Dünkü yazımda "Mecbur muyuz?" Başlığını kullanmıştım...
Bize dayatılan iki kutuplu seçim sistemine uymak için yapılan zorlamalara temas etmiş ve seçmenin özgür iradesinin ipotek altına alınmasına karşı çıkmıştım.
Yazılı ve görsel basın el birliği etmiş, bizim yerimize düşünüyor, karar veriyor. Bunun için büyük zahmete giriyor. Kendine belirlenen hedefe ulaşmak için her yolu mubah görüyor.
Neyse ki imdadımıza Sosyal Medya yetişti. Bize nefes aldırıyor.
Sosyal Medya, sanki mengeneye sıkıştırılmış kafalarımızın buradan sıyrılıp kurtulmasına yardımcı oluyor.
Bize dayatılan, zoraki demokrasiye karşı bir haykırış yeri sosyal medya ortamları.
Her yaştan, her görüşten insanların özgür iradelerini ortaya koyabildikleri bir yer, Sosyal Medya…
İnsanların, televizyon ekranlarında ve gazetelerde göremedikleri, kendi duygu ve düşüncelerine tercüman olacak alternatiflere ulaşabildikleri bir buluşma noktası Sosyal Medya..
Vatandaş kendine yapılan dayatmalara tahammül edemiyor, boyun eğmiyor artık…
Bunun en güzel örneği de Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın, Sosyal Medyadan kendisini takip edenlerle buluştuğu organizasyonlar.
Sayın Baş, bu hususta da bir ilki gerçekleştiriyor. Sosyal Medyadan, sanal ortamdan kendisini takip eden, izleyen, tanışmak isteyen Sosyal Medyanın özgür insanları ile bir araya geliyor, hasbihal ediyor.
Öyle ki bu buluşmalara binlerce kişi katılıyor. Bu insanlar daha önce ne birbirlerini görmüşler, ne de Prof. Dr. Haydar Baş'ı yüz yüze görmüşler.
Ama o kadar güzel bir manzara oluşuyor ki, görülmeye değer… Sayın Baş, sosyal medya buluşmalarına İstanbul'da başladı. Yoğun talep üzerine İstanbul'da çok kısa aralıklarla iki defa yapılan Sayın Baş ve sosyal medyadan kendisini takip edenlerin buluşması Trabzon'da da yapıldı.
Son olarak Ankara'da gerçekleşen bu farklı ve ilgi çekici birliktelik hepimizin ufkunu açtı, gönüllerimizi ferahlattı.
Gördüm ki, dünkü yazımda sorduğum, 'MECBUR MUYUZ' sorusunun cevabını Sosyal Medya kullanıcıları veriyor; 'MECBUR DEĞİLİZ!'
Onlar Haydar Baş hayranları, kendilerine dayatılan, iradelerini ipotek altına almaya çalışanlara karşı çıkıp, "hayır!" diyen, son derece duyarlı ve bilinçli büyük bir kitle…
Peki, kim bunlar?
Milletin ta kendisi… Herkes orada, Alevi'si Sünni'si orada, Kürt, Türk, Laz, Çerkez hepsi orada…
BTP Genel Başkanını beklerken solanda muhteşem bir ortam var. Sanki yıllardır birbirlerini tanıyan insanlar, öyle koyu ve güzel bir sohbete dalmışlar ki, gönülden gönüle yol var derler ya, işte tam da o hal yaşanıyor…
Kimisi Sayın Baş ile buluşmayı kaçırmamak için o gün işe gitmemiş, kimisi hasta yatağından kalkmış gelmiş. Birçoğu yanlarında başka dostlarını da taşımışlar salona, Haydar Baş'la buluşmasından onlar da istifade etsinler diye…
Bu ortam hepimize umut oluyor, geleceğe yönelik umutlarımızı arttırıyor.
Türk Milleti iki kutuplu seçim sistemini reddediyor. Kendisine çıkış noktası arıyor. Vatandaş, ne Cumhur ittifakına, ne de Millet ittifakına mecbur olmadığını Sosyal Medyadan haykırıyor.
Televizyon ve gazetelerde kendilerinden gizlenen, Prof. Dr. Haydar Baş'ı bağrına basıyor.
Görünen o ki, bu dalganın önünde kimse duramaz. Tsunami haline dönüşmüş ve kendilerini istemedikleri bir tercih yapmaya zorlayanlara gür bir seda ile sesleniyorlar;
"Durun! Bu yol çıkmaz sokak, gittiğiniz yol yanlış, dokunmayın özgürlüğümüze, göz dikmeyin hakkımıza, biz bu baskıya, bu zorbalığa boyun eğmeyeceğiz" diyor.
Ve kendisine alternatif bulmuş, onu sahipleniyor. Hem de öyle bir sahiplenme ki, öyle içten ve sıcak basıyor ki bağrına…
Teşbihte hata olmasın, doğum gerçekleşmiş de, uzun süredir beklenen bebek gelmiş gibi bağrına basıyor.
Ve 'MECBUR DEĞİLİZ', bizi istemediğimiz bir şeye zorlayamazsınız, biz aradığımızı bulduk mesajları veriyor…
Mahi Ekici / diğer yazıları