AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Mahir Ünal, Türkiye gerçeklerini kabul etmekten korktu. Ama inkâr da edemedi. İnkâr psikolojisi içinde suçu medyaya attı.
Mahir Ünal yaptığı açıklamada; "Ana haber programlarını 30 dakika izleyin, zannedersiniz ki bu millet, hırsızlıktan, tacizden, bu millet çocuk istismarından, çirkin işlerden başka sanki hiçbir şey yapmıyor gibi yarım saat içerisinde ne hale gelirsiniz? Kendinizden ve milletinizden nefret eder hale gelirsiniz.
Peki, niye yapıyorlar bunu? Uyuyan dev uyandı şimdi onun öz güvenine saldırıyorlar. Onun erdemlerine, onun ferasetine, onun cesaretine saldırıyorlar. Biz bunun farkındayız. Bunun farkında olacağız. Sakın ola ki bu kahraman milletle ilgili asla bir şek ve şüphe oluşmasına müsaade etmeyin."
Sayın Ünal! Bu haberler yalan olsa yetkili kurumlar ve kişiler zaten gerekeni yapar. Demek ki, ortada vahim gerçekler var.
'Bizim siyaset mantığımız dağdaki koyunun hesabını vermek üzeredir' diyen bir siyasi anlayışın sözcüsünün düşünmesi lazım gelmez mi?
Mesela! Biz ne gibi hatalar yaptık ki, o hiç beğenmediğimiz Demirel, Çiller, Ecevit dönemlerinden kat ve kat fazla bu ülkede hırsızlık yapılıyor, cinayet işleniyor?
Bizler devamlı ayet-hadis okuyor, millete namus, edep, hayâ kavramlarından bahsediyoruz ama fuhuş toplumun her yanını sarmış. Bunda bizim çıkardığımız kanunların payı var mı, diye düşünülmesi gerekmez mi?
Hele artık neredeyse sıradanlaşan çocuk istismarları, cinsel tacizler filan hesaba çekileceğini bilen bir insanın aynaya bakmasını bile engeller.
Evet, Mahir Ünal'ın, niye haber yapıyorsunuz diye haber bültenlerini suçladığı başlıklar Türkiye'nin gerçekleri.
Bu gerçekler öyle sıradan gerçekler de değil. Bir milleti, bir kültürü yok edecek gerçekler. Ama yönetme mekanizmasındaki kişiler çözüm yerine suçlu arıyor.
Mahir Ünal haber bültenlerinden tiksiniyorsa adliye koridorlarına gidip 15 yılın gerçekleriyle yüzleşebilir.
Askıdaki dava konularına bakarsa birinci sırada hırsızlık, ikinci sırada fuhuş dosyalarını görecektir. Bu sıralamaları incelerken dava saatini bekleyen kalabalıklar içinden yükselen bayan kahkahalarını duyacaktır.
İzlemeye devam ederse beş, altı asker arasında elleri kelepçeli kişilerin peş peşe dava salonlarına girip-çıktığını görecektir.
Yok, eğer bunları izlemeye vakit bulamam, diyorsa özel kaleminden Türkiye'de işlenen suçlar ve oranlarını isteyebilir.
Eğer Sayın Ünal'ın önüne, veriler konulursa Türkiye'de çocuklara yönelik cinsel istismar vakaları son on yılda yüzde 700'lük bir artış gösterdiğini, sadece 2016 yılı içerisinde çocuğa cinsel istismar suçundan 15 bin 51 dava açıldığını görecektir.
Sayın Ünal rakamları incelemeye devam ederse 2002'den bu yana fuhuşun yüzde 790, uyuşturucu bağımlılığının yüzde 678, çocukların cinsel istismarı yüzde 434, adam öldürmenin yüzde 261, boşanma oranları yüzde 37 arttığını görecektir.
Yok, eğer bunların hiç birini kale almıyorsa o her zaman yaptıkları, dünkü iktidarlar ile AKP dönemini kıyaslamasını tavsiye ederim.
AKP iktidara geldiğinde 55 bin 609 tutuklu ve hükümlü vardı cezaevlerinde. 2016 yılında bu sayı 217 bin 260'a ulaştı.
Türkiye'de toplam 382 ceza infaz kurumu bulunuyor. Haliyle yetmiyor. Adalet Bakanlığı 5 yıl içinde 174 yeni cezaevi yapmayı planladı, bir kısmının yapımı devam ediyor, müjdesini de verdi.
Bunlar Türkiye'nin gerçekleri. İnkâr gerçekleri değiştirmez, hesap gününde mazeret olarak kabul edilmez.
