dan anladığımız / 23.04.2025
- Türkiye’ye ‘Escobar sistemi’ kurmuşlar / 21.04.2025
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- Çatlayan sadece fay hatları değil ar damarıdır / 24.04.2025
- Bizim 23 Nisan’dan anladığımız / 23.04.2025
- Türkiye’ye ‘Escobar sistemi’ kurmuşlar / 21.04.2025
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025