Allah ve O'nun Peygamberi ile manen sohbet ediniz. İyi kişilerin meclisinde bulununuz. Bunların karşısında çok edepli olunuz. Onlara hürmeti elden bırakmayınız.
Onların üstünlüğünü hemen kabul ediniz. Kurtulmak ümidi besliyorsanız, yanımda edepli oturunuz. Edebini bilmeyen bana uzak dursun. Boş ve fuzulî şeyleri yığmakta devam ediyorsunuz. Hiç olmazsa benim yanımda bulunduğunuz zaman onları bırakınız. Gününün çoğunu boş şeyle telef eden zat nasıl O'na yakınlık ümidi besleyebilir? Ve basit şeyleri derleyen O'na karşı nasıl iyi edep iddiasında bulunabilir? Bunların mümkün olmayacağını biliyorum. Fırıncı ekmek işini bilir. Aşçı yemekten anlar. Her sanatkâr kendi işini öğrenmiştir. Davetle görevli olanlar, kimi çağıracağını ve nereye götüreceğini bilir. Karşısında hazır olanların hepsinin kabiliyetini bilir, ona göre konuşur.***Dünyanız kalbinizi körletti. Bu yüzden iyi şeyleri görmekten mahrumsunuz. Dünyanın kötü varlığına katıldınız. Onun içine düştünüz, ezildiniz. Sizleri, haber vermeden yavaş yavaş perişan etti. Bu arada eliniz tutmaz, gözleriniz görmez, ayaklarınız yürüyemez hâle geldi. Bunlar yapılırken siz, hiç bir olanın farkında olmadınız. Ancak ayıldığınız zaman anladınız. Ama, o zaman iş işten geçmiş oldu. Size yapılanı yapıldıktan sonra anlamak neye yarar ki?İşte dünya sevgisi ve sonu? O bir defa sevilmeye görsün, ötesini yapar. Her belâ ondan gelir. Mal toplamak hırsı, elem ve kaygılar, onun peşinden ilerler. Dünyanın işleri böyledir. Ondan çok sakınınız.* * *Ey evlat! Sana kurtuluş yoktur. İç hâlin dünya sevgisi ile dolu oldukça kurtulma ümidin boşunadır. Ey Hak sevgisi iddiasında bulunan, iddian boştur. Dünya sevgisi içini kaplamış, önce onu içinden at. Bu hâlinle iyileri de görmen kabil olmaz. Ayrıca âhiret sevgisini de kalbinden atman gerek. Dünya ve âhiret sevgisini içinden çıkarıp Mevlâ sevgisi ile dolu olduğun zaman kurtulabilirsin. Mevlâ'ya ermek için baş şart bunlardır.Hak'tan gayri bilcümle şeyleri bırakmak insanı kurtarabilir. Allah sevgisi ile olan irfan sahibi, ne şunu, ne bunu sevebilir. Hak'tan ayrı bildiği her şeyi bir yana bırakır ve onlara ilgi duymaz. Ermek arzusunda olan böyle yapar.Zaman gelir, sevgi hâli tamam olur ve bu hâlde doğruluğa erilirse, dünyalık kısmetler kendiliğinden gelir. O gelen yeter. Sahibini yormaz. Huzuru bozmaz. Öbür âleme geçtiği zaman, üzülerek buradan ayrılmaz. Terk ettiği birçok şeylerin daha iyisini orada bulur. Yaptıkları onu Hak kapısında beklerler. Yaptığı iyi şeylerin kaybol madığını orada görür. Kaybolmalarına imkân yoktu. Çünkü hepsi Hakk'a terkedilmişti. O'nun rızası için onlara ilgi duyulmamıştı. Dün yada basit görünen ve bu yüzden ilgi duyulmayan şeyler o âlemde, insana neler kazandırmaz ki?
Fethû'r-Rabbanî, Abdülkâdir Geylanî
Onların üstünlüğünü hemen kabul ediniz. Kurtulmak ümidi besliyorsanız, yanımda edepli oturunuz. Edebini bilmeyen bana uzak dursun. Boş ve fuzulî şeyleri yığmakta devam ediyorsunuz. Hiç olmazsa benim yanımda bulunduğunuz zaman onları bırakınız. Gününün çoğunu boş şeyle telef eden zat nasıl O'na yakınlık ümidi besleyebilir? Ve basit şeyleri derleyen O'na karşı nasıl iyi edep iddiasında bulunabilir? Bunların mümkün olmayacağını biliyorum. Fırıncı ekmek işini bilir. Aşçı yemekten anlar. Her sanatkâr kendi işini öğrenmiştir. Davetle görevli olanlar, kimi çağıracağını ve nereye götüreceğini bilir. Karşısında hazır olanların hepsinin kabiliyetini bilir, ona göre konuşur.***Dünyanız kalbinizi körletti. Bu yüzden iyi şeyleri görmekten mahrumsunuz. Dünyanın kötü varlığına katıldınız. Onun içine düştünüz, ezildiniz. Sizleri, haber vermeden yavaş yavaş perişan etti. Bu arada eliniz tutmaz, gözleriniz görmez, ayaklarınız yürüyemez hâle geldi. Bunlar yapılırken siz, hiç bir olanın farkında olmadınız. Ancak ayıldığınız zaman anladınız. Ama, o zaman iş işten geçmiş oldu. Size yapılanı yapıldıktan sonra anlamak neye yarar ki?İşte dünya sevgisi ve sonu? O bir defa sevilmeye görsün, ötesini yapar. Her belâ ondan gelir. Mal toplamak hırsı, elem ve kaygılar, onun peşinden ilerler. Dünyanın işleri böyledir. Ondan çok sakınınız.* * *Ey evlat! Sana kurtuluş yoktur. İç hâlin dünya sevgisi ile dolu oldukça kurtulma ümidin boşunadır. Ey Hak sevgisi iddiasında bulunan, iddian boştur. Dünya sevgisi içini kaplamış, önce onu içinden at. Bu hâlinle iyileri de görmen kabil olmaz. Ayrıca âhiret sevgisini de kalbinden atman gerek. Dünya ve âhiret sevgisini içinden çıkarıp Mevlâ sevgisi ile dolu olduğun zaman kurtulabilirsin. Mevlâ'ya ermek için baş şart bunlardır.Hak'tan gayri bilcümle şeyleri bırakmak insanı kurtarabilir. Allah sevgisi ile olan irfan sahibi, ne şunu, ne bunu sevebilir. Hak'tan ayrı bildiği her şeyi bir yana bırakır ve onlara ilgi duymaz. Ermek arzusunda olan böyle yapar.Zaman gelir, sevgi hâli tamam olur ve bu hâlde doğruluğa erilirse, dünyalık kısmetler kendiliğinden gelir. O gelen yeter. Sahibini yormaz. Huzuru bozmaz. Öbür âleme geçtiği zaman, üzülerek buradan ayrılmaz. Terk ettiği birçok şeylerin daha iyisini orada bulur. Yaptıkları onu Hak kapısında beklerler. Yaptığı iyi şeylerin kaybol madığını orada görür. Kaybolmalarına imkân yoktu. Çünkü hepsi Hakk'a terkedilmişti. O'nun rızası için onlara ilgi duyulmamıştı. Dün yada basit görünen ve bu yüzden ilgi duyulmayan şeyler o âlemde, insana neler kazandırmaz ki?
Fethû'r-Rabbanî, Abdülkâdir Geylanî
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.