İmam Seccad (a.s.) Ebu Talip’in imanına şahitlik ediyor
Bazı kişiler, İmam Seccad (a.s.)'ın yanında Ebu Tâlib'in kafir olduğunu söylüyorlardı
01.10.2023 08:24:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi
"Bazı kişiler, İmam Seccad (a.s.)'ın yanında Ebu Tâlib'in kafir olduğunu söylüyorlardı.
İmam Seccad (a.s.), onun cevabında şöyle buyurdu:
"Hayret! Onlar Allah Resulü'ne (s.a.v.) ve Ebu Tâlib'e yakışmayan nispetleri mi veriyorlar?
Peygamber (s.a.v.) imanlı bir kadının kafir bir erkekle evlenmesini nehy etti. Şüphesiz Fatıma bint-ü Esed, İslam ve imanda önde olanlardandır.
O, ömrünün sonuna kadar Ebu Tâlib'in zevceliğinde bâki kalmıştır."
İmam (a.s.)'ın yardım ettiği cin çarpmış kız
"İmam Muhammed Bâkır (a.s.)'dan şöyle rivayet edilmiştir:
Ebu Halid Kabolî, bir süreden beri İmam Zeynelâbidin (a.s.)'ın yanında hizmet ediyordu. Bir gün o hazrete annesini çok özlediğini söyledi ve onu ziyaret için izin istedi.
İmam (a.s.) buyurdular ki: "Yarın Şam ehlinden, makam, mevki ve mal varlığına sahip bir adam, cin çarpmış kızıyla doktora başvurmak için buraya gelecek.
O, kızının iyileşmesi için malını harcamaya hazırdır. O geldiğinde sen herkesten önce git ve de ki: "On bin dirhem alır, onu iyileştiririm." O adam senden emin olunca parayı sana verecektir."
Ertesi gün adam kızıyla geldi ve doktor aramaya başladı.
Ebu Halid ona, "Ben onu, bir daha durumu değişmemek üzere iyileştirir ve karşılığında da on bin dirhem alırım" dedi.
Kızın babası parayı ödeyeceğine dair söz verdi. İmam (a.s.) Ebu Halid'e adamın hile yapacağını ve sözünde durmayacağını söyledi.
Daha sonra buyurdu: "Git kızın sol kulağını tut ve de ki: Ey Habis! İmam Zeynelâbidin (a.s.), bu kızın bedeninden, bir daha dönmemek üzere dışarı çıkmanı istiyor."
Ebu Halid de söyleneni yapınca, habis şeytan dışarı çıktı ve kız iyileşti. Sonra babasından malı isteyince, adam o tarafa bu tarafa atmaya başladı. Adam parayı vermemek için direndiğinde, Ebu Halid, olayı İmam Zeynelâbidin (a.s.)'a anlattı.
İmam (a.s.), "Sana hile yapacağını söylememişmiydim?" dedi ve ekledi:
"Yarın kızın rahatsızlığı geri dönecek. Şamlı tekrar yanına gelince de ki: Vaadine vefa etmediğin için hastalık geri döndü. Şimdi eğer on bin dirhemi Ali b. Hüseyin (a.s.)'a teslim edersen, ben onu iyileştiririm ve bir daha hastalığı geri dönmez."
Ertesi gün olay aynı şekilde cereyan etti ve kız iyileşti. Ebu Halid de parayı alarak annesini ziyarete gitti."
İmam Seccad (a.s.)'ın dünyaya bakışı ve sâlih kullara tâbi olmakla ilgili nasihatleri
İmam Zeynelâbidin (a.s.)'ın hayata bakışı Allah rızasını kazanmak olarak özetlenebilir. Bu anlamda, dünya ve dünya meşgaleleri de Allah rızasına ulaşmanın vesileleridir.
Şeytana, onun oyunlarına yenilmeden, dünyanın telaşına kapılmadan bir aşk hali içinde Allah ile beraber olabilmek...
Ona ibadet ve taatin zevk-i manevîsi dünya nimetleri ile karşılaştırılamayacak bir tat.
Bu hali yakalayabilmek için de, bunun tadını bilen sâlih kulların yanında olmak...
