İslamı ihmal ederek yok etmek

Bugün emperyalist Haçlı Siyonist Batının vesayeti altında siyasi İslamcılık ve cemaatçilik yapan taşeron odaklar, Allah katında tek hak din olan İslam'ı cıvıklaştırmak, bulamaç haline getirmek ve zamanla yok etmek için Yahudilik ve Hristiyanlıkla karıştırıp Dinlerarası Diyalog kurmaya çalışıyorlar. Ayrıca İslam'ı ihmal ederek yani yeterince, gereğince ve doğru düzgün öğretmeyerek yok ediyorlar. Bugün eğitim kurumlarında olsun, basın yayın organlarında olsun, derneklerde vakıflarda olsun, İslam, olması gerektiği kadar sağlıklı, doğru, usulüne uygun ve asıl kaynaklara bağlı şekilde öğretilmiyor. İnsanların önüne uyduruk kaydırık, Kur'an ve Peygamber İslam'ının dışında cemaat ve tarikat şeflerinin ürettiği yalancı dinler öğretiliyor. IŞİD ve kedicikler dinleri de cabası.Bu mesele yeni değildir. Nitekim Ömer Seyfettin, 1918 yılında yazdığı "Ashab-ı Kehf'imiz" adlı büyük hikâyesinde o zamanın Osmanlıcılarının bir diyalog dini icat etmeye çalıştıklarını anlatır. 1908 sonrası dönemde kozmopolit Osmanlıcılar Osmanlı Kaynaşma Kulübü diye bugünkü Osmanlıcı derneklere benzer bir dernek kurarlar. Amaç, Türklüğü yok edip yerine uyduruk bir Osmanlı milleti yaratmak. Bu Osmanlı milletinin de yeni bir dini olmalıdır. Ömer Seyfettin, bu meselenin 1912 yılında nasıl cereyan ettiğini bize şöyle aktarıyor:"Savaş (Balkan Harbi) başladı... Bulgarlar, Sırplar, Karadağlılar, Yunanlılar, hatta bir parça da Arnavutlar, Türklere savaş ilan ettiler.Bizim kâinat umurumuzda değil. Yine kulübümüz toplanıyor, müzakerelerimize devam ediyoruz. Dün toplantı günüydü. Gündemde 'din' meselesi vardı.Eserullah Bey, kurulacak "Yeni Osmanlı" milletinin mutlaka bir dini olması icap ettiğini söyledi. Hoca Bâli Efendi İslamlığın; Musevîliğin, İsevîliğin, Saibîliğin toplamından meydana gelmiş bir din olduğunu, biraz değiştirerek bütün Osmanlılara kabul ettirilmesini teklif etti. Sadullah Behçet bütün bütün dinin aleyhinde... Hasan Rudi Japonlar gibi dinsiz olalım!' diye haykırdı. Müzakere epey sürdü. Yayına başlanınca halkın galeyanından korkuluyordu. Yeni bir din bulmak, yeni bir dil bulmaktan daha zordu. Nihayet şimdilik 'dinsiz'likte karar kıldılar. Rum, Bulgar, Sırp, Arnavut, Arap, Ermeni, hâsılı bütün Osmanlılar yavaş yavaş dinlerini terk edecektiler.Sait Bey:-İhmal... diyordu, ihmal bütün ocaklara incir diker! Böyle de açıklıyordu: İlk Tanzimatçılar bir kalemde milliyetleri sildiler. Türk'e Türklüğünü unutturdular. Lakin dine dokunamadılar. Çünkü onlar da bizim gibi, belki bizden ziyade asırlardan beri köklenmiş taassuptan korkuyorlardı. Taassup giderilince, tabii, din de kalmazdı. Buldukları çare 'ihmal' idi. Çalışan demir parlar. Nasıl çalışmayanı küf tutarsa, bir kurum da gençleştirilmez, kendi hâlinde bırakılırsa ihtiyarlar, yıkılır, dağılır. Osmanlı memleketlerinde en çok mümini olan din İslamlıktı. İslamlığı yıkmak için ihmal icap ediyordu. Tanzimatçılar da memleketin her tarafını tanzim ederken, medreselere hiç bakmadılar. Dinî kurumları hep eski hâlinde bıraktılar. İhmal ettiler. Biz de onların gittiği yoldan gideceğiz. Dini çağdaşlaştırmayacağız. Çağdaşlaşmayan dine tabii çağdaşlaşan Osmanlılar yabancı kalacaklar. Bizim amacımız da gerçekleşecek."Ömer Seyfettin'in eserinde anlattığına göre Tanzimat dönemi Osmanlıcıları dini ihmal ederek Türkleri Müslümanlıktan uzaklaştırmaya çalışmışlar. Şimdinin Yeni Osmanlıcıları da aynı taktikleri, Türklere doğru düzgün İslam öğretmeyerek aynı sonuca gidiyorlar. Nitekim Bülent Arınç'ın kırk yıllık arkadaşı ve gönüldaşı, eski İzmir Belediye Başkanı Burhan Özfatura'nın Arınç'a yazdığı açık mektuptan bir bölüm:"Anketlere göre; AKP iktidara geldiğinde, beş vakit namaz kılanların oranı %40 idi. Şimdi %18'e indi. Bunda en büyük vebal, partinize aittir. (İmam hatip öğrencileri arasında, bu oran, maalesef %13'dür)."