Kürtçü, militan iki aşiret ağası Talabani ve Barzani'nin bugün düştükleri duruma bakınca, Osmanlı'nın son dönemlerinde Batılı devletlerin ve Rusya'nın dolduruşuna gelen Ermenilerin düştüğü durum hatırıma geliyor. O günlerde büyük vaatlerle kandırılan ve kendilerine büyük Ermenistan hayali şırınga edilen Ermeniler, o gün kandıkları yalanların cezasını şimdi çekiyorlar. Küçük, çapsız, ekonomisi çok kötü, hayat standartları çok düşük, sefalet içinde yüzen bir Ermenistan... Batılıların Ermenilere vaadettiği Büyük Ermenistan'ın minicik yansıması bu olsa gerek. Türk düşmanlığıyla yetiştirilen bugünkü Ermeniler değil ama, o dönemde Osmanlı'yı arkadan vurma ihanetine bizzat katılan aklı başında birçok Ermeni, yedikleri nanenin, zehir olduğunu çok kısa zamanda anladılar. Osmanlı arşivleri, yaptıkları ihanetten pişman olan Ermenilerin, bu pişmanlıklarını anlattıkları belgelerle dolup taşıyor.
Bugün Barzani ve Talabani'nin başını çektiği ihanet çetesinin Kürtleri sürüklediği mecra da Ermenilerinkinden farklı değil. Hatta aynı, sonu belli, tehlikeli bir macera. O gün Ermenileri Rusya ve İngiltere tahrik ediyordu. Bugün Kürtleri ABD ve Avrupa galeyana getiriyor. O gün Ermenilere, Doğu Anadolu'nun tamamı, Güneydoğu'nun büyük çoğunluğunun içinde olduğu, iki tarafı denizle buluşan, bir ucu Kafkasların içlerine doğru uzanan büyük bir Ermenistan vaadedilmişti. Ama bugün, 29800 kilometrekarelik, denize hiçbir çıkışı olmayan minnacık bir Ermenistan var karşımızda. Talabani ve Barzani'ye hayal ettirilen büyük Kürdistan da sınırları çok geniş, Akdeniz'e çıkışı olan, Türkiye topraklarının üçte birini içine alan ve Irak'ın en önemli petrol bölgelerini bünyesinde bulunduran bir devlet. Yani Ortadoğu'nun yeni süper gücü olmaya namzet bir devlet. Barzani ve Talabani bu hayale kendilerini öylesine kaptırmışlardı ki, sözde kendi ülkelerinin petrollerini şimdiden pazarlamaya bile başlamışlardı. Ama daha devletleri bile kurulmadan, ABD dişini gösterdi. "Sizin göreviniz buraya kadardı, şimdi doğru kendi bölgenize marş marş!" cümlesiyle bir anda karşı karşıya kalan Talabani ve Barzani kalakaldılar. ABD, petrol bölgelerinden Talabani ve Barzani'ye el çektirdi. Ortadoğu petrollerinin yüzde 15'inden fazlasını barındıran Irak petrol bölgelerinin Kürtlerin kontrolüne bırakılabileceğini aklınız alıyor mu? ABD o kadar masrafı boşuna mı etti. Hem savaş gerekçelerinden birisi de petrol değil miydi?
Eğer Talabani ve Barzani'de zerre kadar akıl varsa, Ermenilerin tarihte yaşadığı önemli tecrübeden ders çıkarırlar. Ermenilerin bugün yaşadıkları pişmanlıkları yaşamamaları için hala ellerinde bir şans var. Ama zaman çok kısa. Kuzey Irak'taki Kürtler, zorla bir devlet kurmaya kalkarlarsa, başlarına gelecek şey çok basit. Ya Türkiye hemen müdahale eder, istenmeyen sonuçlar doğar ve Kürt devleti kurulmadan yıkılır. Farzedelim ki, Türkiye müdahale etmedi veya edemedi ve Kürt devleti kuruldu. O zaman ne olur? Bugün Kuzey Irak olarak tabir ettiğimiz, Musul ve Kerkük'ün kuzeyinde kalan, dağlık, verimsiz ve denize çıkışı olmayan kesat bölgede ufacık bir Kürt devleti kurulur. Türkiye, Suriye ve İran tarafından ambargoya maruz kalacak bu kukla devlet, bugünkü Ermenistan'dan dahi kötü duruma düşer. İşte o zaman pişmanlık durumu, bin katsayısıyla çarpılıp, "binpişman" oluverir. Ama o zaman iş işten geçmiştir, dönüşü olmayan bir yola girilmiştir.
