İmam Ali hukuk ve adalet
Allah buyurur ki: 'Kötülüğün cezası yine, onun gibi bir kötülüktür. Kim affeder, barışırsa onun mükâfatı Allah'a aittir. Doğrusu O, zalimleri sevmez
06.04.2023 19:20:00
•Adaletin Tam Uygulanması:
"Ey Mâlik! Eşin dostun veya reayadan ahbap ve akrabalarının istek ve arzuları, reayanın huzurunu kaçırırsa veya Allah'ın rızasına aykırı düşerse, olaya insaf ve iyi niyetle yaklaşmalı ve Allah'ın rızasına aykırı davranmaktan uzak durmalısın. Eğer bunun tersini yaparsan zulmetmiş olursun.
Allah buyurur ki: 'Kötülüğün cezası yine, onun gibi bir kötülüktür. Kim affeder, barışırsa onun mükâfatı Allah'a aittir. Doğrusu O, zalimleri sevmez.'
Unutma ki, Allah'ın kullarına zulmedenin davacısı Allah'tır, Allah'ın kulları değildir.
Allah da bir kimseye hasım oldu mu o kimsenin tutunabileceği bütün deliller batıldır.
Ölünceye kadar yahut tövbe edinceye kadar, Allah ile savaş halinde olur. Zira zulüm ehlini gözetim altında tutan Cenab-ı Akdes-i İlahi, mazlumların bedduasını işitir, zalimlere de zamanı gelince azabını yollar.
Üç yönden tahsile yetkili olduğun meblağın ortasını tercih etmek gerekir. Mesela, zekâtı toplamaya memur olan kimse ganimetlere ait zekâtın, gerek en yükseğini gerek en düşüğünü ve gerekse ortasını almaya yetkiliyken, ortasını almak daha uygun olur.
Zira en yükseğini alırsa, mal sahibine haksızlık olur, şayet en düşüğünü tahsil ederse Beytü'l-Mal'a haksızlık olur.
Zira 'işlerin en hayırlısı orta olanıdır'. Bu bakımdan hakların dağıtımı sırasında, herkese eşit davranmalısın. Halk ile üst sınıflar arasında anlaşmazlık çıkarsa, halkın eğilimlerine kulak vermek tercih edeceğin en güzel yoldur. Zira kamunun hoşnutsuzluğu eşrafın rızasını yok eder. Kamunun rızasını kazanınca da eşrafın hoşnut¬suzluğu ortadan kalkar."
•Kadılar ve Hâkimler:
"Halk arasında kolayca karar vermek için öyle bir adam seçmelisin ki, ilim ve birikimde herkesten üstün olsun, iş yoğunluğundan sıkılmasın.
Halktan gelecek, baskıya aldırmayıp doğrunun yanında olsun. Mahkeme esnasında, savunma tarafını tutup ayak diretmesin. Tarafları tam olarak dinlemeden karar vermesin. Olayları çarpıtmasın. Hatasında ısrarlı olmasın.
Gerçek ortaya çıkınca haklıya hakkını versin. Hakka teslim olmaktan acze düşmesin. Nefs-i emmareyi, aşırı isteklerden uzak tutsun. Şüpheli konuları derinlemesine incelemeden hüküm vermesin.
Kavgalı insanların tereddüt ve talepleri karşısında bıkkınlık göstermesin. Hak ve hakikatin açıklık kazanmasına özen göstersin.
Keskin kılıç gibi kesici ve koparıcı olsun. Ehil insanların övgüsü ile mağrur olmasın. Yüze gülen dalkavuklara kanmasın."
Allah şöyle buyurur: 'Şüphesiz ki Allah size emanetleri ehil (ve erbabına) vermenizi, insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder.'
"Aslında, toplumda bu sayılan özellikleri taşıyan insan az bulunur. Bu bakımdan onun sözünde duruşunu ve herkes tarafından bilinen bir kişi olup olmadığını iyice araştırmalı tayin ettiğin kadının fakirliğini gidermeli ve bütün ihtiyaçlarını karşılamalısın."
Zira Hz. Peygamber de hâkimin kendi kendine yeterliliğine büyük önem vermiş ve Attab'ı Mekke valisi tayin ettiği sırada kendisine 30 dirhem maaş bağlamıştı.
•Adlî Denetim:
"Ey Mâlik! Davaların sonuçlarına ve kadıların hal ve hareketlerine çok dikkat etmelisin.