Bir de şu uyuyan dev uyandı, tabiri var. Hangi dev, kim uyandırdı?
Mahir Ünal yaptığı açıklamada; "Ana haber programlarını 30 dakika izleyin, zannedersiniz ki bu millet, hırsızlıktan, tacizden, bu millet çocuk istismarından, çirkin işlerden başka sanki hiçbir şey yapmıyor gibi yarım saat içerisinde ne hale gelirsiniz? Kendinizden ve milletinizden nefret eder hale gelirsiniz.
Peki, niye yapıyorlar bunu? Uyuyan dev uyandı şimdi onun öz güvenine saldırıyorlar. Onun erdemlerine, onun ferasetine, onun cesaretine saldırıyorlar. Biz bunun farkındayız. Bunun farkında olacağız. Sakın ola ki bu kahraman milletle ilgili asla bir şek ve şüphe oluşmasına müsaade etmeyin."
Sayın Ünal! Bu haberler yalan olsa yetkili kurumlar ve kişiler zaten gerekeni yapar. Demek ki, ortada vahim gerçekler var.
'Bizim siyaset mantığımız dağdaki koyunun hesabını vermek üzeredir' diyen bir siyasi anlayışın sözcüsünün düşünmesi lazım gelmez mi?
Mesela! Biz ne gibi hatalar yaptık ki, o hiç beğenmediğimiz Demirel, Çiller, Ecevit dönemlerinden kat ve kat fazla bu ülkede hırsızlık yapılıyor, cinayet işleniyor?
Bizler devamlı ayet-hadis okuyor, millete namus, edep, hayâ kavramlarından bahsediyoruz ama fuhuş toplumun her yanını sarmış. Bunda bizim çıkardığımız kanunların payı var mı, diye düşünülmesi gerekmez mi?
Hele artık neredeyse sıradanlaşan çocuk istismarları, cinsel tacizler filan hesaba çekileceğini bilen bir insanın aynaya bakmasını bile engeller.
Evet, Mahir Ünal'ın, niye haber yapıyorsunuz diye haber bültenlerini suçladığı başlıklar Türkiye'nin gerçekleri.
Bu gerçekler öyle sıradan gerçekler de değil. Bir milleti, bir kültürü yok edecek gerçekler. Ama yönetme mekanizmasındaki kişiler çözüm yerine suçlu arıyor.
Mahir Ünal haber bültenlerinden tiksiniyorsa adliye koridorlarına gidip 15 yılın gerçekleriyle yüzleşebilir.
Askıdaki dava konularına bakarsa birinci sırada hırsızlık, ikinci sırada fuhuş dosyalarını görecektir. Bu sıralamaları incelerken dava saatini bekleyen kalabalıklar içinden yükselen bayan kahkahalarını duyacaktır.
İzlemeye devam ederse beş, altı asker arasında elleri kelepçeli kişilerin peş peşe dava salonlarına girip-çıktığını görecektir.
Yok, eğer bunları izlemeye vakit bulamam, diyorsa özel kaleminden Türkiye'de işlenen suçlar ve oranlarını isteyebilir.
Eğer Sayın Ünal'ın önüne, veriler konulursa Türkiye'de çocuklara yönelik cinsel istismar vakaları son on yılda yüzde 700'lük bir artış gösterdiğini, sadece 2016 yılı içerisinde çocuğa cinsel istismar suçundan 15 bin 51 dava açıldığını görecektir.
Sayın Ünal rakamları incelemeye devam ederse 2002'den bu yana fuhuşun yüzde 790, uyuşturucu bağımlılığının yüzde 678, çocukların cinsel istismarı yüzde 434, adam öldürmenin yüzde 261, boşanma oranları yüzde 37 arttığını görecektir.
Yok, eğer bunların hiç birini kale almıyorsa o her zaman yaptıkları, dünkü iktidarlar ile AKP dönemini kıyaslamasını tavsiye ederim.
AKP iktidara geldiğinde 55 bin 609 tutuklu ve hükümlü vardı cezaevlerinde. 2016 yılında bu sayı 217 bin 260'a ulaştı.
Türkiye'de toplam 382 ceza infaz kurumu bulunuyor. Haliyle yetmiyor. Adalet Bakanlığı 5 yıl içinde 174 yeni cezaevi yapmayı planladı, bir kısmının yapımı devam ediyor, müjdesini de verdi.
Bunlar Türkiye'nin gerçekleri. İnkâr gerçekleri değiştirmez, hesap gününde mazeret olarak kabul edilmez.
Bir de şu uyuyan dev uyandı, tabiri var. Hangi dev, kim uyandırdı?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025