Ankara Tandoğan meydanı yine tarihi günlerinden birini yaşadı. Yüzbinler "Kıbrıs Türkün vatanıdır" mitinginde aynı ruhla bir araya gelip, "Kıbrıs bizimdir bizim kalacak", "Kıbrıs vatandır, satılamaz!" diye haykırdı. Bağımsız Türkiye Partisi'nin Tandoğan'daki mitingi, gerek zamanlama, gerekse konu olarak oldukça anlamlıydı. Kuva-yı Milliye ruhunun şahlandığı bu önemli mitingde Kıbrıs'ı peşkeş çekmek isteyenlere çok önemli mesajlar verildi.
Başlıktaki "Kıbrıs vatandır, çünkü?"nün devamını 6 Mart 2005 tarihli yazımın başlığıyla tamamlayalım: "Kıbrıs, uğrunda ölenler olduğu için vatandır".
Tandoğan'da Kıbrıs'ı AB hayali uğruna satmak isteyenlere çok önemli bir mesaj verildi: Kıbrıs'ı sat-tır-ma-yız, sat-tır-ma-ya-ca-ğız!
Bu mesaj şöyle böyle, sıradan bir mesaj değildi. Yüzbinlerin hep bir ağızdan ve oldukça yüksek sesle dile getirdiği tahrip gücü yüksek bir mesajdı. Bu mesaja kulaklarını tıkayıp, dikkate almayanları tuzla buz edecek cinsten bir mesaj.
Başbakan Erdoğan, Dışişleri Bakanı Gül, işbirlikçi medya, taşeron çevreler, Avrupa Birliği, Rum Kesimi, Yunanistan, ABD ve Kıbrıs'ı Türkiye'den koparmanın hesaplarını yapan tüm kesimler Tandoğan'dan gerekli cevabı aldılar. Tandoğan'da Türk milletinin duyguları ete kemiğe ve söze büründü.
Mersin'de canımız, kanımız Türk bayrağımızı yakan ve çiğneyen hain "sözde vatandaşlara" ve onları kamufle etmeye çalışan işbirlikçilere de çok sert mesajlar verildi Tandoğan'da. Bayrağa rengini veren kanın, o uğurda canını veren şehitlerin torunları dedelerinin, atalarının kanlarını üç beş çapulcuya çiğnetmeyeceğini tüm dünyaya haykırdı. Tandoğan'daki yüzbinler o bayrağı devamlı olarak layık olduğu yerde tutacaklarına hep bir ağızdan söz verdiler.
"Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır" sözü bir kez daha gerçek ruhunu buldu. Türk bayrağının, üstündeki kandan dolayı bayrak olduğu, Kıbrıs'ın da uğrunda ölenler olduğu için vatan olduğu bir kez daha hatırlatıldı. Tabii ki bu gerçeği unutan gafiller için.
Yüzbinlerce Ankaralı, tıpkı 1920'lerdeki Kuva-yı Milliye hareketini başlattığı ruhla, yine aynı yerden Kıbrıs'a ve Türk bayrağına sahip çıkacağını ve bayrağımıza ve Yavru Vatanımıza uzanan ellerin kökünden kırılacağını haykırdı.
İşin özü, Tandoğan'da şunu bir kez daha gördük; hükümet istediği kadar Kıbrıs'ı peşkeş çekmek istesin, işbirlikçi medya ve taşeron çevreler satışa istedikleri kadar çanak tutsun bu millet ne Türk bayrağının çiğnenmesine, ne de Kıbrıs'ın peşkeş çekilmesine müsaade etmeyecektir.
Başlıktaki "Kıbrıs vatandır, çünkü?"nün devamını 6 Mart 2005 tarihli yazımın başlığıyla tamamlayalım: "Kıbrıs, uğrunda ölenler olduğu için vatandır".
Tandoğan'da Kıbrıs'ı AB hayali uğruna satmak isteyenlere çok önemli bir mesaj verildi: Kıbrıs'ı sat-tır-ma-yız, sat-tır-ma-ya-ca-ğız!
Bu mesaj şöyle böyle, sıradan bir mesaj değildi. Yüzbinlerin hep bir ağızdan ve oldukça yüksek sesle dile getirdiği tahrip gücü yüksek bir mesajdı. Bu mesaja kulaklarını tıkayıp, dikkate almayanları tuzla buz edecek cinsten bir mesaj.
Başbakan Erdoğan, Dışişleri Bakanı Gül, işbirlikçi medya, taşeron çevreler, Avrupa Birliği, Rum Kesimi, Yunanistan, ABD ve Kıbrıs'ı Türkiye'den koparmanın hesaplarını yapan tüm kesimler Tandoğan'dan gerekli cevabı aldılar. Tandoğan'da Türk milletinin duyguları ete kemiğe ve söze büründü.
Mersin'de canımız, kanımız Türk bayrağımızı yakan ve çiğneyen hain "sözde vatandaşlara" ve onları kamufle etmeye çalışan işbirlikçilere de çok sert mesajlar verildi Tandoğan'da. Bayrağa rengini veren kanın, o uğurda canını veren şehitlerin torunları dedelerinin, atalarının kanlarını üç beş çapulcuya çiğnetmeyeceğini tüm dünyaya haykırdı. Tandoğan'daki yüzbinler o bayrağı devamlı olarak layık olduğu yerde tutacaklarına hep bir ağızdan söz verdiler.
"Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır" sözü bir kez daha gerçek ruhunu buldu. Türk bayrağının, üstündeki kandan dolayı bayrak olduğu, Kıbrıs'ın da uğrunda ölenler olduğu için vatan olduğu bir kez daha hatırlatıldı. Tabii ki bu gerçeği unutan gafiller için.
Yüzbinlerce Ankaralı, tıpkı 1920'lerdeki Kuva-yı Milliye hareketini başlattığı ruhla, yine aynı yerden Kıbrıs'a ve Türk bayrağına sahip çıkacağını ve bayrağımıza ve Yavru Vatanımıza uzanan ellerin kökünden kırılacağını haykırdı.
İşin özü, Tandoğan'da şunu bir kez daha gördük; hükümet istediği kadar Kıbrıs'ı peşkeş çekmek istesin, işbirlikçi medya ve taşeron çevreler satışa istedikleri kadar çanak tutsun bu millet ne Türk bayrağının çiğnenmesine, ne de Kıbrıs'ın peşkeş çekilmesine müsaade etmeyecektir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012