Kardeşlik manifestosu
BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Baş: "Benim gözümde bu vatan sathında yaşayan bütün kardeşlerim, delisi - akıllısı, Âlimi - cahili, memuru - işçisi, emeklisi, çocuğu - yaşlısı, 7'den 70'e herkes bu vatanın evladıdır, benim öz be öz kardeşimdir."
18.12.2012 00:00:00
YENİ MESAJ / İSTANBUL
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, "Bu vatan toprakları üzerinde yaşayanları ayrışıma tabi tutmak değil birleştirmek, kardeş yapmak, onları bir bilek, bir yürek yapmak lazım" dedi. İcmal Dergisi tarafından İstanbul'da Cevahir Kongre Merkezi'nde düzenlenen Vuslatının 739. yılında Hz. Mevlana - Şeb'i Arus programının kapanışında konuşan Prof. Dr. Baş, doğduğu şehirden başlayarak aldığı maddi ve manevi eğitime kadar Hz. Mevlana'yı bütün yönleriyle anlattı.
Kimi çevrelerde yaşanan "Mevlana'nın seması Allah'ı tesbihat mıdır, değil midir?" tartışmasına da değinen Prof. Dr. Baş, bu konuda şunları söyledi: "Sema, kâinatın zikridir. Allah'ın zikrini Hz. Mevlana, seması ile birlikte yapıyor. Zikrin ta kendisidir. Namaz da bir zikirdir; oruç tutarsın, aç kalırsın, nefsini terbiye edersin o da bir zikirdir. Zekâtını vererek malını temizlersin, o da bir zikirdir. Hacca gidersin, Beytullah'ı tavaf edersin, Arafat'ta vakfeye durursun, o da bir zikirdir. Her şey Allah'ı anmak için bir vasıtadır" dedi.
Aşk bir vasıtadır
"Aşk padişahı köle eder. Aşk bir vasıtadır" diyen BTP Lideri, şöyle devam etti: "Otobüste yolculuk yapıyorsunuzdur. Sağınızda oturan arkadaş sevdiğinizin mahallesindendir. Nerelisin? İşte Bahçecik Mahallesi'nden... Neresinden? Şu sokaktan... Orada filan oğlu filan var, tanır mısın? Benim arkadaşım... Dostluk bir böylece başlar. Konuşur da konuşursunuz. Arada sevdiğiniz dost var. Eğer Allah ile aranıza böyle bir dostu koyarsanız; hem Allah'ı, hem onu seversiniz. Allah hem sizi, hem onu sever.
Mecnun'a demişler 'bu senin Leyla nasıl biridir. Getirelim de, görelim?' Getirmişler huzura, hükümdar bakmış ki, kapkara bir kız... Mecnun, demiş, 'deli olacaktın, dağa düşecektin, bu kara kız yüzünden mi düştün, bari güzel bir şey olsaydı?' Ah hükümdarım, ona bir de benim gözümle bakabilseydim. Göz meselesi arkadaşlar... Hakikaten bu çok mühim. Beşar Esad'a bir göz bakar, bir de başka bir göz batar. Esad'a bakar Müslümanı görür, 'onun yeri Müslüman mezarlığıdır' der. Obama'ya bakar, onun da yerini Hristiyan mezarlığı olarak belirler. Leyla demiş ki, 'Mecnun benim için deli oldu. Bakalım neyini verecek?' Demişler ki Mecnun'a 'Leyla senden ne isterse, verir misin?' Demiş ki, 'Tabii veririm, ne demek! Canımı dahi istese veririm.' Leyla da, 'Ben onun canını ne yapayım. Söyleyin, bir kolunu göndersin bana.' Giderler, Mecnun, Leyla'nın sana selamı var, kolunu istiyor. O da hiç çekinmeden bıçağı alır, indirecek ki, bir anda tuttu. Mecnun der ki, 'Gidin Leyla'ya söyleyin, ben de ona verecek kol yok.' Tabii Leyla çok üzülür, benim için deli oluyor, dağa çıkıyor ama bir kolunu esirgiyor. Günlerden bir gün bunun hesabını sormak üzere Mecnun'a ulaşır. 'Sen beni sevdin, dağa düştün, dillere düştün ama bir kolunu esirgedin' der. Mecnun da, 'Hiç sorma Leyla. Ben o kolu senden esirgemedim. Tam bıçağı alıp keseceğim sırada bir de baktım ki bu kol Leyla'nın kolu. Kimin kolunu kesip kime göndereyim?' der."
