Gazi Mustafa Kemal Atatürk 20 Ağustos 1937'de şöyle demişti:
"Mukaddes toprakların daima İslam hâkimiyetinde kalmasını temin için hemen bugün kanımızı dökmeye hazırız. Avrupa bu mukaddes yerlere temellük etmek için yapacağı ilk adımda bütün İslam âleminin ayaklanıp icraata geçeceğine şüphemiz yoktur."
80 yıl sonra BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş 8 Aralık 2017'de büyük bir çağrı yaptı:
"İşlenen cinayete ümmetin tamamı tek vücut olarak karşı durmalı ve Mescid-i Aksa'yı Müslümanların başkenti ilan etmelidir."
Ve bir gün sonra 9 Aralık 2017'de Prof. Dr. Haydar Baş, İslam âlemini uyardı:
"Şu anda Müslüman dünya Mescid-i Aksa ile deneniyor. Siz eğer, baştan Kudüs ve Mescid-i Aksa üzerindeki haklarınızdan vazgeçerseniz, gelecekte bir karış Filistin toprağı kalmayacaktır, buna emin olunuz. Protestolar, pankartlar ve ağır sözler ile kınamanın ötesine geçemeyen koskoca bir İslam dünyası var karşımızda, çok acı?"
Özlenen duruş budur azizim!
Milletçe ve ümmetçe!
Ancak yıllar geçti ve BOP mucidi ABD-İsrail'e gıkı çıkmayan, suya sabuna dokunmayan sloganik İslam Dünyası toplandı, dağıldı/dağıtıldı, çer-çöp misali.
İslam âleminin liderleri, Atatürk imanı ile bir duruş gösterebilseydi, 11 Eylül senaristi ABD, Afganistan'ı işgal edemezdi! Katliam yapamazdı!
Kapitalist ABD, Irak'a giremezdi! Yemen, bombalanamazdı!
Arakan'da Budistler, kan akıtamazdı! Mali'ye bomba yağmazdı!
Libya'da Müslümanlar esir pazarlarında satılamazdı, ülke bombalanamazdı!
Mısır, karıştırılamazdı! Canlı bombalarla çarşılar, camiler kan gölüne dönmezdi!
BOP'un taşeronları güzelim Suriye'yi karıştıramazdı!
Deccal fitnesi mukaddes topraklara giremezdi!
Kitle imha silahı yalanıyla milyonlarca Müslüman katledilemezdi!
Şişme botlara ümit bağlayan nice çoluk çocuk boğulmazdı!
Namuslar kirletilemezdi! Analar ağlamazdı! Vahşet yaşanmazdı!
Oluk oluk Müslüman kanı akmazdı! Mürekkebi Müslümanın kan ve gözyaşından beslenen kalemler kirli ellerde cetvelle haritalar çizemezdi!
Canlar, mabetler, türbeler, haneler, kütüphaneler, müzeler yakılır yıkılmazdı!
Kardeş kanı dökülmezdi! Sözde din adamları, ABD rızası için ölüm fetvaları veremezdi! Çocuklar ölmezdi! Hayaller bitmezdi!
Kutsalımıza kimse dil uzatamazdı!
Kudüs, kurtlar sofrasında paylaşılamazdı! Filistinli kardeşlerimiz parya durumunda olmazdı! Mescid-i Aksa mahzun kalmazdı!
"Dostlarıyla uğraşanlar düşmanlarıyla savaşamazlar. Kudüs işgal altındayken ben nasıl gülebilirim ki." diyen Selahaddin Eyyubi'yi unuttunuz mu?
Sahi Ehl-i Beyt aşığı Üveys el-Karani'nin evlatlarını Yemen'de kim bombalıyor?
Resûlullah (s.a.a)'in ayak bastığı şu mübarek topraklar, O'na iman eden gönüller işgal edilemezdi. Zillet yaşanmazdı! Yalanlar doğru, doğrular yalan olmazdı!
Hatırladınız mı, 19 Temmuz 2005'te ABD'nin Colorado eyaletinden Cumhuriyetçi milletvekili Tom Tancredo Mekke'nin bombalanmasını önermişti! 11 Mayıs 2012'te Wired isimli dergide yayınlanan haberde Yarbay Matthew A. Dooley'in, Hiroşima, Nagazaki'deki saldırıların Mekke ve Medine'de tekrarlanmasını istediğini ne çabuk da unuttuk!
