İmam Seccad’ın ahiret hayatı ile ilgili nasihatleri
İmam (a.s.)’ın yaşadığı dönemde, itikadî yanlışlar toplum hayatına yansımakta, her sahada büyük günahlar işlenmekte idi
18.09.2023 08:08:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





İmam (a.s.)'ın yaşadığı dönemde, itikadî yanlışlar toplum hayatına yansımakta, her sahada büyük günahlar işlenmekte idi. Böyle bir zamanda insanlar hesap verme şuurunu yitirdiği için ahireti de unutmuşlardı.
İmam Seccad (a.s.), bu ortamda dua ve nasihatleri ile mü'minlere tekrar ahireti hatırlatma çabasındaydı:
"Azap vaadinden korkmamı, mühlet vermen ve korkutmandan sakınmamı ve ayetlerini tilavet ederken titrememi sağla. Gecemi Sana ibadet etmek için beni uyandırmakla, yalnızlığımı Senin için teheccüd etmekle, tenhalığımı Sana ünsiyet, ihtiyaçlarımı Sana açmak, ateşten kurtuluşumu dilemek ve azabından Sana sığınmakla mamur kıl."
"Bir kısmı bir kısmını yutan, bir kısmı bir kısmına saldıran ateşten; kemikleri çürüten, ehline kaynar su içiren, kendisine yalvarana acımayan, kendisinden şefkat dileyene merhamet etmeyen, kendisine boyun eğip teslim olana azabını hafifletmeye gücü yetmeyen, oturanlarını sahip olduğu acıklı ve şiddetli azabının en yakıcısıyla karşılayan ateşten Sana sığınırım."
"Korunmak için kendine bir vesile hazırla ve nefsini yokla. İmtihan ve sorguya tâbi tutulmadan önce kendine cevap hazırla. Eğer iman eden, dinini tanıyan, doğrulara uyan ve Allah'ın velilerini sevenlerden olursan, (o zaman) Allah delilini (vereceğin cevabı) sana bildirir, dilini doğruya açar ve böylece güzel cevap vererek cennet ve Allah'ın rızasına kavuşmakla müjdelenirsin.
Melekler rahmet ve nimetle seni karşılarlar. Böyle olmadığın takdirde dilin tutulur, delilin bâtıl olur. Cevap vermekten âciz kalarak cehennemle müjdelenirsin ve azap melekleri cehennemin kaynar suyu ve yakıcı ateşiyle seni karşılarlar."
En büyük gün
Bir adam İmam Zeynelâbidin (a.s.)'ın huzuruna vararak hayatından şikayet etti. İmam şöyle dedi:
"Zavallı insanoğlu, her gün üç musibete düçâr olmakta ama buna rağmen onlardan ibret almamaktadır. İbret alırsa, dünya zorluk ve sıkıntıları ona kolay gelir.
Birinci musibet şudur ki; her gün ömründen azalmaktadır. Eğer malında zarara uğrarsa, üzüntüye kapılır. Oysa mal tekrar geri dönebilir ama ömrün geriye dönmesi imkansızdır.
İkinci musibet de şudur ki; her gün rızkını yiyor; helal olursa, hesabını vermelidir; haram olduğu takdirde ise, cezasını görmelidir.
Üçüncüsü ise daha önemlidir."
"O nedir?" dediklerinde buyurdu ki:
"Her günü sona erdirdiğinde, bir adım daha ahirete yaklaşmaktadır. Ama cennete mi yoksa cehenneme mi yaşlaştığını bilmiyor."
Sonra şöyle buyurdular: "İnsanın (önem açısından) en büyük günü, anneden doğduğu gündür."
Bilginler demişlerdir ki, bu sözü, İmam Zeynelâbidin (a.s.)'dan önce kimse söylememiştir."
Fakiri doyurmak ahirete giden yol azığıdır
Zührî şöyle diyor: "Karanlık ve soğuk bir gecede, Ali bin Hüseyin (a.s.)'ı bir miktar yiyecek omzunda alıp giderken gördüm.
"Ey Resulûllah (s.a.v.)'in torunu! Bu nedir, nereye götürüyorsun?" diye sordum.
İmam (a.s.), "Ey Zührî! Ben yolcuyum, bu da yol azığıdır. (yolculuk anında eli boş ve azıksız kalmamak için) götürüp emniyetli bir yere bırakmak istiyorum" dedi.
Zührî, "Ey Resulûllah (s.a.v.)'in torunu! Bu benim kölemdir, müsaade edin, bu yükü o götürsün ve istediğiniz yere ulaştırsın" dedi.
