İmam Hüseyin'in (a.s.) yanındaki bütün erkekler, Kerbela toprağında can vermişti. Artık onu (a.s.) savunacak tek kişi, kendisi idi. Savaş meydanına girmeden evvel çadırlardaki kadınlarla ve oğlu Zeynnelâbidin ile son kez vedalaştı. Onlara şöyle dedi; "Zor ve gamlı günler için hazırlanın ve bilin ki, Allah Teala, sizin himayeciniz ve koruyucunuzdur ve sizi yakın bir zamanda düşmanların şerrinden kurtaracaktır, akıbetinizi hayra dönüştürecektir, düşmanınızı çeşitli azaplara düçâr kılacaktır. Bu zorluk ve musibetlere karşılık da size çeşitli nimet ve kerametler bağışlayacaktır. Öyleyse şikâyet etmeyin ve değerinizi düşürecek şeyleri ağzınıza almayın." Artık Allah'ın ve Resulü'nün dinini savunma vazifesini tamamlayan Hz. Hüseyin (a.s.) bu görevi Ehl-i Beyt'ine emanet ediyordu. Ehl-i Beyt ağlıyor, hıçkırıyor, tahammülü zor anlara dayanmaya çalışıyordu. İmam Hüseyin'den (a.s.) ayrılmak, onlara yüklenen vazifeden daha ağır geliyordu.Yapabilecekleri bir şey yoktu. Onu müdafaa edemiyorlardı ve az sonra gözleri önünde şehit olacağını biliyorlardı. İmam Seccad, (Zeynelabidin) Kerbela günü hasta idi ve silah taşıyacak takati yoktu. Kerbela'da yalnız vuruşan Babasının yardımına koşmak için bir ara kendini çadırlardan dışarı attı."Ümmü Gülsüm, "Yavrum geri dön" diyordu. İmam Zeynelabidin; "Hala, bırak Resulüllah'ın (s.a.v.) evladının yanında savaşayım" buyurdu.İmam Hüseyin'in (a.s.) kendisi yüksek bir sesle, "Bacı, onu çadırlara geri çevir ki, yeryüzü Muhammed evlatlarının neslinden boş kalmasın" buyurdu." İmam Hüseyin (a.s), çocukları, ailesi ve dostları gözleri önünde öldürüldükleri halde kendisine hakim ve sağlam bir yürekle düşman karşısında duruyordu.Bu büyük insan karşısında, onu (a.s.) öldürme noktasında tereddüt geçiren askerleri harekete geçirmek için Ömer'in komutanlarından Amr b. Haccac ez-Zübeydî askerlere; "Ey Küfeliler! İtaat etmeyi ve toplumun birliğini korumayı sürdürün. Dinden ok gibi fırlayıp çıkan ve imama (Yezid) karşı gelen kimseyi öldürme hususunda kuşkuya düşmeyin." Diyordu. Hüseyin (a.s.), Fırat'ın kenarındaki toprak setten çadırındayken, Şimr b. Zilcevşen bir grup adamıyla karşısına çıktı. Etrafını sardılar. İçlerinde Mâlik b. Nesr el-Kindî denilen biri öne atıldı. İmam Hüseyin (a.s.)'a sövdü ve başına bir kılıç indirdi. Bu kılıç darbesi İmam'ın (a.s.) başında miğferi parçalamış ve başı isabet almıştı. Yara kanıyordu. Miğfer kanla doldu. İmam Hüseyin (a.s.) ona dedi ki: "Sağ elinle bir şey yiyemeyesin, onunla bir şey içemeyesin ve Allah, seni zalimlerle birlikte haşr etsin."Sonra miğferi attı. Bir bez istedi, onunla başını sardı. Başka bir miğfer istedi. Onu başına koydu. Sonra etrafını sarıkla sardı. Şimr b. Zilcevşen ve etrafındakiler uzaklaşıp yerlerine döndüler. Biraz bekledi, tekrar geri döndü. Onlar da, İmam'a (a.s.) geri döndüler ve etrafını sardılar. Hüseyin bin Ali (a.s.) ata binip kılıcını eline aldı ve şiirler okuyarak düşman ordusuna saldırdı.Bu güçlü arslanın karşısında ne yapacağını şaşıran Küfe leşkerleri, onun direncini kırmak için kendisine bir damla suyu dahi vermemeyi kararlaştırmışlardı. Küfe halkı, Hz. Hüseyin (a.s.) su aradığı bir anda ona saldırdılar. Kendisi her ne kadar atıyla Fırat'a girmek istedi ise de onlar toplu olarak hücum edip, kendisini Fırat'tan uzaklaştırdılar. Ve yine Hüseyin (a.s.) su arıyordu. Şimr de ona, "Allah'a and olsun ki, Fırat'a giremeyeceksin, ateşe gireceksin" diyordu. Hüseyin b. Ali (a.s.), aralıksız olarak düşmana saldırıp, şiddetle savaşıyor ve her saldırısında düşmandan bazılarını yere seriyordu. Bu esnada aniden düşman, İmam'a ruhî bir darbe vurup onu mağlup etmeye karar aldı. Bu maksatla Hazret'le çadırların arasına girerek hamleyi çadırlara doğru yöneltti. Bu esnada İmam (a.s.) yüksek bir sesle şöyle feryad etti: "Ey Ebu Süfyan ailesine uyanlar! Eğer dininiz yok, kıyamet gününden de korkmuyorsanız, hiç olmazsa dünyanızda hür kişiler olun. Eğer Arap olduğunuzu iddia ediyorsanız hasebinize dönün ve insanlık şerefinizi koruyun."Şimr cevaben, "Ya Hüseyin, ne söylüyorsun?" dedi.İmam (a.s.) cevaben şöyle buyurdu: "Ben, sizinle siz de, benimle savaşıyorsunuz. Bu kadınların ne suçu var? Ben hayatta olduğum müddetçe zorbalarınızı Ehl-i Beyt'ime saldırmaktan alıkoyun." (devam edecek)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Niccolo Machiavelli, Joseph Goebbels ve biz / 27.01.2025
- Peygamberimiz ile ilk namaz ve Miraç / 26.01.2025
- Kişisel haklar, adalet ve AKP / 25.01.2025
- ‘Kürt sorunu’ tabiri kime aittir? / 24.01.2025
- Atatürk paydasından Kuva-yi Milliye ittifakı şarttır / 23.01.2025
- Tek adamı ayakta tutan tek adamlar / 22.01.2025
- Sayın Erdoğan ‘devletin dini adalettir’ dedi / 20.01.2025
- Neden BTP? / 19.01.2025
- Milletin derdine gelecek olursak! / 18.01.2025
- Soykırımda ikinci safha ve Suriye / 17.01.2025
- Peygamberimiz ile ilk namaz ve Miraç / 26.01.2025
- Kişisel haklar, adalet ve AKP / 25.01.2025
- ‘Kürt sorunu’ tabiri kime aittir? / 24.01.2025
- Atatürk paydasından Kuva-yi Milliye ittifakı şarttır / 23.01.2025
- Tek adamı ayakta tutan tek adamlar / 22.01.2025
- Sayın Erdoğan ‘devletin dini adalettir’ dedi / 20.01.2025
- Neden BTP? / 19.01.2025
- Milletin derdine gelecek olursak! / 18.01.2025
- Soykırımda ikinci safha ve Suriye / 17.01.2025