ABD yönetimini şaibeli bir seçimle ele geçiren Neo-Conların Yeni Amerikan Yüzyılı Projesi Büyük Ortadoğu'yu ele geçirmeye dayanıyor.
Bu projenin önünde ya en büyük fırsat ya da en büyük engel olarak da Türkiye görülüyor.
Kimileri bu projenin Bush yönetimine ait olduğunu sanıyor, oysa bu proje, ABD'yi yönetiyor gözüken partilerin üstünde bir proje.
Bunun ilk sinyalini bir kaç yıl önce Bush'un rakibi Clinton vermişti.
Hem de bizzat Türkiye'ye gelerek Meclis'te yaptığı konuşmayla.
Aslında ABD'nin Türkiye'ye tezkeresiz ilk askeri çıkarması o gün yaşanmıştı. Clinton, Türk korumalarını kabul etmeyerek ABD özel harekat timleriyle TBMM çatısına girmiş ve önemli bir konuşma yapmıştı, hatırlayın!
Clinton, "20. yüzyılın ilk çeyreği Osmanlı'nın parçalanması ile geçti. 21. yüzyılın ilk çeyreği de Türkiye'nin alacağı yöne göre şekillenecek" demişti.
Kimileri Clinton'un 99 yılında yaptığı bu konuşmayı Türkiye'ye iltifat zannetmişti. Oysa o konuşma düpedüz Türkiye'ye bir projenin dayatılacağının habercisiydi.
Aslında 28 Şubat 1997'de başlatılan siyasi operasyonla dayatmaya start verilmişti.
O günden bu güne Türkiye'de her kesim ve kurum kendi varlığını inkar eden bir değişim ve dönüşüm sürecine sokulmuştu.
O günden bu güne herkes adeta başkalaşım geçirmiş, ABD'nin Kanlı Projesine uyumlu hale getirilmişti.
Dün İslam için gözyaşı döken hocaefendiler Vatikan'da Hıristiyanlık aşısı almış,
ABD'nin denetiminde Pensilvanya'da oksijen çadırına yatırılmıştı.
Şimdi o kesimin, İslam'ı, Tevrat ittifakına monte etme misyonunun etkin figürü haline geldiğini görüyoruz.
Yıllarca Milli Görüş'ün dışındakileri bâtıl ilan eden bugünkü AKP kadrosunun Siyonistlerden cesaret ödülü alacak, Katolik üniversitelerde haçlı cüppeler giyecek noktaya savrulduklarını görüyoruz.
Ve daha acısı, bağımsız devlet, milli bütünlük ve vatanın bölünmezliği esaslarının bekçisi olan ve varlık sebebi bu değerler olan kurumun çuvala sokulduğu, Avrupa Birliği'ne itiraz etmeyerek milli devletin tasfiyesine ses çıkaramadığı noktaya getirildiğini gördük.
Türkiye, yapay gerilimlerle, ekonomik krizlerle, dış dayatmalarla kanlı ABD planına teslim oldu. Milletimiz popstar ve televole ile uyutulurken, AKP iktidarı ülkeyi pupa yelken yeni kanlı maceralara sürüklüyor. Vesselam.
Bu projenin önünde ya en büyük fırsat ya da en büyük engel olarak da Türkiye görülüyor.
Kimileri bu projenin Bush yönetimine ait olduğunu sanıyor, oysa bu proje, ABD'yi yönetiyor gözüken partilerin üstünde bir proje.
Bunun ilk sinyalini bir kaç yıl önce Bush'un rakibi Clinton vermişti.
Hem de bizzat Türkiye'ye gelerek Meclis'te yaptığı konuşmayla.
Aslında ABD'nin Türkiye'ye tezkeresiz ilk askeri çıkarması o gün yaşanmıştı. Clinton, Türk korumalarını kabul etmeyerek ABD özel harekat timleriyle TBMM çatısına girmiş ve önemli bir konuşma yapmıştı, hatırlayın!
Clinton, "20. yüzyılın ilk çeyreği Osmanlı'nın parçalanması ile geçti. 21. yüzyılın ilk çeyreği de Türkiye'nin alacağı yöne göre şekillenecek" demişti.
Kimileri Clinton'un 99 yılında yaptığı bu konuşmayı Türkiye'ye iltifat zannetmişti. Oysa o konuşma düpedüz Türkiye'ye bir projenin dayatılacağının habercisiydi.
Aslında 28 Şubat 1997'de başlatılan siyasi operasyonla dayatmaya start verilmişti.
O günden bu güne Türkiye'de her kesim ve kurum kendi varlığını inkar eden bir değişim ve dönüşüm sürecine sokulmuştu.
O günden bu güne herkes adeta başkalaşım geçirmiş, ABD'nin Kanlı Projesine uyumlu hale getirilmişti.
Dün İslam için gözyaşı döken hocaefendiler Vatikan'da Hıristiyanlık aşısı almış,
ABD'nin denetiminde Pensilvanya'da oksijen çadırına yatırılmıştı.
Şimdi o kesimin, İslam'ı, Tevrat ittifakına monte etme misyonunun etkin figürü haline geldiğini görüyoruz.
Yıllarca Milli Görüş'ün dışındakileri bâtıl ilan eden bugünkü AKP kadrosunun Siyonistlerden cesaret ödülü alacak, Katolik üniversitelerde haçlı cüppeler giyecek noktaya savrulduklarını görüyoruz.
Ve daha acısı, bağımsız devlet, milli bütünlük ve vatanın bölünmezliği esaslarının bekçisi olan ve varlık sebebi bu değerler olan kurumun çuvala sokulduğu, Avrupa Birliği'ne itiraz etmeyerek milli devletin tasfiyesine ses çıkaramadığı noktaya getirildiğini gördük.
Türkiye, yapay gerilimlerle, ekonomik krizlerle, dış dayatmalarla kanlı ABD planına teslim oldu. Milletimiz popstar ve televole ile uyutulurken, AKP iktidarı ülkeyi pupa yelken yeni kanlı maceralara sürüklüyor. Vesselam.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
İbrahim Berk / diğer yazıları
- Cübbe düştü haç göründü / 07.01.2020
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014