Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden Hz. Mevlana
İslâm'ın dışında kulluk aranmaz. Onun eserlerinde İslâm vardır. Kulluk ancak İslâm ile yaşanır.
Bakınız bir rubaisinde ne der Mevlâna:
Men bende-i Kur'anem, ta can darem
Men hâk-i reh-i Ahmed Muhtarem
Ger nakl künet cüz in kes ez güftarem
Bizarem ez o vü zan suhen bizarem."
"Yaşadığım müddetçe Kur'an'ın bendesiyim
Hz. Muhammed'in (sav) yolunun toprağıyım ben
Birisi benim sözümden bundan başka bir söz
Naklederse, ondan da o sözden de bizarım.
Hürriyet
Hürriyet Allah'a kulluktur. Hür insan, Allah'a kul olandır. Nefsin ve şeytanın arzuları istikametinde hareket, yaradılış gayesine ters düşmektir. Nefsin perdelerini aralayıp veya ortadan kaldırıp Hakk'a vuslattır kulluk, O'nun huzurunda olmaktır. O'nsuz olan anlar köleliktir. Mevlâna, "Mihrabı dost cemali olan kimse için, yüz çeşit namaz, yüz çeşit rüku ve secde vardır" der. Bu konuda Cenab-ı Hak: "Ne yana dönerseniz Allah oradadır" buyurmuştur. Resulullah da (sav): "Namaz mü'minin miracıdır." buyurmuştur.
Gerçek hürriyet olarak kulluk
Evet, "Ben insanları ve cinleri ancak bana ibadet etsinler diye yarattım." buyurulmuştur. Bu büyük bir gerçektir. Mevlâna şöyle der: "Elinden geldiği kadar kul ol, sultan olma, Gûy denilen top gibi mütevazi ol, cevgân olma." Kulun elinden kulluktan başka birşey gelmez. Mevlâna'ya göre, benliğin olduğu yerde kulluk olmaz. Zira benlikte, gurur ve kibir vardır. Nitekim bir hadis-i şeriflerinde Peygamberimiz: "Kalbinde zerre kadar kibir olan cennete giremez. Kalbinde zerre kadar iman olan cennete girer." buyurmuştur. Mevlâna, kulluğu, Hakk'ın kalplere nazar etmesine bağlıyor. Mesnevî'sinde: "Dostun kulluğu sana henüz elvermemişken (sana kulluk nasip olmamışken) şahlığa meylin nereden zuhur etti?" der. Demek ki, şah olabilmek nefsini mağlup etmeye bağlıdır. Nitekim Peygamberimiz, "Pehlivan rakibini değil, kızdığı zaman nefsini mağlup edendir." buyurmuştur.
İslâm'ın dışında kulluk aranmaz. Onun eserlerinde İslâm vardır. Kulluk ancak İslâm ile yaşanır.
Bakınız bir rubaisinde ne der Mevlâna:
Men bende-i Kur'anem, ta can darem
Men hâk-i reh-i Ahmed Muhtarem
Ger nakl künet cüz in kes ez güftarem
Bizarem ez o vü zan suhen bizarem."
"Yaşadığım müddetçe Kur'an'ın bendesiyim
Hz. Muhammed'in (sav) yolunun toprağıyım ben
Birisi benim sözümden bundan başka bir söz
Naklederse, ondan da o sözden de bizarım.
Hürriyet
Hürriyet Allah'a kulluktur. Hür insan, Allah'a kul olandır. Nefsin ve şeytanın arzuları istikametinde hareket, yaradılış gayesine ters düşmektir. Nefsin perdelerini aralayıp veya ortadan kaldırıp Hakk'a vuslattır kulluk, O'nun huzurunda olmaktır. O'nsuz olan anlar köleliktir. Mevlâna, "Mihrabı dost cemali olan kimse için, yüz çeşit namaz, yüz çeşit rüku ve secde vardır" der. Bu konuda Cenab-ı Hak: "Ne yana dönerseniz Allah oradadır" buyurmuştur. Resulullah da (sav): "Namaz mü'minin miracıdır." buyurmuştur.
Gerçek hürriyet olarak kulluk
Evet, "Ben insanları ve cinleri ancak bana ibadet etsinler diye yarattım." buyurulmuştur. Bu büyük bir gerçektir. Mevlâna şöyle der: "Elinden geldiği kadar kul ol, sultan olma, Gûy denilen top gibi mütevazi ol, cevgân olma." Kulun elinden kulluktan başka birşey gelmez. Mevlâna'ya göre, benliğin olduğu yerde kulluk olmaz. Zira benlikte, gurur ve kibir vardır. Nitekim bir hadis-i şeriflerinde Peygamberimiz: "Kalbinde zerre kadar kibir olan cennete giremez. Kalbinde zerre kadar iman olan cennete girer." buyurmuştur. Mevlâna, kulluğu, Hakk'ın kalplere nazar etmesine bağlıyor. Mesnevî'sinde: "Dostun kulluğu sana henüz elvermemişken (sana kulluk nasip olmamışken) şahlığa meylin nereden zuhur etti?" der. Demek ki, şah olabilmek nefsini mağlup etmeye bağlıdır. Nitekim Peygamberimiz, "Pehlivan rakibini değil, kızdığı zaman nefsini mağlup edendir." buyurmuştur.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.