İmam Cafer’e insan bedeni hakkında bir soru soruldu
İmam Cafer’e insan bedeni hakkında bir soru soruldu. Buyurdu ki: Yüce Allah, insan bedenini on iki eklem, iki yüz kırk sekiz kemik, üç yüz altmış damara sahip olarak yaratmıştır
17.06.2022 23:50:00
![İmam Cafer’e insan bedeni hakkında bir soru soruldu](resimler/haberler/22/imam-cafere-insan-bedeni-hakkinda-bir-soru-soruldu-H1441147-11.jpg)
![](temalar/resimler/bos.gif)
![İmam Cafer’e insan bedeni hakkında bir soru soruldu](resimler/haberler/22/imam-cafere-insan-bedeni-hakkinda-bir-soru-soruldu-H1441147-12.jpg)
![](temalar/resimler/bos.gif)
![](temalar/resimler/bos.gif)
İmam Cafer'e insan bedeni hakkında bir soru soruldu. Buyurdu ki:
"Yüce Allah, insan bedenini on iki eklem, iki yüz kırk sekiz kemik, üç yüz altmış damara sahip olarak yaratmıştır.
Damarlar, bedenin tümünü sularlar. Kemikler onu ayakta tutarlar. Sinirler ise eti dağılmaktan korur.
Allah, insanın iki elinde seksen iki kemik yaratmıştır. Yani, her bir elinde kırk bir kemik vardır.
Bunların otuz beş tanesi avuç kısmında, iki tanesi kol kısmında, bir tanesi pazı kısmında, üç tanesi de omuz kısmında bulunmaktadır. Bu da kırk bir eder. Bir o kadar da öbür elde vardır.
İnsanın ayağında kırk üç tüne kemik bulunmaktadır. Otuz beş tanesi ayak kısmında, iki tanesi bacak kısmında, üç tanesi diz kısmında, bir tanesi baldır, iki tanesi de kalça kısmında bulunmaktadır. Bir o kadarı da öbür ayakta vardır.
İnsanın omurgasında on iki tane kemik vardır. Göğüs kafesinin her bir tarafında dokuz tane kaburga kemiği vardır. Boynunda sekiz, başında otuz altı kemik vardır. Ağzında yirmi sekiz veya otuz iki kemik bulunmaktadır."
Şeyh Mirza Muhammed el-Halilî şöyle diyor
![](resimler/haberler/22/imam-cafere-insan-bedeni-hakkinda-bir-soru-soruldu-H1441147-51.jpg)
"Ömrüme and olsun ki, bu sayı, tam da çağdaş analizcilerin tespit ettikleri gibidir. Ne fazla, ne eksik..."
İmam Câfer, Mufaddal b. Ömer'le yaptığı bir konuşmada ilk kez vücutta kan dolaşımının keyfiyetini de açıklamıştır. Böylece kan dolaşımını keşfeden bilgin olarak tanınan William Harvey'den önce bu gerçeği dile getirmiştir.
İmam buyuruyor ki:
"Ey Mufaddal! Besinin bedene ulaşması ve bu olayın gerisindeki akıllara durgunluk veren plan üzerinde düşün.
Yemek mideye ulaşır, mide onu pişirip sindirir. Yiyeceklerin özünü, örgü gibi birbirine sarılmış damarlar aracılığıyla karaciğere ulaşır.
Artık yiyeceklerin süzülmüş özü konumundadır. Karaciğere yiyeceğin kendisinden bir şey ulaşmamalıdır.
Aksi taktirde karaciğer yaralanır. Çünkü karaciğer incedir, sert şeylere tahammül etmez. Karaciğer de bunları en latif bir plan gereğince kabul eder ve kana dönüştürür. Ve bu kanı da bütün vücuda yayar. Bunu da kan dolaşımı için hazırlanmış kanallar aracılığıyla gerçekleştirir.
Tıpkı suyun akması için hazırlanan kanallar gibi... Ki, su bu kanallar aracılığıyla yerde akar.
Sonra kan vücutta bulunan pislikleri de bunun için hazırlanmış menfezlerden dışarı atar. Dolayısıyla, safra gibi acı olan kısmı öd kesesine, siyah olan kısmı dalağa, ıslak ve nemli olan kısmı da mesaneye gider.
Şimdi bedenin terkibinin temelindeki hikmet üzerinde düşün, bedenin her bir organı bu plan uyarınca olması gereken yere konulmuştur.
