Türkiye ve İslam dünyası son 1 asırdır hiç olmadığı, hiç yaşamadığı kadar ciddi, somut, tanımı ve adresi net bir tehtidle karşı karşıya.
1.5 milyarlık İslam coğrafyası için; ya "seve seve" yada "zorla" ama mutlaka "benim olacaksın" diyen Bush çetesi, yarın İstanbul'a çıkacak.
Awacs'ların-Kobraların gölgesinde İstanbul, Holywood tarzı bir "işgal" operasyonuna tabii tutuluyor. Sultanahmet semalarında, Beşiktaş'ta, Boğaziçi'nde heryerde "made in USA" yazılı savaş oyuncakları cirit atıyor. Adeta bir "denemeden" geçiriliyoruz. Ya da "alın size Amerika'nın gücü" mealinde psikolojik savaş taktiklerinden renkli! sayfalar açılıyor!
Bugün Ankara'ya teşrif buyuracak! Bush için önlemler egemenlik sınırlarını, bağımsızlık kavramını çoktan aşmış durumda.
En son Bill Clinton TBMM'ni ziyaret ettiğinde, korumaları, Türk güvenlik görevlerini alaşağı ederek, milletvekillerine bile kapıyı göstermişlerdi. Yani Türkiye'nin Büyük Millet Meclisi'nde Clinton'un korumalarının sözü geçmiş, bir Allah'ın kulu yetkili de çıkıp "ne oluyoruz yahu" dememişti, diyememişti.
Şimdi Bush Nato'dan gönderdiği Awacs'larla kendini korumaya alıyor. İsrail'den gelerek ortalık yerlerde siyah gözlüklerle fink atan Mossad ajanları istedikleri yere giriyor, istedikleri yerden çıkyorlar.
Kasım ayındaki sinagog saldırıları ve Irak işgalinin protesto edildiği mitinglerde göz göre göre, olayları kameraya alarak "biz buradayız" mesajı veren Mossad ajanları, belliki İstanbul'u, Ankara'yı çok sevdiler.
O günlerden bu tarafa çok mesafe katettiklerine hiç şüphe yok!
Eminiz istanbul'un-Ankara'nın sokkaları en ufak detayına kadar kayıt altına alınmıştır. Uygun zamanda, uygun provakosyanlar için uygun zeminler oluştursun diye!
Eh Dışişleri Bakanının "İsrail K.Irak'ta yokuz diyorsa, biz onlara inanırız" dediği bir ortamda, yapılacak elbette bir şey olmaz.
Ekonomiyi IMF'ye dış politakayı AB-ABD'ye, güvenlik ve istihbaratını İsrail'e teslim eden bir ülkeden, hükümetten ne olur sanki!
En son biliyorsunuz İsrail ve Türkiye, bir savaş anında "ortak cephanelik kullanma" kararı aldılar.
Sözümona Türk-İsrail ilişkilerinin gerilimli olduğu bir dönemde işte böyle bir sonuç yaşanıyor.
Oh ne ala! Böyle gerileme can kurban!
Önce iki laf et, sonra en stratejik ilişkiye en kritik kararlar ekle!
***
İşin en kötü tarafı bugün bu insanlara "geldikleri gibi giderler" sözünü söyleyecek bir sorumlu adresin olmamasıdır.
Değneksiz köyde, istenildiği gibi at koşturluyor.
Nato zirvesi adı altında önümüzdeki yüzyılın" paylaşımı" masaya yatırılıyor.
İstanbul'un ev sahipliği başlı başına bir mesaj ve bu güzel şehir, artık İslam'ın İstanbul'u değil, bir dünya şehri.
Geçen Ramazan'da Üsküdar Camii'nin mahyasında "İstanbul dünya Başşehri"dir diye yazmışlardı. Bu cümlenin anlamına dönük olarak Fatih'in İstanbul'u şimdi Beyrutlaştırılarak ve kimliğini kaybederek hızla Hristiyanlaştırılıyor.
Nato zirvesi adı altında kurulacak en son dünya düzeninin kirli temellerine İstanbul zorla ev sahipliği yaptırılıyor.
İstanbul bu kadere ağlıyor...
İhanete, teslimiyete, postmodernden Klasik sınırlara ulaşan işgale, akılsızlığa, yüreksizliğe ve imansızlığa ağlıyor...
İslam medeniyeti başkentinden kuşatılırken, İstanbul buna ses çıkarmayanlara ağlıyor.
"ABD ile birlikte olursak yırtarız" formülünden çıkış kapısı arayan beyinsizliğe ağlıyor!
ABD'ye teslimiyet dışında çözüm üretemeyerek önce kendilerine, sonra ahiretlerine ihanet edenlere ağlıyor!
Hatırlatalım ki İstanbul'un ağlaması hiçbir şeye benzemez! Kutsallarla bu kadar oynamak, hiç kimseye yaramayacaktır!
Umudumuz, imanımız ve dualarımız toprağın üstünde boy gösteren taşeronlarda değil! Umudumuz, imanımız ve dualarımız toprağın altında İstanbul için can vermiş şehitlerde!
