Devlet başkanlarını demokratik yollardan değiştiren hiçbir İslam ülkesi Arap değil. Despotluğun nedeni İslam kültürü değil otoriter Arap geleneğidir. Kraliyetle yönetilen Ürdün'de yayınlanan Düstur gazetesinden Muhammed Verdem'in yazısıMuhafazakâr akım için çalışan aday Ahmedinecad'ın kazanmasıyla son bulan İran cumhurbaşkanlığı seçimleri, İslam dünyasındaki en önemli demokrasi deneyimi üzerinde bir araştırma konusu olabilir. Bu deneyim sonuçlar bir yana, gerçek demokrasinin pratik sahadaki bütün ilkelerini somutlaştırıyor. Seçimin İslam dünyasındaki demokrasilere beş eksen mesaj gönderdiği söylenebilir. İlk mesaj İslam ve demokrasinin tezat teşkil etmeyip buluşabildiği yönünde. Dinci ve aşırı İran siyasi sistemi, nezihliğin ve özgürlüğün bütün çeşitlerini içeren, sokaktaki sıradan insanların tercihlerine dayanan, iktidar değişimine ve yönetim modeli içinde köklü değişiklikler yapılmasına destek olan seçim pratiğine rahatça izin vermekte. Reformist Hatemi'nin 1997 ve 2001 seçimlerini kazanması gibi muhafazakâr Necad da 2005 seçimlerini kazandı. Her iki durumda da İran, seçimler sonucunda siyasi eğilimde köklü değişime sahne oldu. İkinci mesaj ise İslam'ın iktidar değişimi ilkesine olumlu yaklaşması ve sınırsız yönetime dayanmaması. Hatemi başarılıydıHatemi sekiz yıllık başkanlık dönemi geçirdi. Birçok Üçüncü Dünya ülkesi liderine kıyasla somut siyasi, ekonomik, kültürel başarı elde etti, ancak anayasaya bağlı kaldı ve iki dönemle yetinip dilediği kadar görevde kalmasına imkân sağlayacak anayasal düzenlemeye gitmedi. Bu yüzden İran'da, rejimlerin sorgusuz sualsiz ilelebet iktidarda kalmalarına 'dur' denilmesini isteyen Mısır'daki 'Yeter' gibi hareketler göremiyoruz. Ayrıca İran'da cumhurbaşkanının görev süresinin bitmesi sonrası normal hayat devam ediyor. Üçüncü mesaj ise İran seçmeni gibi kültürlü bilinçli seçmenin bazı durumlarda ideolojik olmayan boyutlarla tercihlerini belirlemeye kadir olduğu yöndedir. Necad'ın başarısının ve Rafsancani'nin yenilgisinin en önemli etkenlerinin siyasi değil, temiz el ve mütevaılık olduğu görülüyor. Halktaki temiz şahsiyetle yolsuzluk zannı altındaki kişi arasında ayrım yapma bilinci birçok Arap ülkesinde mevcut değil. Dördüncü mesaj ise İran ve daha öncesinde Pakistan, Endonezya ve Bangladeş'teki seçim sonuçlarının, despotluğun ve demokrasi yokluğunun İslami kültürden değil otoriter Arap siyasi geleneklerinden kaynaklandığını ortaya koymuş olması. Şöyle ki, devlet başkanlarını demokratik yollarla değiştiren İslam ülkeleri Arap olmayan ülkeler. Bu sonuç sürpriz ve rahatsız edici olabilir ancak doğruluğunu inkâr etmek mümkün değil. İran demokrasi modeliBeşinci ve son mesaj ise İran demokrasisinin ABD yönetimini büyük sıkıntıya sokması. ABD kendi demokrasi modelini Irak ve Lübnan'da siyasi çıkarları lehine sonuçlanan seçimlerin önemli olduğu mesajını vererek Arap ülkelerine pazarlamaya çalışıyor. Fakat İran, cumhurbaşkanını kaosun lekelediği Amerikan seçimlerinden bile daha temiz ve demokrat bir yöntemle özgürce seçti. ABD'nin Irak örneğinin bölge demokrasisine model olabileceğini iddia etmesi mümkün değil. Zira ABD İran'a savaş açsa da en iyi demokrasi modeli İran'dır. İran seçim sonuçlarını adaylar arasında tercih yapmak bakımından değerlendirmek hakkımız değil. Çünkü bu ülkenin iç tercihi, fakat seçmenlerin tercihlerine saygı duyan gerçek demokrasiden dolayı ve kültürüyle, aydın düşüncesiyle, temizliği, alçak gönüllülüğü ve siyasi bakış açısıyla önceki cumhurbaşkanı Hatemi sebebiyle İran'ı kutluyoruz. İran'ı derin tarihe, korkunç kaynaklara ve dinamik halka sahip bir ülke olarak hak ettiği siyasi, kültürel ve ekonomik konuma taşımasına katkı sunmasını arzuladığımız yeni lidere de hoş geldin diyoruz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.