İnsanlar kaderlerine razı olmak durumundadır. Her millet devlet kurma geleneğine sahip değildir. Mesela Ermeniler asırlarca başka devletlerin tahakkümünde yaşamışlardır. Bir türlü kendi devletlerini kuramamışlardır. Kürtler de öyle. Herkes Türkler gibi, devlet kurup, devlet yıkma konusunda rekora koşmuyor ki!
Bugün Barzani ve Talabani'nin başını çektiği ihanet çetesinin Kürtleri sürüklediği mecra da Ermenilerinkinden farklı değil. Hatta aynı, sonu belli, tehlikeli bir macera. O gün Ermenileri Rusya ve İngiltere tahrik ediyordu. Bugün Kürtleri ABD ve Avrupa galeyana getiriyor. O gün Ermenilere, Doğu Anadolu'nun tamamı, Güneydoğu'nun büyük çoğunluğunun içinde olduğu, iki tarafı denizle buluşan, bir ucu Kafkasların içlerine doğru uzanan büyük bir Ermenistan vaadedilmişti. Ama bugün, 29800 kilometrekarelik, denize hiçbir çıkışı olmayan minnacık bir Ermenistan var karşımızda. Talabani ve Barzani'ye hayal ettirilen büyük Kürdistan da sınırları çok geniş, Akdeniz'e çıkışı olan, Türkiye topraklarının üçte birini içine alan ve Irak'ın en önemli petrol bölgelerini bünyesinde bulunduran bir devlet. Yani Ortadoğu'nun yeni süper gücü olmaya namzet bir devlet. Barzani ve Talabani bu hayale kendilerini öylesine kaptırmışlardı ki, sözde kendi ülkelerinin petrollerini şimdiden pazarlamaya bile başlamışlardı. Ama daha devletleri bile kurulmadan, ABD dişini gösterdi. "Sizin göreviniz buraya kadardı, şimdi doğru kendi bölgenize marş marş!" cümlesiyle bir anda karşı karşıya kalan Talabani ve Barzani kalakaldılar. ABD, petrol bölgelerinden Talabani ve Barzani'ye el çektirdi. Ortadoğu petrollerinin yüzde 15'inden fazlasını barındıran Irak petrol bölgelerinin Kürtlerin kontrolüne bırakılabileceğini aklınız alıyor mu? ABD o kadar masrafı boşuna mı etti. Hem savaş gerekçelerinden birisi de petrol değil miydi?
Eğer Talabani ve Barzani'de zerre kadar akıl varsa, Ermenilerin tarihte yaşadığı önemli tecrübeden ders çıkarırlar. Ermenilerin bugün yaşadıkları pişmanlıkları yaşamamaları için hala ellerinde bir şans var. Ama zaman çok kısa. Kuzey Irak'taki Kürtler, zorla bir devlet kurmaya kalkarlarsa, başlarına gelecek şey çok basit. Ya Türkiye hemen müdahale eder, istenmeyen sonuçlar doğar ve Kürt devleti kurulmadan yıkılır. Farzedelim ki, Türkiye müdahale etmedi veya edemedi ve Kürt devleti kuruldu. O zaman ne olur? Bugün Kuzey Irak olarak tabir ettiğimiz, Musul ve Kerkük'ün kuzeyinde kalan, dağlık, verimsiz ve denize çıkışı olmayan kesat bölgede ufacık bir Kürt devleti kurulur. Türkiye, Suriye ve İran tarafından ambargoya maruz kalacak bu kukla devlet, bugünkü Ermenistan'dan dahi kötü duruma düşer. İşte o zaman pişmanlık durumu, bin katsayısıyla çarpılıp, "binpişman" oluverir. Ama o zaman iş işten geçmiştir, dönüşü olmayan bir yola girilmiştir.
İnsanlar kaderlerine razı olmak durumundadır. Her millet devlet kurma geleneğine sahip değildir. Mesela Ermeniler asırlarca başka devletlerin tahakkümünde yaşamışlardır. Bir türlü kendi devletlerini kuramamışlardır. Kürtler de öyle. Herkes Türkler gibi, devlet kurup, devlet yıkma konusunda rekora koşmuyor ki!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012