Eski zamanda bir hoca, talebelerinden birini, çalışkanlığından, zeka ve anlayışından dolayı diğerlerinden daha çok seviyor ve takdir ediyordu. Hocanın bu sevgi ve takdiri diğer öğrenciler tarafından biliniyor ve için için kıskanılıyordu... "Hoca neden yalnız bu arkadaşa ilgi ve yakınlık gösteriyor, aramızdaki tek zeki ve çalışkan o mu?" şeklinde laflar ediyorlardı. Hoca da onların bu tür düşüncelerinin farkındaydı. Hoca bir gün derse gelirken yanında öğrencilerinin sayısınca kuş getirdi. Her öğrenciye bunlardan bir tane vererek,"Haydi yavrularım, bu kuşları hiç kimsenin görmediği bir yerde kesin getirin, ama dikkat edin hiç kimse görmesin haa!" dedi. Bunun üzerine talebeler sağa sola dağıldılar. Bir müddet sonra da kuşları kesip kanlarını akıta akıta dönmeye başladılar. Kimileri övünüyordu: "Ben falan yerde kestim, hiç kimse görmedi" gibi... Hoca da böyle övünenlere bir "aferin" çekiyordu. Biraz sonra bütün öğrenciler kuşları kesmiş olarak döndüler. En sonra Hocanın sevdiği öğrenci geldi, üstelik kuşu da kesmemişti. Hoca sordu: - Oğlum, kuşu niçin kesmedin, bak arkadaşlarının hepsi kestiler, yoksa kimsenin göremeyeceği biryer bulamadın mı? - Evet hocam, insanların göremeyeceği yer ben de bulabilirdim, ama Allah'ın görmeyeceği yer bulamadım. O nedenle kuşu kesmeden döndüm. Bu cevap diğer öğrencilerin akıllarını başlarına getirdi. Yaptıkları dikkatsizliği anladılar. Hepsi biliyordu Allah'ın göremeyeceği yer olmadığını, ama önemli olan onu düşünebilmekti. Bundan sonra arkadaşlarının farkını anlayıp hocalarının ona ilgisine hak verdiler.