"Allah bizi ve sizi zâlimlerin hilesinden, kıskançların zulmün-den ve zorbaların zorbalığından korusun. Ey mü'minler! Dünyaya ve onun yarın çürüyüp yok olacak mal ve solup gidecek otlarına meyleden tağutlar ve onların yandaşları, sakın sizleri aldatmasınlar.
Allah'ın, dünyada sakınmanızı istediği şeylerden sakının ve ilgi göstermemenizi istediği şeylere de ilgi göstermeyin. Bu dünyaya, onu ebedi kalacak yurt zanneden kimselerin güvendiği gibi güvenip meyletmeyin.
Allah'a and olsun ki, dünyadaki süslerde, günlerinin dönüp dolaşmasında, durumunun değişmesinde, cezalarında ve ehliyle oynamasında sizler için dünyanın mahiyetini gösteren bir takım deliller vardır.
Bu dünya, ahmakları yüceltir, şereflileri alçaltır ve sonunda da bazı kavimleri cehenneme götürür. İşte bunlar da akledenler için ibret, imtihan ve korunma vesilesi vardır.
Sürekli olarak karşılaştığınız karanlık fitneler, yeni bid'atler, adaletsiz gelenekler, zamanın musibetleri, sultanın korkusu ve şeytanın vesvesesi, Allah'ın koruduğu pek az kimseler hariç gönüllerinizi hedeflerinden alıkoymak, doğru yolu ve hak ehlini tanımaktan gafil etmek için başınıza gelmektedir.
Dünyanın günlerinin dönmesini, durumlarının değişmesini ve fitnelerinin zararlı sonuçlarını, Allah'ın koruduğu hidayet yolunda yürüyen, sonra bunun için zâhidlikten yardım alan, çok düşünen, ibretlerden öğüt alan ve çekinen, dünyanın peşin güzelliğine ilgi göstermeyen, lezzetlerinden ayrılan, ahiretin daimi nimetlerine meyleden, onun için gereken çabayı gösteren, ölümü bekleyen, zâlimlerle yaşamayı sevmeyen kimseler hariç, hiç kimse tanıyamaz.
Ancak böyle kimseler, dünya metaına basiretli ve keskin bir bakışla bakar ve yeni fitneleri, bidatlerin dalaletini ve zâlim padişahların zulmünü iyice görür.
Canıma and olsun ki, geçmiş günlerde ardınızda öyle üst üste yığılmış fitneler bıraktınız ki, onunla (edindiğiniz tecrübelerle) azgın, bidatçi, zâlim ve haksızca yeryüzünde bozgunculuk çıkaran kimselerden uzaklaşmanın yolunu öğrenebilirsiniz.
Öyleyse, Allah'tan yardım dileyin. O'nun ve itaat edilmeye layık olan kimselerin itaatine dönün.
Korkun ve sakının; pişmanlık duymadan, hasret çekmeden ve Allah'ın huzuruna çıkıp, karşısında durmadan önce.
Allah'a and olsun ki, günah işleyen hiçbir kavmin Allah'ın azabından başka bir gidiş yönü olmamıştır ve ahirete tercih eden hiçbir kavmin de dönüş yeri (sonucu) bedbahtlıktan başka bir yer olmamıştır.
Allah'ı tanımak ve O'na itaat etmek, birbirinden ayrılmayan iki arkadaştır. Allah'ı tanıyan O'ndan korkar ve bu korku da onu Allah'a itaat etmeye sevk eder. Gerçekten, bilgi sahipleri ve onlara tâbi olanlar, Allah'ı tanıyıp O'nun için amel eden ve O'na doğru rağbet gösteren kimselerdir. Zira Allah buyuruyor ki: "Allah'tan ancak kullarının bilgili olanları korkar."
Allah'a karşı günah işlemekle bu dünyada hiçbir şey elde etmeye çalışmayın. Bu dünyada Allah'ın itaati ile meşgul olun, günlerinizi ganimet bilin ve sizi yarın Allah'ın azabından kurtaracak olan şey için çalışın. Şüphesiz böyle davranmanız kötü sonucu daha az, mazeretli olmaya daha elverişli ve kurtuluş için daha ümit verici bir tavırdır.
Allah'ın emrini ve itaatini, farz kıldığı kimsenin itaatini bütün şeylerden öne geçirin. Size yönelmiş olan dünyanın süslerine aldanmayın ve tağutların itaatini, Allah'ın emir ve itaatini, sizden olan ululemrin itaatinden öne geçirmeyin.
