Kırılmadık taş kalmayacak

Taşın, büyüklüğüne, şekline ve kişinin kanal yapısına bağlı olarak düşmeyebileceğine dikkat çeken Üroloji Uzmanı Op. Dr. H. Samet Güngör, "Daha evvel küçük bir delikten girilerek ameliyatlar yapılıyordu. Son yıllarda ise flexible üreteroskopi eşliğinde lazer ile taşların kırılması öncelik verilen tedavilerden biri oldu" dedi.
Flexible üreteroskopi teknolojisinin sağladığı avantajları anlatan Güngör, "Hastanın hiçbir yerinden kesi yapmadan tamamen doğal kanallardan girilerek tedavi uygulanıyor. Hastanın idrar kanalından girerek böbreğin içerisindeki taşlara ulaşıp bunun lazerle kırılması sağlanıyor. Bunun hastaya sağladığı en büyük avantaj tedaviden sonra çok kısa zamanda işine dönebilmesidir. Ertesi gün bile normal hayatını sürdürebiliyor. Ameliyat sonrası ağrının çok az olması ve işlemin başarı şansının çok yüksek olması da bir başka avantaj" diye konuştu.
Daha önceden yapılan ameliyatlarda hastanın iyileşme sürecinin 2 haftayı bulduğunu belirten Güngör, "Bu ameliyatla 2-3 gün süren nekahet döneminden sonra hasta tamamen normal hayatına dönebiliyor. Çocuklarda görülen taş hastalığında ise çok avantajlı, çünkü taş sürekli yeniden oluşabiliyor. 6 yaşında açık ameliyat olup 3 yıl sonra tekrar ameliyat olma şansı çok daha zordur. Her ameliyattan sonra ikinci bir ameliyat her zaman için zordur. Ama bu teknoloji ile işlem defalarca hastaya hiçbir travma oluşturmadan yapılabiliyor. Taşın yerine ve büyüklüğüne göre ise anestezi yöntemleri seçiliyor. Genellikle belden aşağısı uyutuluyor. Ama bazı hastalar görmek istemediğinden dolayı genel anestezi de yaptığımız oluyor. Hasta uyanıkken taşının kırıldığını görerek de ameliyat tamamlanabiliyor" dedi.