Zira bozuk düzen anlayışının bir uzantısı olarak bu din, kötü niyetli ve şerli insanların elinde esir oldu. Ne acıdır ki, din namına istediklerini yapıyorlar ve din-i mübini kullanarak dünyalık elde etmeye çalışıyorlar." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali eserinden)
"Ey Mâlik! Eşin dostun veya reayadan ahbap ve akrabalarının istek ve arzuları, reayanın huzurunu kaçırırsa veya Allah'ın rızasına aykırı düşerse, olaya insaf ve iyi niyetle yaklaşmalı ve Allah'ın rızasına aykırı davranmaktan uzak durmalısın. Eğer bunun tersini yaparsan zulmetmiş olursun.
Allah buyurur ki: 'Kötülüğün cezası yine, onun gibi bir kötülüktür. Kim affeder, barışırsa onun mükâfatı Allah'a aittir. Doğrusu O, zalimleri sevmez.'
Unutma ki, Allah'ın kullarına zulmedenin davacısı Allah'tır, Allah'ın kulları değildir.
Allah da bir kimseye hasım oldu mu o kimsenin tutunabileceği bütün deliller batıldır.
Ölünceye kadar yahut tövbe edinceye kadar, Allah ile savaş halinde olur. Zira zulüm ehlini gözetim altında tutan Cenab-ı Akdes-i İlahi, mazlumların bedduasını işitir, zalimlere de zamanı gelince azabını yollar.
Üç yönden tahsile yetkili olduğun meblağın ortasını tercih etmek gerekir. Mesela, zekâtı toplamaya memur olan kimse ganimetlere ait zekâtın, gerek en yükseğini gerek en düşüğünü ve gerekse ortasını almaya yetkiliyken, ortasını almak daha uygun olur.
Zira en yükseğini alırsa, mal sahibine haksızlık olur, şayet en düşüğünü tahsil ederse Beytü'l-Mal'a haksızlık olur.
Zira 'işlerin en hayırlısı orta olanıdır'. Bu bakımdan hakların dağıtımı sırasında, herkese eşit davranmalısın. Halk ile üst sınıflar arasında anlaşmazlık çıkarsa, halkın eğilimlerine kulak vermek tercih edeceğin en güzel yoldur. Zira kamunun hoşnutsuzluğu eşrafın rızasını yok eder. Kamunun rızasını kazanınca da eşrafın hoşnut¬suzluğu ortadan kalkar."
•Kadılar ve Hâkimler:
"Halk arasında kolayca karar vermek için öyle bir adam seçmelisin ki, ilim ve birikimde herkesten üstün olsun, iş yoğunluğundan sıkılmasın.
Halktan gelecek, baskıya aldırmayıp doğrunun yanında olsun. Mahkeme esnasında, savunma tarafını tutup ayak diretmesin. Tarafları tam olarak dinlemeden karar vermesin. Olayları çarpıtmasın. Hatasında ısrarlı olmasın.
Gerçek ortaya çıkınca haklıya hakkını versin. Hakka teslim olmaktan acze düşmesin. Nefs-i emmareyi, aşırı isteklerden uzak tutsun. Şüpheli konuları derinlemesine incelemeden hüküm vermesin.
Kavgalı insanların tereddüt ve talepleri karşısında bıkkınlık göstermesin. Hak ve hakikatin açıklık kazanmasına özen göstersin.
Keskin kılıç gibi kesici ve koparıcı olsun. Ehil insanların övgüsü ile mağrur olmasın. Yüze gülen dalkavuklara kanmasın."
Allah şöyle buyurur: 'Şüphesiz ki Allah size emanetleri ehil (ve erbabına) vermenizi, insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder.'
"Aslında, toplumda bu sayılan özellikleri taşıyan insan az bulunur. Bu bakımdan onun sözünde duruşunu ve herkes tarafından bilinen bir kişi olup olmadığını iyice araştırmalı tayin ettiğin kadının fakirliğini gidermeli ve bütün ihtiyaçlarını karşılamalısın."
Zira Hz. Peygamber de hâkimin kendi kendine yeterliliğine büyük önem vermiş ve Attab'ı Mekke valisi tayin ettiği sırada kendisine 30 dirhem maaş bağlamıştı.
•Adlî Denetim:
"Ey Mâlik! Davaların sonuçlarına ve kadıların hal ve hareketlerine çok dikkat etmelisin.
Zira bozuk düzen anlayışının bir uzantısı olarak bu din, kötü niyetli ve şerli insanların elinde esir oldu. Ne acıdır ki, din namına istediklerini yapıyorlar ve din-i mübini kullanarak dünyalık elde etmeye çalışıyorlar." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali eserinden)