Bilin ki, hepiniz Allah'ın kullarısınız, biz de sizinle beraberiz. Yarının efendisi ve hâkimi (Allah) bize ve size hükmedecek ve durdurup sorguya çekecektir.
Öyleyse, durdurulmadan, sorguya çekilmeden ve âlemlerin Rabbinin huzuruna çıkarılmadan önce cevap hazırlayın. O gün hiç kimse Allah'ın izni olmadan konuşamaz. Bilin ki, Allah, yalan konuşanları tasdik edip, doğru konuşanları yalanlamaz, mazeretlinin özrünü reddedip, mazeretsizin özrünü de kabul etmez.
Allah'ın, peygamberler ve ondan sonra vasileri göndermesi ile bütün yarattıklarına hücceti vardır. Allah'tan çekinin, kendinizi ıslah edip, Allah'ın ve velayetini kabul ettiğiniz kimselerin itaatine yönelin. Umulur ki, geçmişte Allah'ın, haklarında ihmalkârlıkta bulunan ve O'nun haklarını zâyi eden kimse pişman olur.
Allah'tan mağfiret dileyin ve O'na yönelerek tevbe edin. Çünkü O, tevbeyi kabul eden, günahları affeden ve yaptığınız her şeyi bilendir.
Günahkârlarla dost olmaktan, zâlimlere yardım etmekten ve fâsıklarla komşu olmaktan sakının; fitnelerine karşı ihtiyatlı olun ve çevrelerinden uzaklaşın. Bilin ki, kim Allah'ın velilerine karşı muhalefet eder, O'nun dininden başka bir din seçer ve velisinin emri karşısında zorbalık yaparsa, cehennemin alevli ateşine atılır; öyle ateş ki, şekaveti (kötü yönleri) kendilerine gâlip olan bedenleri yer.
Ey akıl sahipleri, ibret alın ve sizi hidayet ettiği şeye karşılık Allah'a hamd edin. Bilin ki, siz Allah'ın kudretinden çıkıp O'ndan başkasının kudretine sığınamazsınız. Allah yaptığınız amelleri görür; sonra O'na doğru haşrolunacaksınız.
Öyleyse, öğütten faydalanın ve sâlih insanların âdâbları ile edeplenin." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Zeynelabidin eserinden)
İmam Seccad (a.s.), onun cevabında şöyle buyurdu:
"Hayret! Onlar Allah Resulü'ne (s.a.v.) ve Ebu Tâlib'e yakışmayan nispetleri mi veriyorlar?
Peygamber (s.a.v.) imanlı bir kadının kafir bir erkekle evlenmesini nehy etti. Şüphesiz Fatıma bint-ü Esed, İslam ve imanda önde olanlardandır.
O, ömrünün sonuna kadar Ebu Tâlib'in zevceliğinde bâki kalmıştır."
İmam (a.s.)'ın yardım ettiği cin çarpmış kız
"İmam Muhammed Bâkır (a.s.)'dan şöyle rivayet edilmiştir:
Ebu Halid Kabolî, bir süreden beri İmam Zeynelâbidin (a.s.)'ın yanında hizmet ediyordu. Bir gün o hazrete annesini çok özlediğini söyledi ve onu ziyaret için izin istedi.
İmam (a.s.) buyurdular ki: "Yarın Şam ehlinden, makam, mevki ve mal varlığına sahip bir adam, cin çarpmış kızıyla doktora başvurmak için buraya gelecek.
O, kızının iyileşmesi için malını harcamaya hazırdır. O geldiğinde sen herkesten önce git ve de ki: "On bin dirhem alır, onu iyileştiririm." O adam senden emin olunca parayı sana verecektir."
Ertesi gün adam kızıyla geldi ve doktor aramaya başladı.
Ebu Halid ona, "Ben onu, bir daha durumu değişmemek üzere iyileştirir ve karşılığında da on bin dirhem alırım" dedi.
Kızın babası parayı ödeyeceğine dair söz verdi. İmam (a.s.) Ebu Halid'e adamın hile yapacağını ve sözünde durmayacağını söyledi.
Daha sonra buyurdu: "Git kızın sol kulağını tut ve de ki: Ey Habis! İmam Zeynelâbidin (a.s.), bu kızın bedeninden, bir daha dönmemek üzere dışarı çıkmanı istiyor."
