Bir haftadan beri elinizdeki gazetenin anons ettiği bir miting var İstanbul'da.
"Ne AB ve ne ABD Tek Çözüm Bağımsız Türkiye."
Bu kısa ama herşeyi özetleyen anlamlı cümleyi yürekten bağırmak, tüm dünyaya haykırmak için İstanbul yollarındayım. Daha doğrusu dünyaya meydan okumak anlamındaki bu mesajı vermek için toplanacak olan belki yüzbinlerce bayrak ve bağımsızlık sevdalısı arasına katılmak, deryada bir katre olmak için yola çıktım.
Bağımsız Türkiye Partisi'nin İkinci Olağan Kongresi için 19 Aralık'ta, başkentimizde bulunduğumuz sırada, cadde ve bulvarların oniki yıldızlı AB bayrağı ile donatılmış olduğunu gördük ve bu görüntü kirliliğini bir türlü hazmedemedik. Ayyıldızlı bayrağımızın, nazlı hilalimizin hemen yanına hem de onun tahtına göz dikmiş olan bir bayrağın asılmış olması bizi candan yaraladı. Çünkü, seksen küsur yıl evvel, bu coğrafyada -Allah korusun- hilalin dalgalanışına, gönüllerdeki saltanatına son vermek için Anadolu coğrafyasına üşüsen haçlılar bugün oniki yıldız etrafında toplanmış, aynı amaca, değişik medotlarla varmaya çalışıyorlardı.
İş bu durumun, bu elim manzaranın yanlışlığını, sakatlığını ve saçmalığını haykırmak için toplanacak olan delikanlı yüreklerle bir ve beraber olmak için seslerine ses katmak için yola çıktım. Hem de:
"Seyrani kaldır parmağın
Vaktidir Hakka varmağın
Deryaya akan ırmağın
Katre olsam sellerine"
mısralarını söyleye söyleye İstanbul'a doğru yol alıyorum.
Vatan aşkına, bayrak aşkına, bağımsızlık sevdasına çağlamak için, her çeşit mandacılığın üstüne bir kırmızı kalem çekmek için, AB fırıldaklarına, ABD dolaplarına hayır demek için siz; Edirne'den, Ardahan'dan, Sinop'tan, Mersin'den, Anadolu'nun dört bir yanından yola çıkmadınız mı? Yol azıklarınız, heybeleriniz hazır değil mi?
Siz de, bütün gemiler karaya oturdu tek umudumuz AB diyenlerden misiniz, yoksa şerefinizle, şahsiyetinizle, delikanlıca, dimdik mandacılığı reddedenlerden misiniz.
Yanıbaşınızda koca bir milleti, Irak isimli ülkeyi insanıyla, taşıyla-toprağıyla, petrolüyle midesine indiren eli kanlı katilleri selamlayanlardan mısınız? Doymadı iseniz şurası da sizin ağzınıza, midenize layıktır deyu yol gösteren yalaka güruhundan mısınız? Yoksa kahrolsun bilcümle haçlı emperyalizmi diyenlerden misiniz?
İşte, pazar günü öğle saatlerinde İstanbul Çağlayan'da "Ne AB ve ABD Tek Çözüm Bağımsız Türkiye" diye çağlayacak olan delikanlı yüreklerin arasında sizin de yeriniz ayrılmıştır
efendim.
"Ne AB ve ne ABD Tek Çözüm Bağımsız Türkiye."
Bu kısa ama herşeyi özetleyen anlamlı cümleyi yürekten bağırmak, tüm dünyaya haykırmak için İstanbul yollarındayım. Daha doğrusu dünyaya meydan okumak anlamındaki bu mesajı vermek için toplanacak olan belki yüzbinlerce bayrak ve bağımsızlık sevdalısı arasına katılmak, deryada bir katre olmak için yola çıktım.
Bağımsız Türkiye Partisi'nin İkinci Olağan Kongresi için 19 Aralık'ta, başkentimizde bulunduğumuz sırada, cadde ve bulvarların oniki yıldızlı AB bayrağı ile donatılmış olduğunu gördük ve bu görüntü kirliliğini bir türlü hazmedemedik. Ayyıldızlı bayrağımızın, nazlı hilalimizin hemen yanına hem de onun tahtına göz dikmiş olan bir bayrağın asılmış olması bizi candan yaraladı. Çünkü, seksen küsur yıl evvel, bu coğrafyada -Allah korusun- hilalin dalgalanışına, gönüllerdeki saltanatına son vermek için Anadolu coğrafyasına üşüsen haçlılar bugün oniki yıldız etrafında toplanmış, aynı amaca, değişik medotlarla varmaya çalışıyorlardı.
İş bu durumun, bu elim manzaranın yanlışlığını, sakatlığını ve saçmalığını haykırmak için toplanacak olan delikanlı yüreklerle bir ve beraber olmak için seslerine ses katmak için yola çıktım. Hem de:
"Seyrani kaldır parmağın
Vaktidir Hakka varmağın
Deryaya akan ırmağın
Katre olsam sellerine"
mısralarını söyleye söyleye İstanbul'a doğru yol alıyorum.
Vatan aşkına, bayrak aşkına, bağımsızlık sevdasına çağlamak için, her çeşit mandacılığın üstüne bir kırmızı kalem çekmek için, AB fırıldaklarına, ABD dolaplarına hayır demek için siz; Edirne'den, Ardahan'dan, Sinop'tan, Mersin'den, Anadolu'nun dört bir yanından yola çıkmadınız mı? Yol azıklarınız, heybeleriniz hazır değil mi?
Siz de, bütün gemiler karaya oturdu tek umudumuz AB diyenlerden misiniz, yoksa şerefinizle, şahsiyetinizle, delikanlıca, dimdik mandacılığı reddedenlerden misiniz.
Yanıbaşınızda koca bir milleti, Irak isimli ülkeyi insanıyla, taşıyla-toprağıyla, petrolüyle midesine indiren eli kanlı katilleri selamlayanlardan mısınız? Doymadı iseniz şurası da sizin ağzınıza, midenize layıktır deyu yol gösteren yalaka güruhundan mısınız? Yoksa kahrolsun bilcümle haçlı emperyalizmi diyenlerden misiniz?
İşte, pazar günü öğle saatlerinde İstanbul Çağlayan'da "Ne AB ve ABD Tek Çözüm Bağımsız Türkiye" diye çağlayacak olan delikanlı yüreklerin arasında sizin de yeriniz ayrılmıştır
efendim.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- İktidara düşen… / 22.04.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025