İmam (a.s.), "Allah aşkına bırak, kendi yükümü götüreyim, sen kendi yoluna devam et, benimle işin olmasın" dedi.
Zührî birkaç gün sonra İmam (a.s.)'ı gördüğünde şöyle dedi:
"Ey Resulûllah (s.a.v.)'in torunu! Ben o gece hakkında konuştuğunuz yolculuktan bir eser göremedim" deyince İmam, cevaben şöyle buyurdular:
"Ben, ahiret yolculuğunu diyordum, ölüm yolculuğunu kastetmiştim, onun için hazırlanıyordum" dedi.
Daha sonra İmam (a.s.), o gece muhtaçların evine o azığı götürmekten maksadının ne olduğunu izah edip şöyle buyurdu:
"Ölüm için hazırlanmak; haramlardan uzak durmak ve hayır işler yapmakla gerçekleşir."
Ahiret hazırlığı ile ilgili bir nasihatleri de şöyledir:
"Ey insanlar! Allah'tan korkun, biliniz ki O'na döneceksiniz ve o gün herkes yaptığı hayır ve kötü amelini hazır bir halde karşısında bulacak ve işlediği kötülükle arasında çok uzak bir mesafenin olmasını dileyecektir. Allah, kendisinden sakınmanızı emretmektedir.
Yazıklar olsun sana ey gâfil Ademoğlu! Oysa, senden gaflet edilmemekte; ecelin her şeyden daha hızlı sana doğru süratle gelmektedir; seni arıyor, seni yakalamasına bir şey kalmamıştır.
Neredeyse vaktini tüketmişsin, ölüm meleği canını almış ve kabirde yalnız başına bırakılmışsın, ruhun tekrar sana döndürülmüştür.
Münker ve Nekir adlı iki melek seni sorgu ve sıkı imtihana çekmek için aniden, habersiz olarak yanına gelmişlerdir.
Bil ki, onların senden soracakları ilk soru taptığın Rabbin, sana gönderilen Peygamber, inandığın din, okuduğun kitap, itaat ettiğin imam hakkında ve ömrünü nerede geçirdiğinden, malını nereden kazanıp ve nerede harcadığından olacaktır."
İmam Zeynelâbidin şöyle buyurdu:
"Nice aldanmış ve fitneye düşmüş kişi vardır ki, eğlenerek, gülerek sabahlarlar. Yer, içer ama Allah'ın kendisine önceden gazap etmiş olabileceğinin ve bu gazaptan dolayı kendisini cehennem ateşine atabileceğinin farkında değildirler." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Zeynelabidin eserinden)
İmam Seccad (a.s.), bu ortamda dua ve nasihatleri ile mü'minlere tekrar ahireti hatırlatma çabasındaydı:
"Azap vaadinden korkmamı, mühlet vermen ve korkutmandan sakınmamı ve ayetlerini tilavet ederken titrememi sağla. Gecemi Sana ibadet etmek için beni uyandırmakla, yalnızlığımı Senin için teheccüd etmekle, tenhalığımı Sana ünsiyet, ihtiyaçlarımı Sana açmak, ateşten kurtuluşumu dilemek ve azabından Sana sığınmakla mamur kıl."
"Bir kısmı bir kısmını yutan, bir kısmı bir kısmına saldıran ateşten; kemikleri çürüten, ehline kaynar su içiren, kendisine yalvarana acımayan, kendisinden şefkat dileyene merhamet etmeyen, kendisine boyun eğip teslim olana azabını hafifletmeye gücü yetmeyen, oturanlarını sahip olduğu acıklı ve şiddetli azabının en yakıcısıyla karşılayan ateşten Sana sığınırım."
"Korunmak için kendine bir vesile hazırla ve nefsini yokla. İmtihan ve sorguya tâbi tutulmadan önce kendine cevap hazırla. Eğer iman eden, dinini tanıyan, doğrulara uyan ve Allah'ın velilerini sevenlerden olursan, (o zaman) Allah delilini (vereceğin cevabı) sana bildirir, dilini doğruya açar ve böylece güzel cevap vererek cennet ve Allah'ın rızasına kavuşmakla müjdelenirsin.
Melekler rahmet ve nimetle seni karşılarlar. Böyle olmadığın takdirde dilin tutulur, delilin bâtıl olur. Cevap vermekten âciz kalarak cehennemle müjdelenirsin ve azap melekleri cehennemin kaynar suyu ve yakıcı ateşiyle seni karşılarlar."
