'İmam hiç seçimle belirlenebilir mi?'
İmam Rıza (a.s.) buyurdu ki: "İmam, elleriyle tutmak isteyenler ve niteleyenler açısından gökteki bir yıldız gibi erişilmez olduğu halde, seçimle belirlenebilir mi? Yoksa siz, bunun gibisinin Muhammed'in (s.a.a.) Ehl-i Beyt'inden başka bir yerde bulunabileceğini mi sanıyorsunuz?"
30.11.2017 00:00:00
(dünden devam?)
İmam Rıza (a.s.), imamet hakkındaki sözlerine şöyle devam etti:
"Böyleyken onun (İmam'ın) bütünüyle vasfedilmesi veya derinliğine nitelendirilmesi ya da onunla ilgili bir hususun anlaşılması, hele hele onun yerine geçen birinin bulunması ve ona ihtiyaç bırakmaması mümkün müdür? Nasıl ve nereden? O, elleriyle tutmak isteyenler ve niteleyenler açısından gökteki bir yıldız gibi erişilmez olduğu halde, seçimle belirlenebilir mi? Akıllar bunun gibisini bulabilir mi? Yoksa siz, bunun gibisinin Muhammed'in (s.a.a.) Ehl-i Beyt'inden başka bir yerde bulunabileceğini mi sanıyorsunuz? Allah'a yemin ederim ki, nefisleri onlara yalan söylüyor ve asılsız, bâtıl arzuların peşine düşmelerine neden oluyor. Zor ve kaygan bir yüksekliğe çıktılar. Bu yüzden baş aşağı yere yuvarlandılar. Şaşkın ve yitik akıllarıyla, eksik ve sapkın görüşleriyle bir imam seçmek istediler ama bu girişimleri imamdan uzaklaşmaktan başka bir işe yaramadı. 'Allah onları öldürsün, nereye sapıyorlar?' (Tevbe, 30). And olsun üstesinden gelinmeyecek bir işe kalkıştılar, bir iftira attılar, bu yüzden koyu bir sapıklıkla saptılar. Şaşkınlıkların girdabına düştüler; çünkü bilinçli olarak imamı terk ettiler. 'Şeytan onlara yaptıklarını süslü gösterdi, onları hak yoldan alıkoydu. Onlar da bunun bilincindeydiler.' (Ankebût, 38).
Allah'ın seçiminden, Resûlullah (sallallahu aleyhi ve âlihi)'nin seçiminden ve onun Ehl-i Beyt'inden yüz çevirdiler. Kendi seçimlerine itibar ettiler. Oysa Kur'ân onlara şöyle seslenmektedir: 'Rabbin dilediğini yaratır ve seçer. Onların seçme hakkı yoktur. Allah onların yakıştırmalarından münezzehtir, yücedir.' (Kasâs, 68).
Bir başka âyette de şöyle buyurmuştur: 'Allah ve Resulü bir şeye hükmetti mi, artık mü'min erkek ve mü'min kadınların işlerinde seçme hakkı yoktur.' (Ahzâb, 36).
Başka bir yerde de şöyle buyurmuştur: 'Size ne oluyor? Ne biçim hüküm veriyorsunuz? Yoksa size ait bir kitap var da onda mı okuyorsunuz? Onda, beğendiğiniz her şey sizin için mutlaka vardır! Yoksa ne hükmederseniz mutlaka sizindir diye sizin lehinize olarak tarafımızdan verilmiş, kıyamet gününe kadar geçerli, kesin sözler mi var? Sor onlara: Bu iddiayı onların hangisi savunacak? Yoksa ortakları mı var onların? Sözlerinde doğru iseler, hadi getirsinler ortaklarını.' (Kalem, 36-41).
Bir başka âyette de şöyle buyuruyor: 'Niçin Kur'ân'ı düşünmüyorlar? Yoksa kalplerinin üzerinde kilit mi var?' (Muhammed, 24). Yoksa 'Allah kalplerini mühürlemişte bu yüzden anlamıyorlar mı?' (Tevbe, 87) veya 'İşitmedikleri halde işittik diyenler gibi olmayın.' (Enfal, 21.) 'Şüphesiz Allah katında canlıların en kötüsü, düşünmeyen sağırlar ve dilsizlerdir. Allah onlarda bir hayır görseydi, elbette onlara işittirirdi. Fakat işittirseydi bile yine onlar yüz çevirerek dönerlerdi.' (Enfal, 23) Veya 'İşittik ve isyan ettik dediler.' (Bakara, 93)." (devam edecek?)
