ABD'li psikolog Abraham Maslow'un insan psikolojisini anlatan bir hiyerarşisi vardır. Tam adı "Maslow'un İhtiyaçlar Hiyerarşisi." Bu hiyerarşiye ister madde gözüyle, ister manevi gözle bakın mutlaka kendini haklı çıkartacak sebepler bulabilirsiniz.
Biliyorsunuz insanın fizyolojik, güvenlik, sevgi, saygı, ait olma ve en sonunda da doğru kişi, dürüst kişi, aydın kişi ezcümle "kendini gerçekleştiren kişi" olma gibi ihtiyaçları vardır. Maslow da bu ihtiyaçları en alttan başlayarak en yukarıya doğru sıralamıştır. Tabanda ilk olarak kişinin fizyolojik ihtiyaçları yer alır. Yemek yemek, su içmek, boşaltım, uyku, nefes almak vb.
Bir üst basamağa geldiğinizde güvenlik ihtiyacı sizi karşılar. Kişi bu basamakta kendisini ve sevdiklerini korkudan, endişeden uzakta tutmak ister. Güvende olmak ön koşuldur. Bir sonraki basamak ise ait olma, sevgi ihtiyaçlarının olduğu basamaktır. Kişi kendini topluma ait hissetmek ister, sevilmek ve doğru iletişim kurmak ister.
Dördüncü basamağa geldiğimizde saygınlık ihtiyacı ile karşı karşıyayızdır. Kişi ilk önce kendine saygılı olmak ister daha sonra karşısındakilerin kendisine saygıda bulunmasını ister. En son basamağımız ise "kendini gerçekleştiren insan" basamağıdır.
Bütün bu dört basamağı eksiksiz bir şekilde tamamlarsak ancak zirveye yani kendimizi gerçekleştirebildiğimiz, kendi potansiyelimizin farkına varabildiğimiz, yaratıcı düşünebildiğimiz, hayata nesnel bakış açısıyla bakabildiğimiz insan modeline ulaşırız. Maslow, bu hiyerarşide önemli bir altın kural koyarak şunu belirtir: Eğer siz, bir basamakta doyuma ulaşmadıysanız, bir üst basamağa asla erişemez, nitekim zirveye ulaşamazsınız. Mesela, siz eğer aç iseniz şiir yazamazsınız, eğer güvensiz bir ortamda iseniz ne insanları sevebilirsiniz ne de onların hakkını gözetebilirsiniz. Örnekleri çoğaltmak mümkün?
Gelin bunlara bir de günümüz Türkiye'sinin penceresinden bakalım. Malumunuz yoksulluk sınırının 4 bin TL olduğu ülkemizde insanlar karnını doyuramıyor, içme sularımıza sözüm ona yabancı şirketler maden çıkartma adı altında kimyasal maddeler akıttığı için artık suya da para verir olduk. Uyku deseniz; kişi bankalara, tefeciye olan borcundan dolayı uyuyamaz hale geldi, yani nefes dahi alamaz haldeyiz. Bu psikoloji ve ruhaniyetteyken bir üst basamağa geçmemiz mümkün değil.
Farz edin ki hayatımız güllük gülistanlık. İkinci basamak güvende olma idi. Bakın ülkenin son haline. Yolda giderken tam arkanızda, şehrin orta yerinde bombalar patlıyor, adını koyamadığımız füzeler hava yoluyla da olsa bizi endişelendiriyor. İlerleme kat edemedik. Diğer basamakta aitlik, sevgi basamağı. "Sen Lazsın, sen Çerkezsin, sen Kürtsün, sen Alevisin, sen Sünnisin" diyerek ayrıştırıldığımız şu günlerde söyleyin biz nereye aitiz, bizi kim sever?
Çalışma Bakanı'nın, pazardaki satıcıya artan mazot fiyatlarını dile getirmesi üzerine onu dinlemeyip "ben de çiftçiyim" demesi hangi saygı çerçevesinde yer alır? Ve hazin son? Fiziksel ihtiyaçlarımızın bile doyuma ulaşmadığı bu ülkede söyleyin hangi insan kendini gerçekleştirebilir?
Ama benim tanıdığım bir lider var ki kendini gerçekleştirmenin de ötesinde apayrı bir dünya kendisi? "Prof. Dr. Haydar Baş." Şahsım adına onu tanıdığım için çok mutluyum. Sayın Baş'ın ve onun dünyaya yön veren eseri "Milli Ekonomi Modeli" ile hiyerarşi tarihe gömülerek bırakın bu ülkeyi, tüm kâinat kurtulur.