Kardeş olmamız lazım
Prof. Dr. Baş, bu olaydan hareketle, İslam'ı bu kalıpta anlamamız, yaşamamız ve birbirimizi sevmemiz halinde Türkiye'de ne PKK, ne de başka bir sorun kalmayacağını vurgulayarak, şunları söyledi: "Benim gözümde bu vatan sathında yaşayan bütün kardeşlerim, delisi - akıllısı, âlimi - cahili, memuru - işçisi, emeklisi, çocuğu - yaşlısı, 7'den 70'e herkes bu vatanın evladıdır, benim öz be öz kardeşimdir. Bu vatan toprakları üzerinde yaşayanları ayrışıma tabi tutmak değil birleştirmek, kardeş yapmak, onları bir bilek, bir yürek yapmak lazım. Mustafa Kemal Atatürk bunu yaptı. 36 etnik grubu bir araya getirdi, 'Ne Mutlu Türküm Diyene' dedi.
Ben günlerden beri Türk kelimesini anlatıyorum. O Türk ki, eşittir İslam... O İslam ki, eşittir Türk... Bunu kabul etmeyen haindir, gafildir ve de cahildir. Türklerin ayağa kalkması, bu mübarek gecede Hz. Mevlana'nın ruhunu şad etmesi için bir bilek, bir yürek olmamız lazım. Kardeş olmamız lazım, üniter yapımızdan taviz vermememiz lazım. Var mısınız? Türkiye öyle derin bir gaflet ve karanlık dehlizden geçiyor ki, benim gördüklerimi bir görseniz, uyuyamazsınız. Hıçkıra hıçkıra ağlarsınız. Bu ne zillet, bu ne gaflet, bu ne cehalet! Nasıl olur böyle? Bin yıl İslam'a bayraktarlık yapan bu milletin evlatlarını 'İslam diyerek' kandırıp Hıristiyan rıhtımına bağladılar. Bu ne gaflet! Biz Şeb'i Aruz'da, Mevlana'nın dünyasında, Mevlana'larla, hacı Bektaş'larla, Abdal Musa'larla, Abdülkadir Geylani'lerle millet olarak yürüyoruz. Bir bilek, bir yürek oluyoruz. Önümüzde hiç kimse duramaz. Şiddetle, hiddetle, gafletle önümüzü kesmek istiyorlar. Sen kim oluyorsun? Haddini, hududunu bil! Yaşasın Türk Milleti!"
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, "Bu vatan toprakları üzerinde yaşayanları ayrışıma tabi tutmak değil birleştirmek, kardeş yapmak, onları bir bilek, bir yürek yapmak lazım" dedi. İcmal Dergisi tarafından İstanbul'da Cevahir Kongre Merkezi'nde düzenlenen Vuslatının 739. yılında Hz. Mevlana - Şeb'i Arus programının kapanışında konuşan Prof. Dr. Baş, doğduğu şehirden başlayarak aldığı maddi ve manevi eğitime kadar Hz. Mevlana'yı bütün yönleriyle anlattı.
Kimi çevrelerde yaşanan "Mevlana'nın seması Allah'ı tesbihat mıdır, değil midir?" tartışmasına da değinen Prof. Dr. Baş, bu konuda şunları söyledi: "Sema, kâinatın zikridir. Allah'ın zikrini Hz. Mevlana, seması ile birlikte yapıyor. Zikrin ta kendisidir. Namaz da bir zikirdir; oruç tutarsın, aç kalırsın, nefsini terbiye edersin o da bir zikirdir. Zekâtını vererek malını temizlersin, o da bir zikirdir. Hacca gidersin, Beytullah'ı tavaf edersin, Arafat'ta vakfeye durursun, o da bir zikirdir. Her şey Allah'ı anmak için bir vasıtadır" dedi.
Aşk bir vasıtadır
"Aşk padişahı köle eder. Aşk bir vasıtadır" diyen BTP Lideri, şöyle devam etti: "Otobüste yolculuk yapıyorsunuzdur. Sağınızda oturan arkadaş sevdiğinizin mahallesindendir. Nerelisin? İşte Bahçecik Mahallesi'nden... Neresinden? Şu sokaktan... Orada filan oğlu filan var, tanır mısın? Benim arkadaşım... Dostluk bir böylece başlar. Konuşur da konuşursunuz. Arada sevdiğiniz dost var. Eğer Allah ile aranıza böyle bir dostu koyarsanız; hem Allah'ı, hem onu seversiniz. Allah hem sizi, hem onu sever.
