İmam Ali Rıza
Hamd âlemlerin Rabbi olan Allah'a, selat-ü selam âlemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed’e ve O'nun pak ve temiz Ehl-i Beyt’ine olsun...
15.01.2024 19:15:00
Hasan Parlak
Hasan Parlak
Hamd âlemlerin Rabbi olan Allah'a, selat-ü selam âlemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed'e ve O'nun pak ve temiz Ehl-i Beyt'ine olsun...
O Ehl-i Beyt ki, Yüce Allah'ın, "Allah ancak siz, Ehl-i Beyt'ten her türlü pisliği gidermek ve sizi tertemiz yapmak ister" hitâbına mazhar olmuş, mübarek bir topluluktur.
Bu eser, pak Ehl-i Beyt'in tertemiz evlatlarından 8. İmam, Ali b. Mûsa er-Rıza'nın mücadele, azim ve takva dolu hayatının bir özetidir.
İmam Rıza, babası Mûsa Kâzım'ın Bağdat zindanında şehit edilmesinin ardından imamet vazifesini üstlenmiş ve yirmi yıl bu görevini devam ettirmiştir.
İmam Rıza'nın hayatındaki en önemli olay, Abbasi halifesi Memun'un kendi veliahdı olmayı İmam'a kabul ettirdiği veliahtlık meselesidir.
Eserimizde ayrıntılı olarak göreceğiniz gibi İmam Rıza bu davranışıyla, ümmeti fitne ve katliamdan korumayı, İslam'ın tahrif edilmesinin önüne geçmeyi hedeflemiştir.
Bu maksadında büyük ölçüde muvaffak olmuştur. Bunun ötesinde, İmam Rıza, veliahtlık tayininin iktidarla neticelenmesi gibi bir niyet ve beklenti içinde hiçbir zaman olmamıştır.
Nitekim veliahtlık ilanına sevinen hizmetçilerinden birine şunları söylemiştir: "Bu işe pek sevinme, çünkü devamı yoktur." (Şeyh Müfid, el-İrşad, s. 312).
Esasen, Ehl-i Beyt İmamlarının tamamının hayatına baktığımızda şu temel prensipler istikametinde hareket ettiklerini görüyoruz:
1. Ümmetin ikaz ve irşad görevini yerine getirmek.
2. Ümmeti fitne ve katliamlardan korumak.
3. İslam'ın tahrif edilmesine engel olmak.
4. Ehl-i Beyt'in hayat tarzını yaygınlaştırmak.
İmam Rıza da, kendi yaşadığı dönemin şartlarında bu vazifeleri en iyi şekilde yerine getirmiş, ahlakı ve yaşantısıyla ümmete mükemmel bir örnek teşkil etmiştir.
Öyle ki, onun döneminde onun gibi bir insan görülmüş değildir. Tarihçi Heysemî onun ahlakı hakkında şunları söyler: "... Çağının en çok ibadet edeni, en âlimi ve en cömerdiydi." (es-Savaiku'l-Muhrika, s. 307).
Bu, yalnız İmam Rıza'nın değil, Ehl-i Beyt İmamlarının ortak özelliğidir. Her biri yaşadığı dönemin ilim, ahlak takva ve yaşayış bakımından doruk noktasındaki şahsiyetleri olmuşlardır. Bu vasıf aynı zamanda imametin bir gereğidir de...
Her imam yaşadığı dönemin zirve şahsiyetidir ve böyle olmalıdır. Bu hakikati İmam Rıza şöyle ifade eder: "... İmam, zamanının tek adamıdır. Hiç kimse onun düzeyine erişemez. Hiçbir âlim onunla boy ölçüşemez. Onun alternatifi veya benzeri de olmaz."
İmam Rıza bu hakikatin bir tezahürü olarak devrinin birçok âlimiyle münarazada bulunmuş ve hepsini tartışılmaz bir biçimde yenilgiye uğratmıştır. Bihâru'l-Envâr'da şöyle geçer:
"... Memun toplantılar düzenleyerek çeşitli dinlere mensup bilginleri, çeşitli İslam fakihlerini ve muhaddisleri topluyor, İmam'la bilimsel görüşmeler yaptırıyordu. Bu görüşmelerin sonunda hepsi de İmam'ın çok bilgili olduğu ve ilimde onunla yarışamayacaklarını itiraf ediyorlardı." (Bihâru'l-Envâr, s. 100).
İmam Rıza etrafındakilere Ehl-i Beyt'i sevmeyi ve sâlih amellere devam etmeyi tavsiye eder ve şöyle derdi: "Ehl-i Beyt'e olan sevginin ümidiyle (ona dayanarak) ibadette gayret göstermeyi ve sâlih ameller yapmayı asla terk etmeyin." (Bihâru'l-Envâr, c. 78, s. 347).
Ehl-i Beyt sevgisinin, sâlih amellerin, takvanın ibadetin ve üstün ahlakın mükemmel bir örneği olan Ehl-i Beyt'in bu büyük imamı pak ve şerefli bir hayatın ardından Hicri 203 yılının Safer ayında 55 yaşında hayata gözlerini yumdu.
Onun, eceliyle öldüğünü söyleyenler olduğu gibi, halife Memun tarafından zehirlendiği de tarihî kayıtlarda yer almaktadır.
