"Manevî cevherler birer nurdur'
"Manevî cevherlerin hepsi nurdur; kötü sıfatların hepsi karanlıktır. Bu iki âlem gölgenin güneşi, gecenin gündüzü takip etmesi gibi birbirini izler. Gündüzden giden her parçayı gece, geceden giden her parçayı da gündüz izler"
04.10.2013 00:00:00
İmam Gazali hazretleri şöyle buyurdu:"Güzel sıfatlar ve manevî cevherler, ulvî âleme ait şeylerdir. Kötü sıfatlar ise süflî âlemi oluşturur. İnsanın manevî yönünü oluşturan sıfatlardan himmet, ulvî âlemdeki Arş hükmündedir. Diğer yedi manevî sıfat ve cevherler de yedi kat sema mesabesindedir.İnsanın kötü tarafını oluşturan sıfatlar da yedi kat yer gibidir.Ulvî âlem gayet latif olduğu için ışığın bir kısımdan diğerine geçmesine mâni olmaz. Bu sebeple güzel sıfatlar ulvî âleme nisbet edilir. Süflî (maddî) âlem son derece kesif (yoğun, katı, donuk) olduğu için ışığın bir kısımdan diğerine geçmesine engel olur. Kötü sıfatlar da bu yüzden süflî âleme benzer.Manevî cevherlerin hepsi nurdur; kötü sıfatların hepsi karanlıktır. Bu iki âlem gölgenin güneşi, gecenin gündüzü takip etmesi gibi birbirini izler. Gündüzden giden her parçayı gece, geceden giden her parçayı da gündüz izler.Böylece Allah Teâlâ, 'Geceyi gündüze, gündüzü geceye katar.'Senin gecen, kötü sıfatların sana hâkim olmasıdır. Gündüzün de güzel sıfatların ve manevî cevherlerinle yaşadığın güzel haldir. 'Lâ ilahe' sözü ile kalınıp 'hiçbir ilâh yoktur' diyerek kul şirk karanlıklarına düşerse, bu karanlık ondaki güzel sıfatların nurunu yok eder. Böylece güzel sıfatlar, kötü sıfatlara dönüşür.Vahdâniyyet güneşi ferdâniyyet burcundan 'illallah' semalarında parlayıp, karanlıktan ibaret olan kötü sıfatları aydınlatacak olursa karanlıklar o an söner; kötü sıfatların gider, yerine güzel sıfatların gelir. Demek ki 'lâ ilâhe'nin meskeni adlî varlığın; 'illallah'ınki ise fazlî varlığındır. 'Lâ ilahe' karanlık olduğu için senin karanlık yerinde, 'illallah' nur olduğu için senin nurlu yerindedir.'Lâ ilahe' çizgisi 'illallah'ın ispat çizgisine bitiştiğinde ispatın nurları inkârın karanlıkları üzerine yansır. Böylece ikisi birden nur ve ispat olur. İnkârın karanlıkları ispat nuruyla gider. Nitekim Kur'ân-ı Kerîm'de, 'Hakkı bâtılın başına çarparız ve onu paramparça eder. Böylece bâtıl ortadan kalkar' (Enbiyâ 21/18) buyurulmuştur.İşte, nefyin (inkârın) karanlığı isbatın nuruyla silindiğinde kötü sıfatların, varlığın aydınlanır ve tüm kısımlarıyla güzel sıfatlara intikal eder. Böylece kötü his iyi hisse, meşguliyet fehme, hevâ akla, nefis fesadı gönüle döner. Nefis, kalp olur. Beşerî haller ruha, kötü huy sırra, şeytan meleğe intikal eder. Peygamber Efendimizin, 'Benim de şeytanım vardı fakat müslüman oldu' sözü buna işaret eder.Ey kardeşim, bilmiş ol ki, sâlik için üç mertebe vardır. Bunlardan birincisi âlem-i fena, ikincisi âlem-i cezbe, üçüncüsü âlem-i kabzadır.Eğer sen âlem-i fenada isen lâ ilahe illallah, âlem-i cezbede isen Allah, âlem-i kabzada isen Hu zikrine devam et."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.