İmam Musa Kazım’ın, Vezir Ali’ye yardım etmesi
İmam Mûsâ Kâzım’ın isteği ile Abbâsî Devleti’ne vezir olan Ali, o hazret ile olan bağını hiç kesmemişti. Bu gönül bağı onu pek çok tehlikeden de korumuştur
31.12.2023 18:41:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi
İmam Mûsâ Kâzım'ın isteği ile Abbâsî Devleti'ne vezir olan Ali, o hazret ile olan bağını hiç kesmemişti. Bu gönül bağı onu pek çok tehlikeden de korumuştur.
Hârun Reşid, veziri Ali'ye pek kıymet verir, senenin belli dönemlerinde kendisine kıymetli hediyeler sunardı.
Vezir Ali, bu kıymetli hediyelerin hemen hepsini diğer humus malları ile İmam Kâzım'a (a.s.) gönderirdi.
Yine bir seferinde içinde özel işlemeli bir elbisenin de bulunduğu hediyeleri İmam'a yolladı.
İmam, bütün hediyeleri kabul etti ancak altın işlemeli elbiseyi geri göndererek, "Bu elbiseyi iyi koru, ileride vukû bulacak bir olayda işine yarayacaktır" şeklinde bir not yazdı.
Yaktin oğlu Ali, notu okuduktan sonra İmam'ın dediği gibi elbiseyi sakladı.
Vezir Ali, bir süre sonra uşaklarından birini çalışmadığı gerekçesi ile işten uzaklaştırdı. Uşak, vezir Ali'nin İmam Kâzım (a.s.) ile olan hukukunu biliyordu. İntikam almak için Hârun'un yanına giderek, vezirin gizli durumunu ona anlattı.
Hârun'a, "O, Mûsâ b. Ca'fer'in İmam olduğuna inanıyor ve her yıl humusunu ona gönderiyor. Sizin geçen gün hediye ettiğiniz elbiseleri de ona yollamıştı" dedi.
Hârun bunu duyunca çok sinirlendi ve "Bu olayın gerçekliğini araştıracağım. Eğer söylediklerin doğruysa onu öldüreceğim" dedi.
Yanına çağırdığı vezirine elbiseyi ne yaptığını sordu. Ali, "Elbiseyi bir bohça içinde sakladığını" söyledi.
Hârun, "Onu hemen bana getir" dedi.
Yaktin oğlu Ali, uşaklarından birini eve yollayarak yerini tarif ettiği bohçayı getirtti.
Mühürlü bohçayı kıran Hârun, hediye ettiği elbiseyi görünce siniri yatıştı. Ve vezirine, "Bundan sonra senin hakkında kim ne derse desin sözüne inanmayacağım" dedi.
Kendisine yalan haber getiren uşağın kırbaçlanmasını emreden Hârun'un bu emri yerine getirilirken, uşak can vermiştir.
İmam>ın Ali b. Yaktin'e, fıkhî konularda da sıkıştırmak isteyenlere karşı çıkış yolu gösterdiği bilinmektedir.
Ali b. Yaktin anlatır: "İmam Mûsâ b. Ca'fer 'e şu konuyu yazdım: 'Ayaklara meshetme hususunda ihtilaf oluştu. Nasıl amel etmem gerektiği hususunda bana bir yazı gönderiniz.'
İmam Ebû'l-Hasan (a.s.) ona şöyle dedi:
"Sana şunu emrediyorum: Üç kere mazmaza yap, ağzına su al, üç kere burnuna su al, yüzünü üç kere yıka, sakallarını üç kere sıvazla, diplerini ovuştur. Kollarını üç kere yıka, kulaklarının dışını ve içini meshet. Ayaklarını da üç kere yıka. Buna aykırı davranarak başka şekilde amel etme."
Ali b. Yaktin denilen şekilde hareket etti.
Hârun Reşid, 'Ben, Ali b. Yaktin'in durumunu temize çıkarmak istiyorum. Diyorlar ki; Ali Râfizî'dir ve Râfizîler abdestte hafifleme yapıyorlar.'
Derken onu evde bir işle görevlendirdi. Sonra namaz vakti girdiğinde, Reşid odayı görebileceği yerde durdu, Ali b. Yaktin'i gizlice gözlüyordu.
Abdest alması için ona su gönderdi. O da İmam Mûsâ'nın emrettiği şekilde abdest aldı. Reşid saklandığı yerden çıktı ve 'Senin Râfizî olduğunu söyleyenler yalan söylüyorlar' dedi."
Hârun Reşid döneminde İmam Mûsâ Kâzım'a ve Ehl-i Beyt sevenlerine karşı takipler çok ıstırap vericiydi.
Bu konuda Usûl-i Kâfî'de, İmam Mûsâ Kâzım'dan nakledilen şu rivayet önemlidir:
"Muhammed b. İsa, ashabımızın bazısından onlar da Ebû'l-Ha- san Mûsâ'dan (aleyhisselâm) şöyle rivâyet etmiştir:
Allah Azze ve Celle, Ehl-i Beyt dostlarına kızdı ve beni, ya kendimi ya da onları feda etmek üzere serbest bıraktı. Allah'a yemin ederim ki, ben kendimi fedâ ederek onları korudum."
