(dünden devam…)
"g) Müşriklerin Kibir ve Hasetleri Yüzünden Kur'ân-ı Kerim'i Hz. Muhammed (sav)'e Lâyık Görmemeleri:
Müşrikler Peygamberimizi küçümsüyor ve Kur'an'ın O'na inmesine tahammül edemiyorlardı. İçlerindeki haset ateşi onların İslâm'ı kabul etmelerine de mani oluyordu. Bu husus Kur'ân-ı Kerîm'de şöyle ifade edilmektedir:
"Ve dediler ki: Bu Kur'ân, iki şehirden bir büyük adama indirilse olmaz mıydı? Rabbinin rahmetini onlar mı taksim ediyorlar? Onların dünya hayatındaki geçimlerini aralarında biz taksim ettik. Ve bir kısmını diğerlerine derecelerle üstün kıldık..." (Zuhruf: 31-32).
Elbette ki; üstünlüğün ölçüsü ne mal zenginliği ne de hatırı sayılır olmaktır. Allah katında üstünlük ancak takvaca olan üstünlüktür:
"O gün ne mal fayda verir, ne de evlat. Ancak Allah'a kalb-i selim (temiz kalp) ile gelenler (o günde fayda bulur)."( Şuara: 88-89).
" ... Allah indinde en üstün olanınız, Allah'tan en çok korkanınızdır…" (Hucurat: 13).
h) Müşriklerin Hasetlerinden Dolayı Resûlullah (sav)'in Etrafındaki Fakir Müslümanlara Tahammül Edememeleri:
Müşrikler, kendileri İslâm'ı kabul etmedikleri gibi, kendilerine hidayet ulaşan ve Resûlullah'ın etrafında toparlanan fakir kişileri de çekemiyorlardı. Şüphesiz bu durum onların kalbindeki kibir ve haset hastalığının ne derece ileri boyutlarda bir illet haline geldiğini çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyordu. Hâlbuki Allah katında zengin-fakir ayrımı yoktur, üstünlük iman ve takvaya dayanmaktadır. Onlar bu şekilde imtihana tabi tutuldular; inananlar kazandılar, gururuna yediremeyenler ise kaybettiler. Kur'ân'ın ifadesine göre onlar şöyle diyorlardı:
"Aramızdan Allah'ın kendilerine lütuf ve ihsanda bulunduğu kimseler de bunlar mı?" (En'am: 53).
"Bu iş hayır olsaydı, onlar bizi geçemezlerdi." (Ahkâf: 11).
Müşrikler, daha da ileri gidip Peygamberimizden Allah'a ve Resûlüne candan bağlı, fakat maddi bakımdan fakir müminleri yanından kovmasını istemişler, böyle yaptığı takdirde kendisiyle görüşüp, konuşabileceklerini belirtmişlerdi. Kur'ân-ı Kerîm, bunlara şöyle cevap vermektedir:
"Rablerinin rızasını isteyerek sabah-akşam O'na yalvaranları kovma! Onların hesabından sana bir sorumluluk; senin hesabından da onlara bir sorumluluk yoktur ki, onları kovup da zalimlerden olasın!
'Aramızdan Allah'ın kendilerine lütuf ve ihsanda bulunduğu kimseler de bunlar mı!' demeleri için onların bir kısmını diğerleri ile işte böyle imtihan ettik. Allah, şükredenleri daha iyi bilmez mi?" (En'âm: 52-53).
"Sabah-akşam Allah'ın rızasını arzu ederek Rab'lerine dua eden kimselerle birlikte candan sebat et. Dünya hayatının ziynetini isteyerek gözlerini onlardan çevirme." (Kehf: 28)." (devam edecek…)
- Büyük Ortadoğu Projesi’nin Türkiye ayağı / 24.10.2024
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-II / 10.12.2020
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-I / 09.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-VI / 08.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-V / 07.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-IV / 04.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-III / 03.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-II / 02.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-I / 01.12.2020