Ebu Halid de söyleneni yapınca, habis şeytan dışarı çıktı ve kız iyileşti. Sonra babasından malı isteyince, adam o tarafa bu tarafa atmaya başladı. Adam parayı vermemek için direndiğinde, Ebu Halid, olayı İmam Zeynelâbidin (a.s.)'a anlattı.
İmam (a.s.), "Sana hile yapacağını söylememişmiydim?" dedi ve ekledi:
"Yarın kızın rahatsızlığı geri dönecek. Şamlı tekrar yanına gelince de ki: Vaadine vefa etmediğin için hastalık geri döndü. Şimdi eğer on bin dirhemi Ali b. Hüseyin (a.s.)'a teslim edersen, ben onu iyileştiririm ve bir daha hastalığı geri dönmez."
Ertesi gün olay aynı şekilde cereyan etti ve kız iyileşti. Ebu Halid de parayı alarak annesini ziyarete gitti."
İmam Seccad (a.s.)'ın dünyaya bakışı ve sâlih kullara tâbi olmakla ilgili nasihatleri
İmam Zeynelâbidin (a.s.)'ın hayata bakışı Allah rızasını kazanmak olarak özetlenebilir. Bu anlamda, dünya ve dünya meşgaleleri de Allah rızasına ulaşmanın vesileleridir.
Şeytana, onun oyunlarına yenilmeden, dünyanın telaşına kapılmadan bir aşk hali içinde Allah ile beraber olabilmek...
Ona ibadet ve taatin zevk-i manevîsi dünya nimetleri ile karşılaştırılamayacak bir tat.
Bu hali yakalayabilmek için de, bunun tadını bilen sâlih kulların yanında olmak...
"Allah bizi ve sizi zâlimlerin hilesinden, kıskançların zulmün-den ve zorbaların zorbalığından korusun. Ey mü'minler! Dünyaya ve onun yarın çürüyüp yok olacak mal ve solup gidecek otlarına meyleden tağutlar ve onların yandaşları, sakın sizleri aldatmasınlar.
Allah'ın, dünyada sakınmanızı istediği şeylerden sakının ve ilgi göstermemenizi istediği şeylere de ilgi göstermeyin. Bu dünyaya, onu ebedi kalacak yurt zanneden kimselerin güvendiği gibi güvenip meyletmeyin.
Allah'a and olsun ki, dünyadaki süslerde, günlerinin dönüp dolaşmasında, durumunun değişmesinde, cezalarında ve ehliyle oynamasında sizler için dünyanın mahiyetini gösteren bir takım deliller vardır.
Bu dünya, ahmakları yüceltir, şereflileri alçaltır ve sonunda da bazı kavimleri cehenneme götürür. İşte bunlar da akledenler için ibret, imtihan ve korunma vesilesi vardır.
Sürekli olarak karşılaştığınız karanlık fitneler, yeni bid'atler, adaletsiz gelenekler, zamanın musibetleri, sultanın korkusu ve şeytanın vesvesesi, Allah'ın koruduğu pek az kimseler hariç gönüllerinizi hedeflerinden alıkoymak, doğru yolu ve hak ehlini tanımaktan gafil etmek için başınıza gelmektedir.
Dünyanın günlerinin dönmesini, durumlarının değişmesini ve fitnelerinin zararlı sonuçlarını, Allah'ın koruduğu hidayet yolunda yürüyen, sonra bunun için zâhidlikten yardım alan, çok düşünen, ibretlerden öğüt alan ve çekinen, dünyanın peşin güzelliğine ilgi göstermeyen, lezzetlerinden ayrılan, ahiretin daimi nimetlerine meyleden, onun için gereken çabayı gösteren, ölümü bekleyen, zâlimlerle yaşamayı sevmeyen kimseler hariç, hiç kimse tanıyamaz.
Ancak böyle kimseler, dünya metaına basiretli ve keskin bir bakışla bakar ve yeni fitneleri, bidatlerin dalaletini ve zâlim padişahların zulmünü iyice görür.
