İşte size ''muhafaza-kâr'' AKP'nin icraatlarından bir demet

AKP hükümeti kurulunca şu başlıkta bir yazı kaleme almıştım; AKP 'Dinlerarası Diyalog' sürecinin siyasi oluşumudur. 4.5 yıllık dönemde meydana gelen gelişmeler ve bu gelişmelerin AKP tarafından yapılan kanun değişiklikleri sonucu meydana gelmiş olması, bu düşüncemde haklı olduğumun en büyük ispatı. Dini ve milli bütünlüğümüz için en büyük tehlike olan misyonerlik faaliyetleri AKP döneminde meşulaştırılmıştır.Oyu ile iktidar olduğu Müslüman çoğunluğun en zaruri ve en masum ihtiyaçlarını yerine getirmede ciddi engellerle(!) karşılaşan AKP'nin, işte size 4.5 yıllık iktidarı döneminde bu konuda hiçbir engelle karşılaşmadan yaptığı kanuni değişiklikler.1-Dernek ve Vakıf mevzuatı değiştirilmiştir. 2003 yılından itibaren Kiliseler kapatılmamış ve açılması kolaylaştırılmıştır. 2-Nüfus cüzdanlarından din hanesinin kaldırılması ile ilgili düzenlemeler yapılmış, uygulamaya konulması için uygun zaman veya seçim sonucu beklenmektedir. 3-İmar Yasası'nda yapılan değişiklik ile "cami" ifadesi "ibadet yeri" olarak değiştirilmiştir. 4-Cemaat Vakıfları yasasında düzenleme yapılmış, 5444 sayılı Kanun ile Toprak Kanununda değişiklik yapılmış, köylerde satışı yasak arazinin satış yasağı kaldırılmış ve yabancıların mülk edinmesi sağlanmıştır. 5-AKP İktidarı'nda " diyalog" samimiyetin de ötesine geçmiş ve İslâm'dan taviz verecek noktaya ulaşmıştır. 6-Çıkarılan "Uyum Paketleri" ve "İkili Sözleşmeler/İkiz Yasalar" çerçevesinde "köken arama özlemi" gündeme oturmuştur. 7-Böylece Misyonerlerin faaliyetlerini kolaylaştırma ve rahat çalışmalarına imkân sağlama noktasında ilk adım atılmıştır. 8-"Uyum Paketleri ve İkiz Yasalar" ile "cemaatlere dini, kültürel, sosyal, sağlık ve sportif" faaliyetler yapmak için mülk edinme, istedikleri yerde kilise kurma ve cemaat oluşturma imkânı tanınmıştır. 9-2.1.2003 tarih ve 4778 sayılı Kanun ve 30.7.2003 tarih ve 4963 sayılı Kanun ile "Cemaat Vakıfları"nın; dinî, hayrî, sosyal, eğitsel, sıhhî ve kültürel alanlardaki ihtiyaçlarını karşılamak üzere mülk edinmelerinin ve üzerinde tasarrufta bulunmalarının önü açılmıştır.10-5.7.2003 tarihinde, TBMM'de 4928 sayılı Kanun kabul edilmiştir. Kabul edilen Kanun, 3194 sayılı İmar Kanunu'nda yer alan "cami" ifadesi "ibadet yeri" olarak değiştirmiştir. Bu Kanun, ayrıca İmar Plânı'nda "ibadet yerleri" ayrılmasına, il, ilçe ve beldelerdeki yöneticilere "ibadet yeri" yapılması izin yetkisi de vermiştir. 11-AB Uyum Paketi'ne bu görüşler yansıtılmış; mahallî idarelere ve muhtarlıklara Kilise, Pagoda, Havra gibi diğer dinler için ibadet yeri açmayı kolaylaştıran yetkiler tanınmıştır. 12-Bu kanunlar yanında yabancıların mülk edinmesini ve köylerden toprak almasını kolaylaştıran kanun değişiklikleri de yapılmıştır. Bu bağlamda Yabancılara toprak satışını ön gören Tapu Kanunu'nu 29.12.2005 tarih ve 5444 sayılı Kanun ile değiştirilmiş ve yabancıların mülk edinmesine imkân tanınmıştır. 13-"Cami yapma" ibaresinin "ibadethane açma" şekline çevrilmesi, cemaat vakıflarına hak verilmesi ve yabancıların mülk edinmesi imkanının sağlanması; "kiliseler ve ev kiliseler"in çoğalmasını tetiklemiştir. 14-Bu gelişmelerden sonra "Kilise" açılması ve "yeni Hıristiyan cemaatleri"nin oluşumu "ürkütücü boyuta" ulaşmıştır. Çünkü son değişiklikler, Emniyet birimlerinin Misyonerler ile yaptıkları yasal mücadeleleri temelsiz bırakmıştır. Herhangi bir tedbir almadan yapılan yasal değişiklikler, 600 yıldan beri Türkiye üzerinde emelleri olan Misyonerlerin ve onları destekleyen ülkelerin iştahını kabartmıştır. Hıristiyanlaştırmada üç aşama vardır: a-Hıristiyanlığı Hıristiyan olmayanlara taşıyacak Misyonerler yetiştirmek.b-İncillerin anlatılması ve Hıristiyanlığın öğretilmesi.c-Kiliseyi açmak ve kilisenin açıldığı yerin halkından oluşturulan cemaat ve din görevlileri yolu ile "yeni kimlikler"in oluşumunu sağlamaktır.Türk Yasaları'nda yapılan değişiklikler ve takip edilen politikalar, Türk Kimliği'nden başka "kimlikler"in oluşmasının önünü açmıştır. Çünkü Müslüman bir kimsenin din değiştirdikten sonra "kimliği"nde değişmenin olması, önceki "kimliği"nden soyunması kaçınılmaz bir durumdur. Bu aşamadan sonra kişi veya topluluk, kendi milletini yani Türk Milletini ve Türk Medeniyetini değil bağlandığı toplumu ve o "medeniyeti" savunmaktadır. Bunun hem tarihte hem günümüzde sayısız örnekleri vardır.Arapça'yı, İslâm Felsefesi'ni, Dinler Tarihini,Din Sosyolojisini ve Müslüman Psikolojisini çok iyi öğrenmiş olan Misyonerler; Müslümanlar arasına çok rahat girebilmekte, cemaat ve tarikatlar arasına sızarak onları "millî benlikleri"nden, "Türk Kimliği"nden uzaklaştırmaktadır. Daha fazlasını öğrenmek için gidin google amcaya sorun.Ben gittim google amcaya sordum; AKP neler yaptı diye.İşte anlattıklarının bir ksımını sizinle paylaştım!Dahası var.Hem de ne çok.Eğer bu yapılanlardan razı değilseniz bu filmin devamını ve tamamını bir daha oynatmayın.Oynatmak isteyenlere de fırsat vermeyin.Yıllarca susup da seçim yaklaşınca göstermelik karşı çıkanlara da asla kanmayın.Hatırlamalısınız; Bu tehlikeli gidişi yıllardır dile getirip insanımızı ayıktırmaya çalışan tek kişi Prof. Dr. Haydar Baş'tır. Bir an için değil her an için tek adres Prof. Dr. Haydar Baş ve Millî Ekonomi Modeli. Not: Bu yazı internet katkılıdır.