Biliyorsunuz insanın fizyolojik, güvenlik, sevgi, saygı, ait olma ve en sonunda da doğru kişi, dürüst kişi, aydın kişi ezcümle "kendini gerçekleştiren kişi" olma gibi ihtiyaçları vardır. Maslow da bu ihtiyaçları en alttan başlayarak en yukarıya doğru sıralamıştır. Tabanda ilk olarak kişinin fizyolojik ihtiyaçları yer alır. Yemek yemek, su içmek, boşaltım, uyku, nefes almak vb.
Bir üst basamağa geldiğinizde güvenlik ihtiyacı sizi karşılar. Kişi bu basamakta kendisini ve sevdiklerini korkudan, endişeden uzakta tutmak ister. Güvende olmak ön koşuldur. Bir sonraki basamak ise ait olma, sevgi ihtiyaçlarının olduğu basamaktır. Kişi kendini topluma ait hissetmek ister, sevilmek ve doğru iletişim kurmak ister.
Dördüncü basamağa geldiğimizde saygınlık ihtiyacı ile karşı karşıyayızdır. Kişi ilk önce kendine saygılı olmak ister daha sonra karşısındakilerin kendisine saygıda bulunmasını ister. En son basamağımız ise "kendini gerçekleştiren insan" basamağıdır.
Bütün bu dört basamağı eksiksiz bir şekilde tamamlarsak ancak zirveye yani kendimizi gerçekleştirebildiğimiz, kendi potansiyelimizin farkına varabildiğimiz, yaratıcı düşünebildiğimiz, hayata nesnel bakış açısıyla bakabildiğimiz insan modeline ulaşırız. Maslow, bu hiyerarşide önemli bir altın kural koyarak şunu belirtir: Eğer siz, bir basamakta doyuma ulaşmadıysanız, bir üst basamağa asla erişemez, nitekim zirveye ulaşamazsınız. Mesela, siz eğer aç iseniz şiir yazamazsınız, eğer güvensiz bir ortamda iseniz ne insanları sevebilirsiniz ne de onların hakkını gözetebilirsiniz. Örnekleri çoğaltmak mümkün?
Gelin bunlara bir de günümüz Türkiye'sinin penceresinden bakalım. Malumunuz yoksulluk sınırının 4 bin TL olduğu ülkemizde insanlar karnını doyuramıyor, içme sularımıza sözüm ona yabancı şirketler maden çıkartma adı altında kimyasal maddeler akıttığı için artık suya da para verir olduk. Uyku deseniz; kişi bankalara, tefeciye olan borcundan dolayı uyuyamaz hale geldi, yani nefes dahi alamaz haldeyiz. Bu psikoloji ve ruhaniyetteyken bir üst basamağa geçmemiz mümkün değil.
Farz edin ki hayatımız güllük gülistanlık. İkinci basamak güvende olma idi. Bakın ülkenin son haline. Yolda giderken tam arkanızda, şehrin orta yerinde bombalar patlıyor, adını koyamadığımız füzeler hava yoluyla da olsa bizi endişelendiriyor. İlerleme kat edemedik. Diğer basamakta aitlik, sevgi basamağı. "Sen Lazsın, sen Çerkezsin, sen Kürtsün, sen Alevisin, sen Sünnisin" diyerek ayrıştırıldığımız şu günlerde söyleyin biz nereye aitiz, bizi kim sever?
Çalışma Bakanı'nın, pazardaki satıcıya artan mazot fiyatlarını dile getirmesi üzerine onu dinlemeyip "ben de çiftçiyim" demesi hangi saygı çerçevesinde yer alır? Ve hazin son? Fiziksel ihtiyaçlarımızın bile doyuma ulaşmadığı bu ülkede söyleyin hangi insan kendini gerçekleştirebilir?
Ama benim tanıdığım bir lider var ki kendini gerçekleştirmenin de ötesinde apayrı bir dünya kendisi? "Prof. Dr. Haydar Baş." Şahsım adına onu tanıdığım için çok mutluyum. Sayın Baş'ın ve onun dünyaya yön veren eseri "Milli Ekonomi Modeli" ile hiyerarşi tarihe gömülerek bırakın bu ülkeyi, tüm kâinat kurtulur.
Kübra Çelmeli / diğer yazıları
- Maslow'un Türkiye'deki hiyerarşisi / 02.03.2017
- Doğarken ağladı insan bu son olsun bu son / 21.01.2016
- NATO kafa NATO mermer / 15.12.2015
- Doğarken ağladı insan bu son olsun bu son / 21.01.2016
- NATO kafa NATO mermer / 15.12.2015