En büyük gün
Bir adam İmam Zeynelâbidin (a.s.)'ın huzuruna vararak hayatından şikayet etti. İmam şöyle dedi:
"Zavallı insanoğlu, her gün üç musibete düçâr olmakta ama buna rağmen onlardan ibret almamaktadır. İbret alırsa, dünya zorluk ve sıkıntıları ona kolay gelir.
Birinci musibet şudur ki; her gün ömründen azalmaktadır. Eğer malında zarara uğrarsa, üzüntüye kapılır. Oysa mal tekrar geri dönebilir ama ömrün geriye dönmesi imkansızdır.
İkinci musibet de şudur ki; her gün rızkını yiyor; helal olursa, hesabını vermelidir; haram olduğu takdirde ise, cezasını görmelidir.
Üçüncüsü ise daha önemlidir."
"O nedir?" dediklerinde buyurdu ki:
"Her günü sona erdirdiğinde, bir adım daha ahirete yaklaşmaktadır. Ama cennete mi yoksa cehenneme mi yaşlaştığını bilmiyor."
Sonra şöyle buyurdular: "İnsanın (önem açısından) en büyük günü, anneden doğduğu gündür."
Bilginler demişlerdir ki, bu sözü, İmam Zeynelâbidin (a.s.)'dan önce kimse söylememiştir."
Fakiri doyurmak ahirete giden yol azığıdır
Zührî şöyle diyor: "Karanlık ve soğuk bir gecede, Ali bin Hüseyin (a.s.)'ı bir miktar yiyecek omzunda alıp giderken gördüm.
"Ey Resulûllah (s.a.v.)'in torunu! Bu nedir, nereye götürüyorsun?" diye sordum.
İmam (a.s.), "Ey Zührî! Ben yolcuyum, bu da yol azığıdır. (yolculuk anında eli boş ve azıksız kalmamak için) götürüp emniyetli bir yere bırakmak istiyorum" dedi.
Zührî, "Ey Resulûllah (s.a.v.)'in torunu! Bu benim kölemdir, müsaade edin, bu yükü o götürsün ve istediğiniz yere ulaştırsın" dedi.
İmam (a.s.), "Allah aşkına bırak, kendi yükümü götüreyim, sen kendi yoluna devam et, benimle işin olmasın" dedi.
Zührî birkaç gün sonra İmam (a.s.)'ı gördüğünde şöyle dedi:
"Ey Resulûllah (s.a.v.)'in torunu! Ben o gece hakkında konuştuğunuz yolculuktan bir eser göremedim" deyince İmam, cevaben şöyle buyurdular:
"Ben, ahiret yolculuğunu diyordum, ölüm yolculuğunu kastetmiştim, onun için hazırlanıyordum" dedi.
Daha sonra İmam (a.s.), o gece muhtaçların evine o azığı götürmekten maksadının ne olduğunu izah edip şöyle buyurdu:
"Ölüm için hazırlanmak; haramlardan uzak durmak ve hayır işler yapmakla gerçekleşir."
Ahiret hazırlığı ile ilgili bir nasihatleri de şöyledir:
"Ey insanlar! Allah'tan korkun, biliniz ki O'na döneceksiniz ve o gün herkes yaptığı hayır ve kötü amelini hazır bir halde karşısında bulacak ve işlediği kötülükle arasında çok uzak bir mesafenin olmasını dileyecektir. Allah, kendisinden sakınmanızı emretmektedir.
Yazıklar olsun sana ey gâfil Ademoğlu! Oysa, senden gaflet edilmemekte; ecelin her şeyden daha hızlı sana doğru süratle gelmektedir; seni arıyor, seni yakalamasına bir şey kalmamıştır.
Neredeyse vaktini tüketmişsin, ölüm meleği canını almış ve kabirde yalnız başına bırakılmışsın, ruhun tekrar sana döndürülmüştür.
Münker ve Nekir adlı iki melek seni sorgu ve sıkı imtihana çekmek için aniden, habersiz olarak yanına gelmişlerdir.
Bil ki, onların senden soracakları ilk soru taptığın Rabbin, sana gönderilen Peygamber, inandığın din, okuduğun kitap, itaat ettiğin imam hakkında ve ömrünü nerede geçirdiğinden, malını nereden kazanıp ve nerede harcadığından olacaktır."
İmam Zeynelâbidin şöyle buyurdu:
"Nice aldanmış ve fitneye düşmüş kişi vardır ki, eğlenerek, gülerek sabahlarlar. Yer, içer ama Allah'ın kendisine önceden gazap etmiş olabileceğinin ve bu gazaptan dolayı kendisini cehennem ateşine atabileceğinin farkında değildirler." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Zeynelabidin eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.