"Buna göre ben, seni tam bir İslam daveti ile İslam'a çağırıyorum. İslam'a gir, sonunda emniyet ve selamet içinde olursun".Hz. Peygamberin yabancı devlet adamlarına ve hükümdarlara gönderdiği tebliğ mektuplarında geçen hakikatlerden biri de bu ifadedir.
Burada, emniyet ve selamet içinde olabilmenin yolu açıkça belirtilmiştir. Buna göre, İslam'a girmeyen emniyet ve selamet içinde değildir. Buradaki emniyet ve selametin manası, hem dünya hem de ahiretteki kurtuluştur.Demek oluyor ki, kurtuluşa ve saadete ermek isteyen bir insan, İslamiyeti kabul etmek, İslamiyetin emir ve yasaklarına uymak zorundadır. Bunun dışındaki hiçbir yol, din veya şeriat, insanı dünya ve ahiret saadetine eriştiremez. Resulullah Efendimizden (sav) önceki peygamberlere inanan ve onların şeriatlarıyla amel eden kimseler için de, durum aynıdır.Kaldı ki, Resulullah'ın kitap ehli imparator ve hükümdarlara mektuplar göndererek onları İslam'a davet etmesi de, bu konuda hiçbir soru işaretine yer bırakmayacak kadar açık bir delildir. Şöyle ki, eğer kendi dinlerinde kalmaları onları selamete erdirecek olsaydı, Peygamberimiz (sav), kendilerini İslam'a davet etmez, 'dininizde kalın' derdi. Fakat tam tersi olarak Resulullah; hem onları İslam'a çağırıyor, hem de emniyet ve selamette olabilmenin tek yolunun İslam'a girmek olduğunu ifade ediyor. Zira, O, yalnız bir nebi değil, kendisine Kitap verilmiş ve en son, en kâmil şeriatle gönderilmiş bir Resûldü. Bu yönüyle ilahi vazifesini yerine getirmekte ve istisnasız bütün insanları İslam'ın kurtuluş ve selametine davet etmekteydi...
Burada, emniyet ve selamet içinde olabilmenin yolu açıkça belirtilmiştir. Buna göre, İslam'a girmeyen emniyet ve selamet içinde değildir. Buradaki emniyet ve selametin manası, hem dünya hem de ahiretteki kurtuluştur.Demek oluyor ki, kurtuluşa ve saadete ermek isteyen bir insan, İslamiyeti kabul etmek, İslamiyetin emir ve yasaklarına uymak zorundadır. Bunun dışındaki hiçbir yol, din veya şeriat, insanı dünya ve ahiret saadetine eriştiremez. Resulullah Efendimizden (sav) önceki peygamberlere inanan ve onların şeriatlarıyla amel eden kimseler için de, durum aynıdır.Kaldı ki, Resulullah'ın kitap ehli imparator ve hükümdarlara mektuplar göndererek onları İslam'a davet etmesi de, bu konuda hiçbir soru işaretine yer bırakmayacak kadar açık bir delildir. Şöyle ki, eğer kendi dinlerinde kalmaları onları selamete erdirecek olsaydı, Peygamberimiz (sav), kendilerini İslam'a davet etmez, 'dininizde kalın' derdi. Fakat tam tersi olarak Resulullah; hem onları İslam'a çağırıyor, hem de emniyet ve selamette olabilmenin tek yolunun İslam'a girmek olduğunu ifade ediyor. Zira, O, yalnız bir nebi değil, kendisine Kitap verilmiş ve en son, en kâmil şeriatle gönderilmiş bir Resûldü. Bu yönüyle ilahi vazifesini yerine getirmekte ve istisnasız bütün insanları İslam'ın kurtuluş ve selametine davet etmekteydi...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.