Adamlar bunu söylerken, İslam dünyası Dinlerarası Diyalog, medeniyetler ittifakı gibi süslü cümlelerle derin uyku düzenine geçmişti. Vatikan orijinli ABD rüyaları görüyordu. Gaflet yaşam biçimi olmuş! Önünü bile göremeyen liderlerle İslam dünyası darmadağın edilmiş. Allah rızası için değil de ABD-İsrail memnuniyeti için uğraş verir bir halde. Çok yazık! Mangalda kül bırakmayan Arap Birliği, İslam İşbirliği Teşkilatı Müslümanların hangi meselesini çözdü şimdiye kadar? Koskoca bir hiç!
Ortadoğu yeni bir Atatürk bekliyor!
Öyle bir liderle yaşadığımız şu vahim olaylara bakış farklı olurdu!
Duruş başka!
Ferasetten beslenen siyaset hâkim olurdu!
Bu mübarek topraklardan rengini, kokusunu alırdı lider dediğin!
Bir İsveç atasözünde denir ki: "Eğer zorda kalırsan, İçinden çıkılamaz bir durumdaysan, Atatürk gibi düşün!"
İzzet midir aradığımız, iman mıdır beklediğimiz, birlik midir özlediğimiz?
Kim gibi düşünüyorsun, kim gibi bakıyorsun, kim gibi duyuyorsun?
Zillet kuyusunda aradığını, beklediğini, özlediğini bulamazsın!
Düşündüğün gibi değildir O!
Kumaşı başkadır! Aşkı başka! Yüreği bir başka çarpar!
Ehl-i Beyt nefeslidir O! Basireti bulursun her bakışında! Alevi, Sünni, Şii hepsini kucaklar, bağrına basar! Hatır göstermez yanlışa! Ölçüleri sapasağlamdır! Zerre taviz vermez! Esneme yapmaz!
Hakk'ın dili ile konuşur, O'nun gözü ile görür, O'nun kulağı ile işitir, O'nun eliyle tutar, O'nun ayağı ile yürür, O'nun aklı ile düşünür!
Ne buyurmuştu Velâyetin Şâhı İmam Ali (a.s): "Basiretli olanlara sırlar açıklanmıştır. Talep edenlere hak yol apaçık gösterilmiştir. Kıyametin örtüsü açılmış, geliş alametleri akıllılar için aşikâr olmuştur. Bana ne oluyor da sizi ruhsuz cesetler, cesetsiz ruhlar, ıslah olmadan ibadet eden, kazanmadan ticaret yapan kullar olarak görüyorum. Uykuya dalmış uyanıklarsınız, bedeniniz burada, ruhunuz yok, kör gibi bakıyor, sağır gibi dinliyor, dilsiz gibi konuşuyorsunuz." (Nehcü'l-Belağa, Hutbe:108).
Bugün siyasilerimiz, Trump'ın, Papa'nın dedikleri ile çözüm bulamazlar, bütün İslam Âleminin ortak meselesi olan Kudüs konusuna. Sloganla bu konu halledilemez! Ciddi kararlar alınması gerekir. ABD-İsrail gözüyle dost ve düşman kavramlarını öğrenmekten vazgeçmeliler. Yüreği iman dolu kardeşleriyle kucaklaşmalılar. Ortadoğu'da barış için yapılacak çok şey var. Siyasetin gözünü ve gönlünü açabilmesi için dinlemesi gereken tek kişi Prof. Dr. Haydar Baş'tır. Dedikleri hep çıkan tek liderdir. Bu ikazlarına artık kulak verme zamanı gelmedi mi?
"Denilebilir ki İslam dünyası de diklerini hayata geçiremeyecek acziyette liderleri değil, söylediklerini uygulayabilecek ve dimdik ayakta durabilecek lideri bekliyor. O geldiğinde batılın tamamı hakka ram olmak mecburiyetinde kalacaktır. Kudüs başkent değil, Mescid-i Aksa İslam âleminin başkenti olacaktır. İşte o zaman gerçek İslam birliği de olur."
Kudüs, ümmetin büyük imtihanı!
Herkes imanına göre bu imtihandan payını alacak!
"Mukaddes toprakların daima İslam hâkimiyetinde kalmasını temin için hemen bugün kanımızı dökmeye hazırız. Avrupa bu mukaddes yerlere temellük etmek için yapacağı ilk adımda bütün İslam âleminin ayaklanıp icraata geçeceğine şüphemiz yoktur."
80 yıl sonra BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş 8 Aralık 2017'de büyük bir çağrı yaptı:
"İşlenen cinayete ümmetin tamamı tek vücut olarak karşı durmalı ve Mescid-i Aksa'yı Müslümanların başkenti ilan etmelidir."
