İmam Cafer’den inci taneleri -3-
Cesaret, yaratılışa dayanan üç özellikten kaynaklanır; bunlardan her birinin diğerinde bulunmayan kendine has bir üstünlüğü vardı
11.03.2025 16:12:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





"Cesaret, yaratılışa dayanan üç özellikten kaynaklanır; bunlardan her birinin diğerinde bulunmayan kendine has bir üstünlüğü vardır:
Fedakârlık, zilletten kaçınmak ve şan ve şerefe talip olmak. Bu özelliklerin her üçü bir yiğitte toplanırsa, hiçbir kimse, onun karşısında duramaz; atılganlık ve cesarette kendi asrında şöhret kazanır. Eğer bu özelliklerden bazısı ağır basarsa, o yönde cesareti, daha çok ve atılganlığı daha güçlü olur.
Anne ve babanın, evladın üzerinde üç hakkı vardır: Her hâlükârda onlara teşekkür etmek, Allah'a karşı günah işlemeye emretmeleri hariç tüm emir ve nehiylerine uymak, gizli ve açıkta hayırlarını istemek. Evladın da babanın üzerinde üç hakkı vardır: Ona iyi anne seçmek, güzel isim takmak ve terbiyesi için gayret sarf etmek.
Mümin kardeşler kendi aralarında üç şeye muhtaçtırlar; buna riayet ederlerse kardeşlikleri devam eder, aksi takdirde ayrılıp birbirlerine karşı kin ve nefret beslerler: İnsaflı davranmak, şefkatli olmak ve hasedi terk etmek.
Akrabalar üç şeyi gözetmedikçe zaafa uğrayıp başlarına gelene düşmanlarının sevinmelerinin ezikliğini hissederler: Dağılmamaları için hasedi terk etmeleri, yakınlığı korumak için iyi ilişki kurmaları ve izzet (ve kudret)ten yararlanmak için yardımlaşmaları.
Erkek, hanımına karşı üç şeye riayet etmelidir:
a) Hanımının, muhabbet ve ilgisini kazanmak için onunla uyum sağlamak.
b) Ona karşı güzel ahlâklı olmak.
c) Onun gözünde güzel görünmek ve refahını sağlamakla kalbini elde etmek.
Kadın, kocasına karşı şu üç şeye riayet etmesi gerekir:
a) Kocasının tüm hallerde güvenini sağlayacak şekilde kendisini kötülüklerden koruması.
b) Muhtemel hatalarının af edilmesi için sürekli kocasının hakkını gözetmesi.
c) Tatlı dil ve çekici tavırlarıyla kocasına olan sevgisini bildirmesi.
Başkalarına iyilik yapmak ancak üç şeyle kâmil olur: İyilikte acele etmek, iyiliği çok olsa da az görmek ve iyiliği başa kakmamak.
Sevinç ve neşe üç şeydedir: Vefalı olmak, haklara riayet etmek ve sıkıntılarda yardımlaşmak.
Üç şey, fikrin isabetli olmasına delildir: Karşılaştığı kimseyi hoş karşılamak, iyice dinlemek ve güzel cevap vermek.
İnsanlar üç kısımdır: Akıllı, ahmak ve fâcir. Akıllı, sorduklarında cevap verir, konuştuğunda doğru konuşur ve dinlediğinde de sözü kavrar.
Ahmak, konuştuğunda acele eder; haber verdiğinde şaşırıp gaflete düşer ve kötü işe zorlandığında da onu yapar. Fâcir de, emanet verildiğinde hıyanet eder ve kendisiyle konuştuğunda seni lekeler.
Dostlar üç kısımdır: Birincisi, kendisine sürekli ihtiyaç duyulan yemeğe benzer; işte bu akıllı kimsedir. İkincisi (bazı vakitler insanı yakalayan) dert gibidir; bu da ahmak kimsedir. Üçüncüsü ise (derdi tedavi eden) ilaç gibidir; bu da mütefekkir kimsedir.
Üç şey insanın aklının ne derecede olduğunu gösterir: Elçi, kendisini gönderenin; hediye, hediye verenin; mektup da yazanın aklının ne derecede olduğunu gösterir.
İlim üç kısımdır: Muhkem ve açık olan ayetleri anlamak, düzenleyen farzları bilmek ve yaşanan sünnetlerden haberdar olmak.
İnsanlar üç kısımdır: İlim öğrenmekten çekinen cahil, ilmi kendisini zayıflatan âlim, dünya ve ahireti için çalışan akıllı.
Şu üç özelliğe sahip olan gariplik çekmez. Güzel edep, eziyet etmemek ve su-i zanda bulunmaktan kaçınmak.
