Karşınıza birisi çıkıp "sen korkağın tekisin" dese tepkimiz ne olur? Saygı duyduğumuz birisi ise susarız ama üzülürüz. Yok, kendi seviyemizde birisi ise karşı cevabı yapıştırırız. Eğer gücümüz yeten biriyse zaten ortalık karışır. Ama gerçek şu ki bizler birer korkağız.Düşünmekten korkuyoruz. Neden? Eğer aklıselimle yaşadığımız hayatı, inandığımız gerçekler ile kıyaslarsak nasıl bir sapıklığa, aldanmışlığa, uçuruma sürüklendiğimizi göreceğimiz için korkuyoruz. Bu gerçeklerin getireceği sorumluluktan korkuyoruz.Konuşmaktan korkuyoruz. Olur ya birilerinin çarkına dokunur da zarar görürüz endişesiyle. Basit dünyalık menfaat ve çıkarlar uğruna saklamaya çalışıyoruz gerçekleri. Hâlbuki biz de biliyoruz, bildiği gerçeği söylemeyenin hem zavallı hem de alçak olduğunu. Bazen de eleştirilmekten korktuğumuz için susuyoruz. Ama gerçek gerçekliğini kaybetmiyor. Biz susarak kimliğimizi kaybediyoruz.Kaybetmekten korkuyoruz. Öyle bir yokluğa, yoksulluğa alıştırılmışız ki, elimize verilen üç-beş dünyalığı kaybetmekten de korkar olmuşuz.Sonra sevmekten de korkuyoruz. Hani bir şarkı sözü vardır ya, "seven ne yapmaz" o misal. Eğer gerçekten değerlerimizin kıymetini bilip, sevebilseydik, bu değerlerde gözü olanların gözlerini avuçlarına verirdik herhalde. Aslında yaşlanmaktan da korkuyoruz, gençliğimizin kıymetini bilmediğimiz için. Ölmekten zaten korkuyoruz. Çünkü yaşamayı beceremedik. Çünkü başkalarına göre yaşadık. Artık bu korku dünyasından ümit dünyasına hicret etmemiz lazım. Bu hicreti bütün benliğimizle gerçekleştirmek zorundayız. Aklımız, fikrimiz, gönlümüz, kılığımız, kıyafetimiz, yememiz, içmemiz vs. her şeyimizle bu hicreti gerçekleştirmek zorundayız. Çünkü;"? Yıktığınızı, yapın. Pislettiğinizi, temizleyin. Kötülüğünüzü, iyiliğe çevirin. Günahla kararan varlığınızı parlatın. Aldığınızı sahibine verin. Efendinizden kaçtınız, O'nun kulluğundan uzak düştünüz. Hemen O'na dönün ve tövbe edin?" (İlahi Armağan s:45)"? İnsanların önünde gezen birçok felaketler vardır. Her felaketinde kendine göre hayli dalları vardır. En büyük felaket, sonsuz saadetten mahrum olmaktır. En büyük saadet, ruh zenginliğine ermektir. Bunun için çok çalışmak ve tembel olmamak lazımdır? Dünyayı çalışanlar kazanır, ahireti çalışanlar kazanır?" (İlahi Armağan s:45)."?Yapın, edin, eyleyin ama kalbinize sahip olun. Dışınız dünyayı yapsın, kalbiniz Allah (c.c) ve ahiretle olsun? Kalbinizi dünyaya kaptırırsanız Rabbinizin yüce makamı perdeler arkasına girer, ruhani hava tarafınıza esmez. Allah (c.c) hem aziz, hem celildir." (İlahi Armağan s:47)."Artık yaşadığımız zaman son demlerini geçirmektedir. Ortalığı yalan, nifak tohumları kapladı. İçi dışına uymayan kimselere yanaşmayın. Yalancı ve insanları doğru yoldan saptıran kimselerden uzak durun? (Abdülkadir Geylani İlahi Armağan s:23).
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- 23 yıllık iktidarın her daim mazereti olabilir mi? / 25.04.2025
- Çatlayan sadece fay hatları değil ar damarıdır / 24.04.2025
- Bizim 23 Nisan’dan anladığımız / 23.04.2025
- Türkiye’ye ‘Escobar sistemi’ kurmuşlar / 21.04.2025
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- Çatlayan sadece fay hatları değil ar damarıdır / 24.04.2025
- Bizim 23 Nisan’dan anladığımız / 23.04.2025
- Türkiye’ye ‘Escobar sistemi’ kurmuşlar / 21.04.2025
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025