Ve bir gün sonra 9 Aralık 2017'de Prof. Dr. Haydar Baş, İslam âlemini uyardı:
"Şu anda Müslüman dünya Mescid-i Aksa ile deneniyor. Siz eğer, baştan Kudüs ve Mescid-i Aksa üzerindeki haklarınızdan vazgeçerseniz, gelecekte bir karış Filistin toprağı kalmayacaktır, buna emin olunuz. Protestolar, pankartlar ve ağır sözler ile kınamanın ötesine geçemeyen koskoca bir İslam dünyası var karşımızda, çok acı?"
Özlenen duruş budur azizim!
Milletçe ve ümmetçe!
Ancak yıllar geçti ve BOP mucidi ABD-İsrail'e gıkı çıkmayan, suya sabuna dokunmayan sloganik İslam Dünyası toplandı, dağıldı/dağıtıldı, çer-çöp misali.
İslam âleminin liderleri, Atatürk imanı ile bir duruş gösterebilseydi, 11 Eylül senaristi ABD, Afganistan'ı işgal edemezdi! Katliam yapamazdı!
Kapitalist ABD, Irak'a giremezdi! Yemen, bombalanamazdı!
Arakan'da Budistler, kan akıtamazdı! Mali'ye bomba yağmazdı!
Libya'da Müslümanlar esir pazarlarında satılamazdı, ülke bombalanamazdı!
Mısır, karıştırılamazdı! Canlı bombalarla çarşılar, camiler kan gölüne dönmezdi!
BOP'un taşeronları güzelim Suriye'yi karıştıramazdı!
Deccal fitnesi mukaddes topraklara giremezdi!
Kitle imha silahı yalanıyla milyonlarca Müslüman katledilemezdi!
Şişme botlara ümit bağlayan nice çoluk çocuk boğulmazdı!
Namuslar kirletilemezdi! Analar ağlamazdı! Vahşet yaşanmazdı!
Oluk oluk Müslüman kanı akmazdı! Mürekkebi Müslümanın kan ve gözyaşından beslenen kalemler kirli ellerde cetvelle haritalar çizemezdi!
Canlar, mabetler, türbeler, haneler, kütüphaneler, müzeler yakılır yıkılmazdı!
Kardeş kanı dökülmezdi! Sözde din adamları, ABD rızası için ölüm fetvaları veremezdi! Çocuklar ölmezdi! Hayaller bitmezdi!
Kutsalımıza kimse dil uzatamazdı!
Kudüs, kurtlar sofrasında paylaşılamazdı! Filistinli kardeşlerimiz parya durumunda olmazdı! Mescid-i Aksa mahzun kalmazdı!
"Dostlarıyla uğraşanlar düşmanlarıyla savaşamazlar. Kudüs işgal altındayken ben nasıl gülebilirim ki." diyen Selahaddin Eyyubi'yi unuttunuz mu?
Sahi Ehl-i Beyt aşığı Üveys el-Karani'nin evlatlarını Yemen'de kim bombalıyor?
Resûlullah (s.a.a)'in ayak bastığı şu mübarek topraklar, O'na iman eden gönüller işgal edilemezdi. Zillet yaşanmazdı! Yalanlar doğru, doğrular yalan olmazdı!
Hatırladınız mı, 19 Temmuz 2005'te ABD'nin Colorado eyaletinden Cumhuriyetçi milletvekili Tom Tancredo Mekke'nin bombalanmasını önermişti! 11 Mayıs 2012'te Wired isimli dergide yayınlanan haberde Yarbay Matthew A. Dooley'in, Hiroşima, Nagazaki'deki saldırıların Mekke ve Medine'de tekrarlanmasını istediğini ne çabuk da unuttuk!
Adamlar bunu söylerken, İslam dünyası Dinlerarası Diyalog, medeniyetler ittifakı gibi süslü cümlelerle derin uyku düzenine geçmişti. Vatikan orijinli ABD rüyaları görüyordu. Gaflet yaşam biçimi olmuş! Önünü bile göremeyen liderlerle İslam dünyası darmadağın edilmiş. Allah rızası için değil de ABD-İsrail memnuniyeti için uğraş verir bir halde. Çok yazık! Mangalda kül bırakmayan Arap Birliği, İslam İşbirliği Teşkilatı Müslümanların hangi meselesini çözdü şimdiye kadar? Koskoca bir hiç!
Ortadoğu yeni bir Atatürk bekliyor!