Bedenin uygun yerlerine bu kaplar konulmuş ki, bu artıklar oralarda toplansın, bedene yayılmasın, hastalanmasına ve görevini yapamamasına sebep olmasın. En güzel takdirin ve en sağlam planın sahibi Allah'ın şânı yücedir."
Yine buyurmuştur ki: "Suyun tadı hayattır (her şey suyla dirilir), ekmeğin tadı kuvvettir. Bedenin zaafı ve kuvveti böbreklerin yağının azalıp çoğalmasından ileri gelir. Aklın merkezi beyindir. Sertlik ve merhamet kalptedir." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Cafer eserinden)
"Yüce Allah, insan bedenini on iki eklem, iki yüz kırk sekiz kemik, üç yüz altmış damara sahip olarak yaratmıştır.
Damarlar, bedenin tümünü sularlar. Kemikler onu ayakta tutarlar. Sinirler ise eti dağılmaktan korur.
Allah, insanın iki elinde seksen iki kemik yaratmıştır. Yani, her bir elinde kırk bir kemik vardır.
Bunların otuz beş tanesi avuç kısmında, iki tanesi kol kısmında, bir tanesi pazı kısmında, üç tanesi de omuz kısmında bulunmaktadır. Bu da kırk bir eder. Bir o kadar da öbür elde vardır.
İnsanın ayağında kırk üç tüne kemik bulunmaktadır. Otuz beş tanesi ayak kısmında, iki tanesi bacak kısmında, üç tanesi diz kısmında, bir tanesi baldır, iki tanesi de kalça kısmında bulunmaktadır. Bir o kadarı da öbür ayakta vardır.
İnsanın omurgasında on iki tane kemik vardır. Göğüs kafesinin her bir tarafında dokuz tane kaburga kemiği vardır. Boynunda sekiz, başında otuz altı kemik vardır. Ağzında yirmi sekiz veya otuz iki kemik bulunmaktadır."
Şeyh Mirza Muhammed el-Halilî şöyle diyor
![](resimler/haberler/22/imam-cafere-insan-bedeni-hakkinda-bir-soru-soruldu-H1441147-51.jpg)
"Ömrüme and olsun ki, bu sayı, tam da çağdaş analizcilerin tespit ettikleri gibidir. Ne fazla, ne eksik..."
İmam Câfer, Mufaddal b. Ömer'le yaptığı bir konuşmada ilk kez vücutta kan dolaşımının keyfiyetini de açıklamıştır. Böylece kan dolaşımını keşfeden bilgin olarak tanınan William Harvey'den önce bu gerçeği dile getirmiştir.
İmam buyuruyor ki:
"Ey Mufaddal! Besinin bedene ulaşması ve bu olayın gerisindeki akıllara durgunluk veren plan üzerinde düşün.
Yemek mideye ulaşır, mide onu pişirip sindirir. Yiyeceklerin özünü, örgü gibi birbirine sarılmış damarlar aracılığıyla karaciğere ulaşır.
Artık yiyeceklerin süzülmüş özü konumundadır. Karaciğere yiyeceğin kendisinden bir şey ulaşmamalıdır.
Aksi taktirde karaciğer yaralanır. Çünkü karaciğer incedir, sert şeylere tahammül etmez. Karaciğer de bunları en latif bir plan gereğince kabul eder ve kana dönüştürür. Ve bu kanı da bütün vücuda yayar. Bunu da kan dolaşımı için hazırlanmış kanallar aracılığıyla gerçekleştirir.
Tıpkı suyun akması için hazırlanan kanallar gibi... Ki, su bu kanallar aracılığıyla yerde akar.
Sonra kan vücutta bulunan pislikleri de bunun için hazırlanmış menfezlerden dışarı atar. Dolayısıyla, safra gibi acı olan kısmı öd kesesine, siyah olan kısmı dalağa, ıslak ve nemli olan kısmı da mesaneye gider.
Şimdi bedenin terkibinin temelindeki hikmet üzerinde düşün, bedenin her bir organı bu plan uyarınca olması gereken yere konulmuştur.
Bedenin uygun yerlerine bu kaplar konulmuş ki, bu artıklar oralarda toplansın, bedene yayılmasın, hastalanmasına ve görevini yapamamasına sebep olmasın. En güzel takdirin ve en sağlam planın sahibi Allah'ın şânı yücedir."
Yine buyurmuştur ki: "Suyun tadı hayattır (her şey suyla dirilir), ekmeğin tadı kuvvettir. Bedenin zaafı ve kuvveti böbreklerin yağının azalıp çoğalmasından ileri gelir. Aklın merkezi beyindir. Sertlik ve merhamet kalptedir." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Cafer eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.