Mecnun'a demişler 'bu senin Leyla nasıl biridir. Getirelim de, görelim?' Getirmişler huzura, hükümdar bakmış ki, kapkara bir kız... Mecnun, demiş, 'deli olacaktın, dağa düşecektin, bu kara kız yüzünden mi düştün, bari güzel bir şey olsaydı?' Ah hükümdarım, ona bir de benim gözümle bakabilseydim. Göz meselesi arkadaşlar... Hakikaten bu çok mühim. Beşar Esad'a bir göz bakar, bir de başka bir göz batar. Esad'a bakar Müslümanı görür, 'onun yeri Müslüman mezarlığıdır' der. Obama'ya bakar, onun da yerini Hristiyan mezarlığı olarak belirler. Leyla demiş ki, 'Mecnun benim için deli oldu. Bakalım neyini verecek?' Demişler ki Mecnun'a 'Leyla senden ne isterse, verir misin?' Demiş ki, 'Tabii veririm, ne demek! Canımı dahi istese veririm.' Leyla da, 'Ben onun canını ne yapayım. Söyleyin, bir kolunu göndersin bana.' Giderler, Mecnun, Leyla'nın sana selamı var, kolunu istiyor. O da hiç çekinmeden bıçağı alır, indirecek ki, bir anda tuttu. Mecnun der ki, 'Gidin Leyla'ya söyleyin, ben de ona verecek kol yok.' Tabii Leyla çok üzülür, benim için deli oluyor, dağa çıkıyor ama bir kolunu esirgiyor. Günlerden bir gün bunun hesabını sormak üzere Mecnun'a ulaşır. 'Sen beni sevdin, dağa düştün, dillere düştün ama bir kolunu esirgedin' der. Mecnun da, 'Hiç sorma Leyla. Ben o kolu senden esirgemedim. Tam bıçağı alıp keseceğim sırada bir de baktım ki bu kol Leyla'nın kolu. Kimin kolunu kesip kime göndereyim?' der."
Kardeş olmamız lazım
Prof. Dr. Baş, bu olaydan hareketle, İslam'ı bu kalıpta anlamamız, yaşamamız ve birbirimizi sevmemiz halinde Türkiye'de ne PKK, ne de başka bir sorun kalmayacağını vurgulayarak, şunları söyledi: "Benim gözümde bu vatan sathında yaşayan bütün kardeşlerim, delisi - akıllısı, âlimi - cahili, memuru - işçisi, emeklisi, çocuğu - yaşlısı, 7'den 70'e herkes bu vatanın evladıdır, benim öz be öz kardeşimdir. Bu vatan toprakları üzerinde yaşayanları ayrışıma tabi tutmak değil birleştirmek, kardeş yapmak, onları bir bilek, bir yürek yapmak lazım. Mustafa Kemal Atatürk bunu yaptı. 36 etnik grubu bir araya getirdi, 'Ne Mutlu Türküm Diyene' dedi.
Ben günlerden beri Türk kelimesini anlatıyorum. O Türk ki, eşittir İslam... O İslam ki, eşittir Türk... Bunu kabul etmeyen haindir, gafildir ve de cahildir. Türklerin ayağa kalkması, bu mübarek gecede Hz. Mevlana'nın ruhunu şad etmesi için bir bilek, bir yürek olmamız lazım. Kardeş olmamız lazım, üniter yapımızdan taviz vermememiz lazım. Var mısınız? Türkiye öyle derin bir gaflet ve karanlık dehlizden geçiyor ki, benim gördüklerimi bir görseniz, uyuyamazsınız. Hıçkıra hıçkıra ağlarsınız. Bu ne zillet, bu ne gaflet, bu ne cehalet! Nasıl olur böyle? Bin yıl İslam'a bayraktarlık yapan bu milletin evlatlarını 'İslam diyerek' kandırıp Hıristiyan rıhtımına bağladılar. Bu ne gaflet! Biz Şeb'i Aruz'da, Mevlana'nın dünyasında, Mevlana'larla, hacı Bektaş'larla, Abdal Musa'larla, Abdülkadir Geylani'lerle millet olarak yürüyoruz. Bir bilek, bir yürek oluyoruz. Önümüzde hiç kimse duramaz. Şiddetle, hiddetle, gafletle önümüzü kesmek istiyorlar. Sen kim oluyorsun? Haddini, hududunu bil! Yaşasın Türk Milleti!"