O'na salat ve selam olsun... Allah şefaatinden mahrum eylemesin." (Prof. Dr. Haydar Baş Trabzon / Kasım, 2011)
O Ehl-i Beyt ki, Yüce Allah'ın, "Allah ancak siz, Ehl-i Beyt'ten her türlü pisliği gidermek ve sizi tertemiz yapmak ister" hitâbına mazhar olmuş, mübarek bir topluluktur.
Bu eser, pak Ehl-i Beyt'in tertemiz evlatlarından 8. İmam, Ali b. Mûsa er-Rıza'nın mücadele, azim ve takva dolu hayatının bir özetidir.
İmam Rıza, babası Mûsa Kâzım'ın Bağdat zindanında şehit edilmesinin ardından imamet vazifesini üstlenmiş ve yirmi yıl bu görevini devam ettirmiştir.
İmam Rıza'nın hayatındaki en önemli olay, Abbasi halifesi Memun'un kendi veliahdı olmayı İmam'a kabul ettirdiği veliahtlık meselesidir.
Eserimizde ayrıntılı olarak göreceğiniz gibi İmam Rıza bu davranışıyla, ümmeti fitne ve katliamdan korumayı, İslam'ın tahrif edilmesinin önüne geçmeyi hedeflemiştir.
Bu maksadında büyük ölçüde muvaffak olmuştur. Bunun ötesinde, İmam Rıza, veliahtlık tayininin iktidarla neticelenmesi gibi bir niyet ve beklenti içinde hiçbir zaman olmamıştır.
Nitekim veliahtlık ilanına sevinen hizmetçilerinden birine şunları söylemiştir: "Bu işe pek sevinme, çünkü devamı yoktur." (Şeyh Müfid, el-İrşad, s. 312).
Esasen, Ehl-i Beyt İmamlarının tamamının hayatına baktığımızda şu temel prensipler istikametinde hareket ettiklerini görüyoruz:
1. Ümmetin ikaz ve irşad görevini yerine getirmek.
2. Ümmeti fitne ve katliamlardan korumak.
3. İslam'ın tahrif edilmesine engel olmak.
4. Ehl-i Beyt'in hayat tarzını yaygınlaştırmak.
İmam Rıza da, kendi yaşadığı dönemin şartlarında bu vazifeleri en iyi şekilde yerine getirmiş, ahlakı ve yaşantısıyla ümmete mükemmel bir örnek teşkil etmiştir.
Öyle ki, onun döneminde onun gibi bir insan görülmüş değildir. Tarihçi Heysemî onun ahlakı hakkında şunları söyler: "... Çağının en çok ibadet edeni, en âlimi ve en cömerdiydi." (es-Savaiku'l-Muhrika, s. 307).
Bu, yalnız İmam Rıza'nın değil, Ehl-i Beyt İmamlarının ortak özelliğidir. Her biri yaşadığı dönemin ilim, ahlak takva ve yaşayış bakımından doruk noktasındaki şahsiyetleri olmuşlardır. Bu vasıf aynı zamanda imametin bir gereğidir de...
Her imam yaşadığı dönemin zirve şahsiyetidir ve böyle olmalıdır. Bu hakikati İmam Rıza şöyle ifade eder: "... İmam, zamanının tek adamıdır. Hiç kimse onun düzeyine erişemez. Hiçbir âlim onunla boy ölçüşemez. Onun alternatifi veya benzeri de olmaz."
İmam Rıza bu hakikatin bir tezahürü olarak devrinin birçok âlimiyle münarazada bulunmuş ve hepsini tartışılmaz bir biçimde yenilgiye uğratmıştır. Bihâru'l-Envâr'da şöyle geçer:
"... Memun toplantılar düzenleyerek çeşitli dinlere mensup bilginleri, çeşitli İslam fakihlerini ve muhaddisleri topluyor, İmam'la bilimsel görüşmeler yaptırıyordu. Bu görüşmelerin sonunda hepsi de İmam'ın çok bilgili olduğu ve ilimde onunla yarışamayacaklarını itiraf ediyorlardı." (Bihâru'l-Envâr, s. 100).
İmam Rıza etrafındakilere Ehl-i Beyt'i sevmeyi ve sâlih amellere devam etmeyi tavsiye eder ve şöyle derdi: "Ehl-i Beyt'e olan sevginin ümidiyle (ona dayanarak) ibadette gayret göstermeyi ve sâlih ameller yapmayı asla terk etmeyin." (Bihâru'l-Envâr, c. 78, s. 347).
Ehl-i Beyt sevgisinin, sâlih amellerin, takvanın ibadetin ve üstün ahlakın mükemmel bir örneği olan Ehl-i Beyt'in bu büyük imamı pak ve şerefli bir hayatın ardından Hicri 203 yılının Safer ayında 55 yaşında hayata gözlerini yumdu.
Onun, eceliyle öldüğünü söyleyenler olduğu gibi, halife Memun tarafından zehirlendiği de tarihî kayıtlarda yer almaktadır.
O'na salat ve selam olsun... Allah şefaatinden mahrum eylemesin." (Prof. Dr. Haydar Baş Trabzon / Kasım, 2011)