İnşallah onlar İstanbul'a sahip çıkarlar.
1.5 milyarlık İslam coğrafyası için; ya "seve seve" yada "zorla" ama mutlaka "benim olacaksın" diyen Bush çetesi, yarın İstanbul'a çıkacak.
Awacs'ların-Kobraların gölgesinde İstanbul, Holywood tarzı bir "işgal" operasyonuna tabii tutuluyor. Sultanahmet semalarında, Beşiktaş'ta, Boğaziçi'nde heryerde "made in USA" yazılı savaş oyuncakları cirit atıyor. Adeta bir "denemeden" geçiriliyoruz. Ya da "alın size Amerika'nın gücü" mealinde psikolojik savaş taktiklerinden renkli! sayfalar açılıyor!
Bugün Ankara'ya teşrif buyuracak! Bush için önlemler egemenlik sınırlarını, bağımsızlık kavramını çoktan aşmış durumda.
En son Bill Clinton TBMM'ni ziyaret ettiğinde, korumaları, Türk güvenlik görevlerini alaşağı ederek, milletvekillerine bile kapıyı göstermişlerdi. Yani Türkiye'nin Büyük Millet Meclisi'nde Clinton'un korumalarının sözü geçmiş, bir Allah'ın kulu yetkili de çıkıp "ne oluyoruz yahu" dememişti, diyememişti.
Şimdi Bush Nato'dan gönderdiği Awacs'larla kendini korumaya alıyor. İsrail'den gelerek ortalık yerlerde siyah gözlüklerle fink atan Mossad ajanları istedikleri yere giriyor, istedikleri yerden çıkyorlar.
Kasım ayındaki sinagog saldırıları ve Irak işgalinin protesto edildiği mitinglerde göz göre göre, olayları kameraya alarak "biz buradayız" mesajı veren Mossad ajanları, belliki İstanbul'u, Ankara'yı çok sevdiler.
O günlerden bu tarafa çok mesafe katettiklerine hiç şüphe yok!
Eminiz istanbul'un-Ankara'nın sokkaları en ufak detayına kadar kayıt altına alınmıştır. Uygun zamanda, uygun provakosyanlar için uygun zeminler oluştursun diye!
Eh Dışişleri Bakanının "İsrail K.Irak'ta yokuz diyorsa, biz onlara inanırız" dediği bir ortamda, yapılacak elbette bir şey olmaz.
Ekonomiyi IMF'ye dış politakayı AB-ABD'ye, güvenlik ve istihbaratını İsrail'e teslim eden bir ülkeden, hükümetten ne olur sanki!
En son biliyorsunuz İsrail ve Türkiye, bir savaş anında "ortak cephanelik kullanma" kararı aldılar.
Sözümona Türk-İsrail ilişkilerinin gerilimli olduğu bir dönemde işte böyle bir sonuç yaşanıyor.
Oh ne ala! Böyle gerileme can kurban!
Önce iki laf et, sonra en stratejik ilişkiye en kritik kararlar ekle!
***
İşin en kötü tarafı bugün bu insanlara "geldikleri gibi giderler" sözünü söyleyecek bir sorumlu adresin olmamasıdır.
Değneksiz köyde, istenildiği gibi at koşturluyor.
Nato zirvesi adı altında önümüzdeki yüzyılın" paylaşımı" masaya yatırılıyor.
İstanbul'un ev sahipliği başlı başına bir mesaj ve bu güzel şehir, artık İslam'ın İstanbul'u değil, bir dünya şehri.
Geçen Ramazan'da Üsküdar Camii'nin mahyasında "İstanbul dünya Başşehri"dir diye yazmışlardı. Bu cümlenin anlamına dönük olarak Fatih'in İstanbul'u şimdi Beyrutlaştırılarak ve kimliğini kaybederek hızla Hristiyanlaştırılıyor.
Nato zirvesi adı altında kurulacak en son dünya düzeninin kirli temellerine İstanbul zorla ev sahipliği yaptırılıyor.
İstanbul bu kadere ağlıyor...
İhanete, teslimiyete, postmodernden Klasik sınırlara ulaşan işgale, akılsızlığa, yüreksizliğe ve imansızlığa ağlıyor...
İslam medeniyeti başkentinden kuşatılırken, İstanbul buna ses çıkarmayanlara ağlıyor.
"ABD ile birlikte olursak yırtarız" formülünden çıkış kapısı arayan beyinsizliğe ağlıyor!
ABD'ye teslimiyet dışında çözüm üretemeyerek önce kendilerine, sonra ahiretlerine ihanet edenlere ağlıyor!
Hatırlatalım ki İstanbul'un ağlaması hiçbir şeye benzemez! Kutsallarla bu kadar oynamak, hiç kimseye yaramayacaktır!
Umudumuz, imanımız ve dualarımız toprağın üstünde boy gösteren taşeronlarda değil! Umudumuz, imanımız ve dualarımız toprağın altında İstanbul için can vermiş şehitlerde!
İnşallah onlar İstanbul'a sahip çıkarlar.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ahmet Erimhan / diğer yazıları
- Sahili olmayan umman / 14.04.2022
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021