* Alleme Şeyh Hayreddin er Remli de meseleye, "Ameller niyetlere göredir." hadisiyle açıklık getirerek, sufilerin ihlaslı hareketiyle başka şeyleri kıyaslayanları tan etmiş ve aradaki farkı beyan etmiştir.
* İslam büyükleri sema konusunda açıklık getirmişlerdir. Bu konuda ibadet ve zikir gayesiyle yapılan semanın makbul olduğunu görüyoruz. İmam Gazalî raks ve sema hakkında İhya'nın ikinci cildinde uzunca mütalaalarda bulunduktan sonra özetle şu tespiti yapmıştır: "Raks üç kısımda mütalaa edilir. Eğer raksın sebebi haram ise hükmü de haram, sebebi mübah ise hükmü de mübah, sebebi iyi ve güzel bir sebep ise raks da iyi ve güzeldir. Sema da aynen böyledir. Sema kalpte olmayan birşeyi harekete geçirmez. Bu sebeple raks ve sema Allah'a duyulan sevgi ve şevkin kuşattığı mürid için mübahtır.
Zikrullahta hareket ve sallanmanın meşru bir gerçek olduğunu ortaya koyduktan sonra bu hareketin hudutlarını tesbitte de fayda mülahaza ediyoruz. Zira bu hareketin hududu aşırı bir başıboşluğa vardıralamaz. Zaten sırat-ı müstakim de ifrat ve tefritten salim olan yoldur.
Zikirde hareket ve sallanmanın meşru ve makbul olması için şu şartların gerçekleşmesi gerekir:
Herşeyden önce niyet halis ve Allah rızasına dönük olmalıdır. Zikir anında hareket ve sallanma yapmacık ve nefsânî arzuların saikiyle olmamalı, ucub ve riyadan sakınılmalıdır.
Hareketin miktarı, içten gelen muhabbetin tahrik ve teşvik derecesini aşmamalıdır.
Yanımızdaki insanlar hareketimizden rahatsız olmamalıdır. Sanki tek insan raksediyormuşçasına bir ahenk oluşması için sallanmadaki düzen ve uyum çok önemlidir.
* İslam büyükleri sema konusunda açıklık getirmişlerdir. Bu konuda ibadet ve zikir gayesiyle yapılan semanın makbul olduğunu görüyoruz. İmam Gazalî raks ve sema hakkında İhya'nın ikinci cildinde uzunca mütalaalarda bulunduktan sonra özetle şu tespiti yapmıştır: "Raks üç kısımda mütalaa edilir. Eğer raksın sebebi haram ise hükmü de haram, sebebi mübah ise hükmü de mübah, sebebi iyi ve güzel bir sebep ise raks da iyi ve güzeldir. Sema da aynen böyledir. Sema kalpte olmayan birşeyi harekete geçirmez. Bu sebeple raks ve sema Allah'a duyulan sevgi ve şevkin kuşattığı mürid için mübahtır.
Zikrullahta hareket ve sallanmanın meşru bir gerçek olduğunu ortaya koyduktan sonra bu hareketin hudutlarını tesbitte de fayda mülahaza ediyoruz. Zira bu hareketin hududu aşırı bir başıboşluğa vardıralamaz. Zaten sırat-ı müstakim de ifrat ve tefritten salim olan yoldur.
Zikirde hareket ve sallanmanın meşru ve makbul olması için şu şartların gerçekleşmesi gerekir:
Herşeyden önce niyet halis ve Allah rızasına dönük olmalıdır. Zikir anında hareket ve sallanma yapmacık ve nefsânî arzuların saikiyle olmamalı, ucub ve riyadan sakınılmalıdır.
Hareketin miktarı, içten gelen muhabbetin tahrik ve teşvik derecesini aşmamalıdır.
Yanımızdaki insanlar hareketimizden rahatsız olmamalıdır. Sanki tek insan raksediyormuşçasına bir ahenk oluşması için sallanmadaki düzen ve uyum çok önemlidir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.