İmamın kendini fedâsı, Ehl-i Beyt taraftarlarının öldürülmesini önlemek maksadı ile zindana atılmayı kabul etmesi sonucunu doğurmuştur.
Bu kabul, zindanda zehirlenerek şehâdeti ile sonuçlanacaktır. (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Musa Kazım eserinden)
Hârun Reşid, veziri Ali'ye pek kıymet verir, senenin belli dönemlerinde kendisine kıymetli hediyeler sunardı.
Vezir Ali, bu kıymetli hediyelerin hemen hepsini diğer humus malları ile İmam Kâzım'a (a.s.) gönderirdi.
Yine bir seferinde içinde özel işlemeli bir elbisenin de bulunduğu hediyeleri İmam'a yolladı.
İmam, bütün hediyeleri kabul etti ancak altın işlemeli elbiseyi geri göndererek, "Bu elbiseyi iyi koru, ileride vukû bulacak bir olayda işine yarayacaktır" şeklinde bir not yazdı.
Yaktin oğlu Ali, notu okuduktan sonra İmam'ın dediği gibi elbiseyi sakladı.
Vezir Ali, bir süre sonra uşaklarından birini çalışmadığı gerekçesi ile işten uzaklaştırdı. Uşak, vezir Ali'nin İmam Kâzım (a.s.) ile olan hukukunu biliyordu. İntikam almak için Hârun'un yanına giderek, vezirin gizli durumunu ona anlattı.
Hârun'a, "O, Mûsâ b. Ca'fer'in İmam olduğuna inanıyor ve her yıl humusunu ona gönderiyor. Sizin geçen gün hediye ettiğiniz elbiseleri de ona yollamıştı" dedi.
Hârun bunu duyunca çok sinirlendi ve "Bu olayın gerçekliğini araştıracağım. Eğer söylediklerin doğruysa onu öldüreceğim" dedi.
Yanına çağırdığı vezirine elbiseyi ne yaptığını sordu. Ali, "Elbiseyi bir bohça içinde sakladığını" söyledi.
Hârun, "Onu hemen bana getir" dedi.
Yaktin oğlu Ali, uşaklarından birini eve yollayarak yerini tarif ettiği bohçayı getirtti.
Mühürlü bohçayı kıran Hârun, hediye ettiği elbiseyi görünce siniri yatıştı. Ve vezirine, "Bundan sonra senin hakkında kim ne derse desin sözüne inanmayacağım" dedi.
Kendisine yalan haber getiren uşağın kırbaçlanmasını emreden Hârun'un bu emri yerine getirilirken, uşak can vermiştir.
İmam>ın Ali b. Yaktin'e, fıkhî konularda da sıkıştırmak isteyenlere karşı çıkış yolu gösterdiği bilinmektedir.
Ali b. Yaktin anlatır: "İmam Mûsâ b. Ca'fer 'e şu konuyu yazdım: 'Ayaklara meshetme hususunda ihtilaf oluştu. Nasıl amel etmem gerektiği hususunda bana bir yazı gönderiniz.'
İmam Ebû'l-Hasan (a.s.) ona şöyle dedi:
"Sana şunu emrediyorum: Üç kere mazmaza yap, ağzına su al, üç kere burnuna su al, yüzünü üç kere yıka, sakallarını üç kere sıvazla, diplerini ovuştur. Kollarını üç kere yıka, kulaklarının dışını ve içini meshet. Ayaklarını da üç kere yıka. Buna aykırı davranarak başka şekilde amel etme."
Ali b. Yaktin denilen şekilde hareket etti.
Hârun Reşid, 'Ben, Ali b. Yaktin'in durumunu temize çıkarmak istiyorum. Diyorlar ki; Ali Râfizî'dir ve Râfizîler abdestte hafifleme yapıyorlar.'
Derken onu evde bir işle görevlendirdi. Sonra namaz vakti girdiğinde, Reşid odayı görebileceği yerde durdu, Ali b. Yaktin'i gizlice gözlüyordu.
Abdest alması için ona su gönderdi. O da İmam Mûsâ'nın emrettiği şekilde abdest aldı. Reşid saklandığı yerden çıktı ve 'Senin Râfizî olduğunu söyleyenler yalan söylüyorlar' dedi."
Hârun Reşid döneminde İmam Mûsâ Kâzım'a ve Ehl-i Beyt sevenlerine karşı takipler çok ıstırap vericiydi.
Bu konuda Usûl-i Kâfî'de, İmam Mûsâ Kâzım'dan nakledilen şu rivayet önemlidir:
"Muhammed b. İsa, ashabımızın bazısından onlar da Ebû'l-Ha- san Mûsâ'dan (aleyhisselâm) şöyle rivâyet etmiştir:
Allah Azze ve Celle, Ehl-i Beyt dostlarına kızdı ve beni, ya kendimi ya da onları feda etmek üzere serbest bıraktı. Allah'a yemin ederim ki, ben kendimi fedâ ederek onları korudum."
İmamın kendini fedâsı, Ehl-i Beyt taraftarlarının öldürülmesini önlemek maksadı ile zindana atılmayı kabul etmesi sonucunu doğurmuştur.
Bu kabul, zindanda zehirlenerek şehâdeti ile sonuçlanacaktır. (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Musa Kazım eserinden)