Canıma and olsun ki, geçmiş günlerde ardınızda öyle üst üste yığılmış fitneler bıraktınız ki, onunla (edindiğiniz tecrübelerle) azgın, bidatçi, zâlim ve haksızca yeryüzünde bozgunculuk çıkaran kimselerden uzaklaşmanın yolunu öğrenebilirsiniz.
Öyleyse, Allah'tan yardım dileyin. O'nun ve itaat edilmeye layık olan kimselerin itaatine dönün.
Korkun ve sakının; pişmanlık duymadan, hasret çekmeden ve Allah'ın huzuruna çıkıp, karşısında durmadan önce.
Allah'a and olsun ki, günah işleyen hiçbir kavmin Allah'ın azabından başka bir gidiş yönü olmamıştır ve ahirete tercih eden hiçbir kavmin de dönüş yeri (sonucu) bedbahtlıktan başka bir yer olmamıştır.
Allah'ı tanımak ve O'na itaat etmek, birbirinden ayrılmayan iki arkadaştır. Allah'ı tanıyan O'ndan korkar ve bu korku da onu Allah'a itaat etmeye sevk eder. Gerçekten, bilgi sahipleri ve onlara tâbi olanlar, Allah'ı tanıyıp O'nun için amel eden ve O'na doğru rağbet gösteren kimselerdir. Zira Allah buyuruyor ki: "Allah'tan ancak kullarının bilgili olanları korkar."
Allah'a karşı günah işlemekle bu dünyada hiçbir şey elde etmeye çalışmayın. Bu dünyada Allah'ın itaati ile meşgul olun, günlerinizi ganimet bilin ve sizi yarın Allah'ın azabından kurtaracak olan şey için çalışın. Şüphesiz böyle davranmanız kötü sonucu daha az, mazeretli olmaya daha elverişli ve kurtuluş için daha ümit verici bir tavırdır.
Allah'ın emrini ve itaatini, farz kıldığı kimsenin itaatini bütün şeylerden öne geçirin. Size yönelmiş olan dünyanın süslerine aldanmayın ve tağutların itaatini, Allah'ın emir ve itaatini, sizden olan ululemrin itaatinden öne geçirmeyin.
Bilin ki, hepiniz Allah'ın kullarısınız, biz de sizinle beraberiz. Yarının efendisi ve hâkimi (Allah) bize ve size hükmedecek ve durdurup sorguya çekecektir.
Öyleyse, durdurulmadan, sorguya çekilmeden ve âlemlerin Rabbinin huzuruna çıkarılmadan önce cevap hazırlayın. O gün hiç kimse Allah'ın izni olmadan konuşamaz. Bilin ki, Allah, yalan konuşanları tasdik edip, doğru konuşanları yalanlamaz, mazeretlinin özrünü reddedip, mazeretsizin özrünü de kabul etmez.
Allah'ın, peygamberler ve ondan sonra vasileri göndermesi ile bütün yarattıklarına hücceti vardır. Allah'tan çekinin, kendinizi ıslah edip, Allah'ın ve velayetini kabul ettiğiniz kimselerin itaatine yönelin. Umulur ki, geçmişte Allah'ın, haklarında ihmalkârlıkta bulunan ve O'nun haklarını zâyi eden kimse pişman olur.
Allah'tan mağfiret dileyin ve O'na yönelerek tevbe edin. Çünkü O, tevbeyi kabul eden, günahları affeden ve yaptığınız her şeyi bilendir.
Günahkârlarla dost olmaktan, zâlimlere yardım etmekten ve fâsıklarla komşu olmaktan sakının; fitnelerine karşı ihtiyatlı olun ve çevrelerinden uzaklaşın. Bilin ki, kim Allah'ın velilerine karşı muhalefet eder, O'nun dininden başka bir din seçer ve velisinin emri karşısında zorbalık yaparsa, cehennemin alevli ateşine atılır; öyle ateş ki, şekaveti (kötü yönleri) kendilerine gâlip olan bedenleri yer.
Ey akıl sahipleri, ibret alın ve sizi hidayet ettiği şeye karşılık Allah'a hamd edin. Bilin ki, siz Allah'ın kudretinden çıkıp O'ndan başkasının kudretine sığınamazsınız. Allah yaptığınız amelleri görür; sonra O'na doğru haşrolunacaksınız.
Öyleyse, öğütten faydalanın ve sâlih insanların âdâbları ile edeplenin." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Zeynelabidin eserinden)