İnsanlar genelde yaptığı iyilikten dolayı, karşıdan da iyilik beklemektedirler. Bu beklenti insanın doğasında vardır. İnsanoğlu beklediği iyiliği bulamayınca da; "bundan sonra iyilik etmek yok, iyilik edince kötülük buluyorum" gibi serzenişlere başlar…
Bunlar toplumda sıklıkla karşılaştığımız şeylerdir. Ancak her ne pahasına olursa olsun iyilikte bulunanlar, hem dünyada, hem de ahrette kurtuluşa erenlerden olacaktır.
Yüce Allah Kuranı Kerimde bu konuda şöyle buyurmuştur;
"Şüphesiz Allah, kendisine karşı gelmekten sakınanlar ve iyilik yapanlarla beraberdir." (Nahl Suresi Ayet 128.)
Yaptığı iyiliğin ya da yaptığı bir işin bedelini hemen görmek gibi bir beklenti, çoğu zaman insanı hayal kırıklığına sürüklemekte, çoğu zaman da iyilik hakkındaki düşünce ya da eylemden vazgeçebilmektedir.
Hâlbuki karşılık beklediği halde iyilik bulamayıp, iyiliği terk etmek büyük bir yanılgıdır. Çünkü yapılan iyiliğin Allah katında değer bulması için kuldan bir beklentiye girilmemesi gerekmektedir.
Bu konuda ince bir ayrıntıyı paylaşmak istiyorum. "Miftahu'l-Kulub" adlı bir tasavvuf eserinde okumuştum. Orada, "iyilik yaptığınız birinden iyilik beklentisinde bulunmak, aslında kişinin yaptığı iyiliğin karşılığını Allahtan beklemekten ziyade, kuldan beklemek" gibi bir düşünce olduğundan bahsediliyordu. "Kişinin yaptığı işi gerçekten Allah için mi? Yoksa kul için mi? Yaptığının meydana çıkması için Yüce Allah'ın kulunu imtihan dahi ettiği" haber veriyor. "Eğer iyilik ettiğiniz biri size kötülük ettiği zaman ona sitem edip "ben sana iyilik etmiştim ama sen bana kötülük ettin. Bu muydu karşılığı" gibi bir serzeniş, kişinin yaptığı iyiliğin gerçek niyet boyutunu meydana çıkartmaktadır" denilmektedir.
Yaptığı iyiliği gerçekten Allah için yapanlar, karşıdan zaten bir beklenti içerisinde olmadığından, onun iyi ya da kötü davranışı, iyilikte bulunan kişinin niyet ya da eyleminde bir değişikliğe sebep vermemektedir.
İşte onun için büyükler "iyiliğe iyilik her kişinin, kötülüğe iyilik er kişinin işidir" demişler. Rabbim cümlemizi, yaptığı her işte Allah'ın rızasını gözeten, her zaman iyilik düşünen, iyilik yapan, sonunda da iyilerle haşrolan kulların zümresine ilhak eylesin. Âmin.
Bunlar toplumda sıklıkla karşılaştığımız şeylerdir. Ancak her ne pahasına olursa olsun iyilikte bulunanlar, hem dünyada, hem de ahrette kurtuluşa erenlerden olacaktır.
Yüce Allah Kuranı Kerimde bu konuda şöyle buyurmuştur;
"Şüphesiz Allah, kendisine karşı gelmekten sakınanlar ve iyilik yapanlarla beraberdir." (Nahl Suresi Ayet 128.)
Yaptığı iyiliğin ya da yaptığı bir işin bedelini hemen görmek gibi bir beklenti, çoğu zaman insanı hayal kırıklığına sürüklemekte, çoğu zaman da iyilik hakkındaki düşünce ya da eylemden vazgeçebilmektedir.
Hâlbuki karşılık beklediği halde iyilik bulamayıp, iyiliği terk etmek büyük bir yanılgıdır. Çünkü yapılan iyiliğin Allah katında değer bulması için kuldan bir beklentiye girilmemesi gerekmektedir.
Bu konuda ince bir ayrıntıyı paylaşmak istiyorum. "Miftahu'l-Kulub" adlı bir tasavvuf eserinde okumuştum. Orada, "iyilik yaptığınız birinden iyilik beklentisinde bulunmak, aslında kişinin yaptığı iyiliğin karşılığını Allahtan beklemekten ziyade, kuldan beklemek" gibi bir düşünce olduğundan bahsediliyordu. "Kişinin yaptığı işi gerçekten Allah için mi? Yoksa kul için mi? Yaptığının meydana çıkması için Yüce Allah'ın kulunu imtihan dahi ettiği" haber veriyor. "Eğer iyilik ettiğiniz biri size kötülük ettiği zaman ona sitem edip "ben sana iyilik etmiştim ama sen bana kötülük ettin. Bu muydu karşılığı" gibi bir serzeniş, kişinin yaptığı iyiliğin gerçek niyet boyutunu meydana çıkartmaktadır" denilmektedir.
Yaptığı iyiliği gerçekten Allah için yapanlar, karşıdan zaten bir beklenti içerisinde olmadığından, onun iyi ya da kötü davranışı, iyilikte bulunan kişinin niyet ya da eyleminde bir değişikliğe sebep vermemektedir.
İşte onun için büyükler "iyiliğe iyilik her kişinin, kötülüğe iyilik er kişinin işidir" demişler. Rabbim cümlemizi, yaptığı her işte Allah'ın rızasını gözeten, her zaman iyilik düşünen, iyilik yapan, sonunda da iyilerle haşrolan kulların zümresine ilhak eylesin. Âmin.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Sâlih amel neleri kapsamalıdır? / 12.06.2024
- İmanı korumak için sâlih amel şarttır / 11.06.2024
- Fitne ateştir, yaklaşanı yakar! / 10.06.2024
- Milli Ekonomi Modeliyle sosyal adalet sağlanacaktır / 08.06.2024
- Hükümet kendi eliyle kriz mi oluşturuyor? / 07.06.2024
- ‘Milli Ekonomi Modeli'ni devreye koyalım’ / 06.06.2024
- Çözümün şifreleri Milli Ekonomi Modeli’ndedir / 05.06.2024
- Ruanda ile turizm anlaşması neden yapıldı? / 04.06.2024
- Şüpheli şeylerden kaçının / 03.06.2024
- Türk siyasetinin Hüseyin Baş’a ihtiyacı var / 01.06.2024
- İmanı korumak için sâlih amel şarttır / 11.06.2024
- Fitne ateştir, yaklaşanı yakar! / 10.06.2024
- Milli Ekonomi Modeliyle sosyal adalet sağlanacaktır / 08.06.2024
- Hükümet kendi eliyle kriz mi oluşturuyor? / 07.06.2024
- ‘Milli Ekonomi Modeli'ni devreye koyalım’ / 06.06.2024
- Çözümün şifreleri Milli Ekonomi Modeli’ndedir / 05.06.2024
- Ruanda ile turizm anlaşması neden yapıldı? / 04.06.2024
- Şüpheli şeylerden kaçının / 03.06.2024
- Türk siyasetinin Hüseyin Baş’a ihtiyacı var / 01.06.2024