Günler üçtür: Geçip giden dün, ganimet bilinmesi gereken bugün, arzusundan başka elde bir şeyi olmayan yarın.
Kimde şu üç sıfat olmazsa, imanının ona faydası olmaz: Cahillerin cehaletine karşı koyabilecek olgunluk, haramlardan alı koyacak takva ve insanlarla geçinmesini sağlayacak ahlâk.
Kimde şu üç haslet olursa imanı kâmil olur: Öfkeli olduğunda haktan sapmamak, hoşnut olduğunda batıla yönelmemek ve güçlü olduğunda affetmek.
Dünyası olan her insan şu üç şeye muhtaçtır: Gevşekliğe varmayacak rahatlık, kanaatle beraber olan cömertlik ve tembelliği olmayan cesaret.
Her ne durumda olursa olsun akıllı insanın üç şeyi unutmaması gerekir: Dünyanın faniliğini, durumların sürekli değiştiğini ve kendisinden kurtulmanın mümkün olmadığı afetler.
Şu üç özellik bir kişide tam olarak görülmez: İman, akıl ve çaba.
Kardeşler (yakın dostlar) üç kısımdır: Canıyla arkadaşına yardımda bulunan kardeş; malıyla yardım eden kardeş -bu ikisi gerçek kardeşlerdir-; ihtiyacını senin vasıtanla karşılayan ve seni bazı zevkleri için isteyen kardeş; böyle birisini güvenilir sayma.
a) Ayet-i muhkeme: İtikadî ilimlere işarettir. Çünkü bunun delilleri, varlık âlemini kuşatan ve Kur'ân'daki ayetlerdir. Kur'ân'da mebde ve mead delilleri sunulurken "ayet" kelimesi kullanılmıştır.
b) Fariza-i adile: Ahlâk ilmine işarettir. Erdemler, aklın ordusundan, reziletler ise cehaletin ordusundan sayılırlar. İnsan akıl ordusuyla donanmalı, cehaletin ordusundan arınmalıdır. Adile sözcüğü ifrat ve tefritten uzak itidal yoluna işarettir.
c) Sünnet-i kaime: Helal ve haram konularına işarettir.
Maksat halkın genelinde görülen durumdur, Allah'ın velileri bundan müstesnadır.
İnsanda şu üç özellik olmadıkça, imanı kemale erişmez: Din hususunda bilgi sahibi olmak, geçimini sağlamakta ölçülü davranmak ve musibetlere karşı sabırlı olmak.
Yüce Allah'tan başka hiçbir güç ve kuvvet sahibi yoktur." (Hasan B. Ali el-Harranî Tuheful Ukul eserinden)
Fedakârlık, zilletten kaçınmak ve şan ve şerefe talip olmak. Bu özelliklerin her üçü bir yiğitte toplanırsa, hiçbir kimse, onun karşısında duramaz; atılganlık ve cesarette kendi asrında şöhret kazanır. Eğer bu özelliklerden bazısı ağır basarsa, o yönde cesareti, daha çok ve atılganlığı daha güçlü olur.
Anne ve babanın, evladın üzerinde üç hakkı vardır: Her hâlükârda onlara teşekkür etmek, Allah'a karşı günah işlemeye emretmeleri hariç tüm emir ve nehiylerine uymak, gizli ve açıkta hayırlarını istemek. Evladın da babanın üzerinde üç hakkı vardır: Ona iyi anne seçmek, güzel isim takmak ve terbiyesi için gayret sarf etmek.
Mümin kardeşler kendi aralarında üç şeye muhtaçtırlar; buna riayet ederlerse kardeşlikleri devam eder, aksi takdirde ayrılıp birbirlerine karşı kin ve nefret beslerler: İnsaflı davranmak, şefkatli olmak ve hasedi terk etmek.
Akrabalar üç şeyi gözetmedikçe zaafa uğrayıp başlarına gelene düşmanlarının sevinmelerinin ezikliğini hissederler: Dağılmamaları için hasedi terk etmeleri, yakınlığı korumak için iyi ilişki kurmaları ve izzet (ve kudret)ten yararlanmak için yardımlaşmaları.
Erkek, hanımına karşı üç şeye riayet etmelidir:
a) Hanımının, muhabbet ve ilgisini kazanmak için onunla uyum sağlamak.
b) Ona karşı güzel ahlâklı olmak.
c) Onun gözünde güzel görünmek ve refahını sağlamakla kalbini elde etmek.
Kadın, kocasına karşı şu üç şeye riayet etmesi gerekir:
a) Kocasının tüm hallerde güvenini sağlayacak şekilde kendisini kötülüklerden koruması.
b) Muhtemel hatalarının af edilmesi için sürekli kocasının hakkını gözetmesi.
c) Tatlı dil ve çekici tavırlarıyla kocasına olan sevgisini bildirmesi.