İmam Rıza (a.s.), imamet hakkındaki sözlerine şöyle devam etti:
"Böyleyken onun (İmam'ın) bütünüyle vasfedilmesi veya derinliğine nitelendirilmesi ya da onunla ilgili bir hususun anlaşılması, hele hele onun yerine geçen birinin bulunması ve ona ihtiyaç bırakmaması mümkün müdür? Nasıl ve nereden? O, elleriyle tutmak isteyenler ve niteleyenler açısından gökteki bir yıldız gibi erişilmez olduğu halde, seçimle belirlenebilir mi? Akıllar bunun gibisini bulabilir mi? Yoksa siz, bunun gibisinin Muhammed'in (s.a.a.) Ehl-i Beyt'inden başka bir yerde bulunabileceğini mi sanıyorsunuz? Allah'a yemin ederim ki, nefisleri onlara yalan söylüyor ve asılsız, bâtıl arzuların peşine düşmelerine neden oluyor. Zor ve kaygan bir yüksekliğe çıktılar. Bu yüzden baş aşağı yere yuvarlandılar. Şaşkın ve yitik akıllarıyla, eksik ve sapkın görüşleriyle bir imam seçmek istediler ama bu girişimleri imamdan uzaklaşmaktan başka bir işe yaramadı. 'Allah onları öldürsün, nereye sapıyorlar?' (Tevbe, 30). And olsun üstesinden gelinmeyecek bir işe kalkıştılar, bir iftira attılar, bu yüzden koyu bir sapıklıkla saptılar. Şaşkınlıkların girdabına düştüler; çünkü bilinçli olarak imamı terk ettiler. 'Şeytan onlara yaptıklarını süslü gösterdi, onları hak yoldan alıkoydu. Onlar da bunun bilincindeydiler.' (Ankebût, 38).
Allah'ın seçiminden, Resûlullah (sallallahu aleyhi ve âlihi)'nin seçiminden ve onun Ehl-i Beyt'inden yüz çevirdiler. Kendi seçimlerine itibar ettiler. Oysa Kur'ân onlara şöyle seslenmektedir: 'Rabbin dilediğini yaratır ve seçer. Onların seçme hakkı yoktur. Allah onların yakıştırmalarından münezzehtir, yücedir.' (Kasâs, 68).
Bir başka âyette de şöyle buyurmuştur: 'Allah ve Resulü bir şeye hükmetti mi, artık mü'min erkek ve mü'min kadınların işlerinde seçme hakkı yoktur.' (Ahzâb, 36).
Başka bir yerde de şöyle buyurmuştur: 'Size ne oluyor? Ne biçim hüküm veriyorsunuz? Yoksa size ait bir kitap var da onda mı okuyorsunuz? Onda, beğendiğiniz her şey sizin için mutlaka vardır! Yoksa ne hükmederseniz mutlaka sizindir diye sizin lehinize olarak tarafımızdan verilmiş, kıyamet gününe kadar geçerli, kesin sözler mi var? Sor onlara: Bu iddiayı onların hangisi savunacak? Yoksa ortakları mı var onların? Sözlerinde doğru iseler, hadi getirsinler ortaklarını.' (Kalem, 36-41).
Bir başka âyette de şöyle buyuruyor: 'Niçin Kur'ân'ı düşünmüyorlar? Yoksa kalplerinin üzerinde kilit mi var?' (Muhammed, 24). Yoksa 'Allah kalplerini mühürlemişte bu yüzden anlamıyorlar mı?' (Tevbe, 87) veya 'İşitmedikleri halde işittik diyenler gibi olmayın.' (Enfal, 21.) 'Şüphesiz Allah katında canlıların en kötüsü, düşünmeyen sağırlar ve dilsizlerdir. Allah onlarda bir hayır görseydi, elbette onlara işittirirdi. Fakat işittirseydi bile yine onlar yüz çevirerek dönerlerdi.' (Enfal, 23) Veya 'İşittik ve isyan ettik dediler.' (Bakara, 93)." (devam edecek?)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.