Öyle bir liderle yaşadığımız şu vahim olaylara bakış farklı olurdu!
Duruş başka!
Ferasetten beslenen siyaset hâkim olurdu!
Bu mübarek topraklardan rengini, kokusunu alırdı lider dediğin!
Bir İsveç atasözünde denir ki: "Eğer zorda kalırsan, İçinden çıkılamaz bir durumdaysan, Atatürk gibi düşün!"
İzzet midir aradığımız, iman mıdır beklediğimiz, birlik midir özlediğimiz?
Kim gibi düşünüyorsun, kim gibi bakıyorsun, kim gibi duyuyorsun?
Zillet kuyusunda aradığını, beklediğini, özlediğini bulamazsın!
Düşündüğün gibi değildir O!
Kumaşı başkadır! Aşkı başka! Yüreği bir başka çarpar!
Ehl-i Beyt nefeslidir O! Basireti bulursun her bakışında! Alevi, Sünni, Şii hepsini kucaklar, bağrına basar! Hatır göstermez yanlışa! Ölçüleri sapasağlamdır! Zerre taviz vermez! Esneme yapmaz!
Hakk'ın dili ile konuşur, O'nun gözü ile görür, O'nun kulağı ile işitir, O'nun eliyle tutar, O'nun ayağı ile yürür, O'nun aklı ile düşünür!
Ne buyurmuştu Velâyetin Şâhı İmam Ali (a.s): "Basiretli olanlara sırlar açıklanmıştır. Talep edenlere hak yol apaçık gösterilmiştir. Kıyametin örtüsü açılmış, geliş alametleri akıllılar için aşikâr olmuştur. Bana ne oluyor da sizi ruhsuz cesetler, cesetsiz ruhlar, ıslah olmadan ibadet eden, kazanmadan ticaret yapan kullar olarak görüyorum. Uykuya dalmış uyanıklarsınız, bedeniniz burada, ruhunuz yok, kör gibi bakıyor, sağır gibi dinliyor, dilsiz gibi konuşuyorsunuz." (Nehcü'l-Belağa, Hutbe:108).
Bugün siyasilerimiz, Trump'ın, Papa'nın dedikleri ile çözüm bulamazlar, bütün İslam Âleminin ortak meselesi olan Kudüs konusuna. Sloganla bu konu halledilemez! Ciddi kararlar alınması gerekir. ABD-İsrail gözüyle dost ve düşman kavramlarını öğrenmekten vazgeçmeliler. Yüreği iman dolu kardeşleriyle kucaklaşmalılar. Ortadoğu'da barış için yapılacak çok şey var. Siyasetin gözünü ve gönlünü açabilmesi için dinlemesi gereken tek kişi Prof. Dr. Haydar Baş'tır. Dedikleri hep çıkan tek liderdir. Bu ikazlarına artık kulak verme zamanı gelmedi mi?
"Denilebilir ki İslam dünyası de diklerini hayata geçiremeyecek acziyette liderleri değil, söylediklerini uygulayabilecek ve dimdik ayakta durabilecek lideri bekliyor. O geldiğinde batılın tamamı hakka ram olmak mecburiyetinde kalacaktır. Kudüs başkent değil, Mescid-i Aksa İslam âleminin başkenti olacaktır. İşte o zaman gerçek İslam birliği de olur."
Kudüs, ümmetin büyük imtihanı!
Herkes imanına göre bu imtihandan payını alacak!
Yavuz Ekim / diğer yazıları
- Hayra anahtar, şerre kilit / 11.02.2021
- Bu aşka canımı adayacağım / 06.05.2020
- Hüseynî siyaset / 25.04.2020
- ‘Endişe etmeyin!’ / 20.04.2020
- Yaptırmazlar! / 28.03.2020
- Arkası gelmez dertlerimin / 25.02.2020
- Deryalar içinde susuz gezmek / 22.02.2020
- Yarım sözcük / 09.01.2020
- Bu ülke nasıl düze çıkar? / 01.05.2018
- Başım gözüm üstüne?II / 21.02.2018
- Bu aşka canımı adayacağım / 06.05.2020
- Hüseynî siyaset / 25.04.2020
- ‘Endişe etmeyin!’ / 20.04.2020
- Yaptırmazlar! / 28.03.2020
- Arkası gelmez dertlerimin / 25.02.2020
- Deryalar içinde susuz gezmek / 22.02.2020
- Yarım sözcük / 09.01.2020
- Bu ülke nasıl düze çıkar? / 01.05.2018
- Başım gözüm üstüne?II / 21.02.2018