Başkalarına iyilik yapmak ancak üç şeyle kâmil olur: İyilikte acele etmek, iyiliği çok olsa da az görmek ve iyiliği başa kakmamak.
Sevinç ve neşe üç şeydedir: Vefalı olmak, haklara riayet etmek ve sıkıntılarda yardımlaşmak.
Üç şey, fikrin isabetli olmasına delildir: Karşılaştığı kimseyi hoş karşılamak, iyice dinlemek ve güzel cevap vermek.
İnsanlar üç kısımdır: Akıllı, ahmak ve fâcir. Akıllı, sorduklarında cevap verir, konuştuğunda doğru konuşur ve dinlediğinde de sözü kavrar.
Ahmak, konuştuğunda acele eder; haber verdiğinde şaşırıp gaflete düşer ve kötü işe zorlandığında da onu yapar. Fâcir de, emanet verildiğinde hıyanet eder ve kendisiyle konuştuğunda seni lekeler.
Dostlar üç kısımdır: Birincisi, kendisine sürekli ihtiyaç duyulan yemeğe benzer; işte bu akıllı kimsedir. İkincisi (bazı vakitler insanı yakalayan) dert gibidir; bu da ahmak kimsedir. Üçüncüsü ise (derdi tedavi eden) ilaç gibidir; bu da mütefekkir kimsedir.
Üç şey insanın aklının ne derecede olduğunu gösterir: Elçi, kendisini gönderenin; hediye, hediye verenin; mektup da yazanın aklının ne derecede olduğunu gösterir.
İlim üç kısımdır: Muhkem ve açık olan ayetleri anlamak, düzenleyen farzları bilmek ve yaşanan sünnetlerden haberdar olmak.
İnsanlar üç kısımdır: İlim öğrenmekten çekinen cahil, ilmi kendisini zayıflatan âlim, dünya ve ahireti için çalışan akıllı.
Şu üç özelliğe sahip olan gariplik çekmez. Güzel edep, eziyet etmemek ve su-i zanda bulunmaktan kaçınmak.
Günler üçtür: Geçip giden dün, ganimet bilinmesi gereken bugün, arzusundan başka elde bir şeyi olmayan yarın.
Kimde şu üç sıfat olmazsa, imanının ona faydası olmaz: Cahillerin cehaletine karşı koyabilecek olgunluk, haramlardan alı koyacak takva ve insanlarla geçinmesini sağlayacak ahlâk.
Kimde şu üç haslet olursa imanı kâmil olur: Öfkeli olduğunda haktan sapmamak, hoşnut olduğunda batıla yönelmemek ve güçlü olduğunda affetmek.
Dünyası olan her insan şu üç şeye muhtaçtır: Gevşekliğe varmayacak rahatlık, kanaatle beraber olan cömertlik ve tembelliği olmayan cesaret.
Her ne durumda olursa olsun akıllı insanın üç şeyi unutmaması gerekir: Dünyanın faniliğini, durumların sürekli değiştiğini ve kendisinden kurtulmanın mümkün olmadığı afetler.
Şu üç özellik bir kişide tam olarak görülmez: İman, akıl ve çaba.
Kardeşler (yakın dostlar) üç kısımdır: Canıyla arkadaşına yardımda bulunan kardeş; malıyla yardım eden kardeş -bu ikisi gerçek kardeşlerdir-; ihtiyacını senin vasıtanla karşılayan ve seni bazı zevkleri için isteyen kardeş; böyle birisini güvenilir sayma.
a) Ayet-i muhkeme: İtikadî ilimlere işarettir. Çünkü bunun delilleri, varlık âlemini kuşatan ve Kur'ân'daki ayetlerdir. Kur'ân'da mebde ve mead delilleri sunulurken "ayet" kelimesi kullanılmıştır.
b) Fariza-i adile: Ahlâk ilmine işarettir. Erdemler, aklın ordusundan, reziletler ise cehaletin ordusundan sayılırlar. İnsan akıl ordusuyla donanmalı, cehaletin ordusundan arınmalıdır. Adile sözcüğü ifrat ve tefritten uzak itidal yoluna işarettir.
c) Sünnet-i kaime: Helal ve haram konularına işarettir.
Maksat halkın genelinde görülen durumdur, Allah'ın velileri bundan müstesnadır.
İnsanda şu üç özellik olmadıkça, imanı kemale erişmez: Din hususunda bilgi sahibi olmak, geçimini sağlamakta ölçülü davranmak ve musibetlere karşı sabırlı olmak.
Yüce Allah'tan başka hiçbir güç ve kuvvet sahibi yoktur." (Hasan B. Ali el-Harranî Tuheful Ukul eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.