Ülkemizin içinde bulunduğu şu sıkıntılı günlerden kurtulabilmesi için yapılan yanlışlıkların gözden geçirilmesi gerekmektedir. Kuruluşundaki temel gayenin insanların daha doğru ve çabuk haber almasını sağlamak olan medyanın, gelinen durumdaki payının tespit edilmesi; ayrıca büyük önem arz etmektedir.Medyanın gün geçtikçe sorumluklarından uzaklaştığını söylemek için öyle çok uzun ve detaylı bilgi almaya gerek yoktur. En yakın bir gazete bayiinden bir gazete almanız ya da ekran karşısına geçip biraz televizyon seyretmeniz yeterlidir.Birkaç istisna dışında, medya; gerek siyasi, gerekse de ekonomik nedenlerle sorumluluk duygusunda uzaklaşmıştır. Yapılan programlar, devlet-millet yararından çok televole mantığına yönelik olup, böylece en temel kurumumuz olan aile kurumu yok edilmeye çalışılmaktadır. Yapılan bu işler kesinlikle bir tesadüf değildir. Oynanan oyunların büyüklüğünü göstermektedir. Yüce bir milletin, "medya büyüsü" ile uyutulmaya çalışıldığı, sorumluluklarının unutturulmaya çalışıldığı, "vur patlasın, çal oynasın" mantığının yaygınlaştırılmaya çalışıldığı, şahsi menfaatlerin öne geçtiği, her konuda "kantarın topuzunun kaçtığı" bir zaman diliminde yaşıyoruz.Bu kadar olumsuz tablonun yaşandığı son zamanlarda, topluma yeni ve tehlikeli bir zihniyet aşılanmaya çalışılmaktadır.Çaresizlik, umutsuzluk, alternatifsizlik gibi karamsar tablolar sunularak "hazıra razı olma" taktiği oynanmaktadır. Yani; "gidişata razı olun başka alternatif yoktur" demeye getirilmektedir.Bakınız bu, milletimize yapılan en büyük kötülüktür. Bu millet öyle yüce bir millet ki, yıkılan her imparatorluğun külleri arasından bile yeni bir devlet kurmayı bilmiştir. Umutsuzluk, milletimizin karakteri asla değildir. Bu duygunun ifsadına müsaade edilmemelidir.Medya bu konuda üzerine düşeni yapmamaktadır. Milli ve dini konularda hassasiyetini bildiğimiz bazı yazarlar bile hala milli ve dini mutabakatın nasıl sağlanacağına karar verebilmiş değillerdir. Derdi vatan ve millet olan samimi yazarların daha duyarlı davranması lazımdır. Medyanın, özellikle "milli ekonomi modeli" ve Prof. Dr. Haydar Baş hakkında takındığı tavrından vazgeçmesi gerekmektedir. Dünyanın gözünü açıp inceleme altına aldığı bu modelle sorunlarının çözüleceğini açıklamasına rağmen medyamız, hala habersiz gibi davranmakla vebal altına girmektedir. Milli ve dini hassasiyetten bahsedip de "duyup duyurmayan, görüp göstermeyen" kişilerin de millet ve Hak nazarında mesuliyetleri büyüktür.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Gençler güçlerini doğru adreste birleştirmelidir / 28.04.2025
- Gençlik mutlaka siyasetle uğraşmalıdır / 27.04.2025
- Her baba evladına bakmakla mükelleftir / 26.04.2025
- Gençlerde evlenecek para mı var ki evlensinler / 25.04.2025
- Hüseyin Baş soruyor “Türkiye’de yargı bağımsız mı?” / 24.04.2025
- Ulusal egemenliğimizi korumalıyız / 23.04.2025
- Mü’min yalancı olmaz / 22.04.2025
- İbadetin bize kazandırdıkları -2- / 21.04.2025
- İbadetin bize kazandırdıkları -1- / 20.04.2025
- Dava adamıydı Haydar Hocamız / 19.04.2025
- Gençlik mutlaka siyasetle uğraşmalıdır / 27.04.2025
- Her baba evladına bakmakla mükelleftir / 26.04.2025
- Gençlerde evlenecek para mı var ki evlensinler / 25.04.2025
- Hüseyin Baş soruyor “Türkiye’de yargı bağımsız mı?” / 24.04.2025
- Ulusal egemenliğimizi korumalıyız / 23.04.2025
- Mü’min yalancı olmaz / 22.04.2025
- İbadetin bize kazandırdıkları -2- / 21.04.2025
- İbadetin bize kazandırdıkları -1- / 20.04.2025
- Dava adamıydı Haydar Hocamız / 19.04.2025