"Resulüm! Onlara de ki: Size bir tek öğüt vereceğim; Allah için ikişer ikişer, teker teker ayağa kalkın, sonra da düşünün! Arkadaşınızda (Peygamber'de) hiç bir delilik yoktur! O ancak şiddetli bir azap gelip çatmadan evvel sizi uyaran bir peygamberdir" (Sebe: 46).
Ve müfessirin bu ayatle ilgili yorumu: "Kur'an-ı Kerim sosyal ve psikolojik baskılar altında peygamberi inkar edenleri çifter çifter ve tek başlarına düşünerek ve karşılıklı tartışarak peygamber hakkında hüküm vermeye davet ediyor. Zira çoklarının inkarı, çevrenin manevi baskısından ileri geliyordu"
Kur'an-ı Kerim'in evrensel olduğuna, tüm zamanları ve mekanları kuşattığına, kıyamet sabahına kadar kuşatmaya devam edeceğine inananlar olarak bu ayet-i kerimenin, 2004 yılında Anadolu coğrafyasında yaşayan biz Müslümanlara nice hakikatler vazettiğini hayretle müşahade ediyoruz.
Bin yıldan beri bu topraklarda mekan tutmuş, bu coğrafyayı vatan edinmiş, vatanını kem nazarlardan, kem niyetlerden ve emellerden korumak için nice canlar vermiş, nice çileler çekmiş olan Müslüman Türk milleti, şimdilerde kendisinden hiç beklenmeyecek yanlışlar yapmaktatır. Çevresinin sosyal ve psikolojik baskısı ile, neredeyse karaya ak, aka kara diyebilecek, yanlışı doğru, doğruyu yanlış telakki edebilecek sapmaların içine düşmüştür, düşürülmüştür. Miletimiz, olup bitenleri, etrafında dolaşan söylentileri ayetin çağrısına uyarak tek tek, ikişer ikişer düşünmeli, içinde bulunduğu partinin, grubun etki alanını terk ederek bir değerlendirme yapmalıdır. Ben şu cümleyi şimdiye kadar, sahibini söylemeden, kime, ne zaman söyledimse oldukça sert, "o nasıl söz, o nasıl lakırdı" tarzında tepki aldım ve ne zaman ki sahibini söyledim ondan sonra, tevillerin yorumların başladığını gördüm.
Cümle şu: "... Herkes kelime-i tevhidi esas alarak çevresine bakışını yeniden gözden geçirmeli ve ıslah etmelidir. Hatta kelime-i tevhidin ikinci bölümünü, yani 'Muhammed Allah'ın Resulüdür' kısmını söylemeksizin sadece ilk kısmını ikrar eden kimselere rahmet ve merhamet bakışıyla bakmalıdır..."
Bu cümledeki sakatlığı, aksaklğı derinlemesine bilgisi olmayan, sıradan bir vatandaşımız dahi anlayabilmekte ve "olur mu öyle şey" demektedir. Bu cümleyi, diyalog misyonunu üstlenmiş olan Fethullah Gülen'in söylediğini, şu isimli kitaplarında yer aldığını söylediğimizde "ya, öyle mi acaba niye böyle demiş, acaba ne demek istemiş?" türünden hayret ifadeleri ard arda sıralanıyor.
İnsanımız tek başına ikişer ikişer düşündüğü, salim akılla tefekkür ettiği zaman "Ne demek, Hz. Muhammed'siz ne günümüz var, onsuz Müslümanlık olur mu?" diyor, fakat çevresinin etki alanına girince sapmalar başlıyor.
Ve müfessirin bu ayatle ilgili yorumu: "Kur'an-ı Kerim sosyal ve psikolojik baskılar altında peygamberi inkar edenleri çifter çifter ve tek başlarına düşünerek ve karşılıklı tartışarak peygamber hakkında hüküm vermeye davet ediyor. Zira çoklarının inkarı, çevrenin manevi baskısından ileri geliyordu"
Kur'an-ı Kerim'in evrensel olduğuna, tüm zamanları ve mekanları kuşattığına, kıyamet sabahına kadar kuşatmaya devam edeceğine inananlar olarak bu ayet-i kerimenin, 2004 yılında Anadolu coğrafyasında yaşayan biz Müslümanlara nice hakikatler vazettiğini hayretle müşahade ediyoruz.
Bin yıldan beri bu topraklarda mekan tutmuş, bu coğrafyayı vatan edinmiş, vatanını kem nazarlardan, kem niyetlerden ve emellerden korumak için nice canlar vermiş, nice çileler çekmiş olan Müslüman Türk milleti, şimdilerde kendisinden hiç beklenmeyecek yanlışlar yapmaktatır. Çevresinin sosyal ve psikolojik baskısı ile, neredeyse karaya ak, aka kara diyebilecek, yanlışı doğru, doğruyu yanlış telakki edebilecek sapmaların içine düşmüştür, düşürülmüştür. Miletimiz, olup bitenleri, etrafında dolaşan söylentileri ayetin çağrısına uyarak tek tek, ikişer ikişer düşünmeli, içinde bulunduğu partinin, grubun etki alanını terk ederek bir değerlendirme yapmalıdır. Ben şu cümleyi şimdiye kadar, sahibini söylemeden, kime, ne zaman söyledimse oldukça sert, "o nasıl söz, o nasıl lakırdı" tarzında tepki aldım ve ne zaman ki sahibini söyledim ondan sonra, tevillerin yorumların başladığını gördüm.
Cümle şu: "... Herkes kelime-i tevhidi esas alarak çevresine bakışını yeniden gözden geçirmeli ve ıslah etmelidir. Hatta kelime-i tevhidin ikinci bölümünü, yani 'Muhammed Allah'ın Resulüdür' kısmını söylemeksizin sadece ilk kısmını ikrar eden kimselere rahmet ve merhamet bakışıyla bakmalıdır..."
Bu cümledeki sakatlığı, aksaklğı derinlemesine bilgisi olmayan, sıradan bir vatandaşımız dahi anlayabilmekte ve "olur mu öyle şey" demektedir. Bu cümleyi, diyalog misyonunu üstlenmiş olan Fethullah Gülen'in söylediğini, şu isimli kitaplarında yer aldığını söylediğimizde "ya, öyle mi acaba niye böyle demiş, acaba ne demek istemiş?" türünden hayret ifadeleri ard arda sıralanıyor.
İnsanımız tek başına ikişer ikişer düşündüğü, salim akılla tefekkür ettiği zaman "Ne demek, Hz. Muhammed'siz ne günümüz var, onsuz Müslümanlık olur mu?" diyor, fakat çevresinin etki alanına girince sapmalar başlıyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Serveti katlamak size, yoksulluğa katlanmak bize / 12.06.2024
- Ey ahali neyiniz noksan? / 10.06.2024
- 'Adana’da Ağustos’ta bulamadım yazımı' / 08.06.2024
- Zenginler arasında devletleşen servet / 07.06.2024
- Bal alalım derken sürekli vebal aldınız / 06.06.2024
- Yetime yoksula sahip çıkmayacaksan… / 05.06.2024
- Sudan’dan sığır, Kanada’dan mercimek / 03.06.2024
- Hem ekini hem de ekeni kuruttular / 01.06.2024
- Hem ekini hem de ekeni kuruttular / 31.05.2024
- Yananlar insan, peki yakanlar ve seyredenler insan mı? / 30.05.2024
- Ey ahali neyiniz noksan? / 10.06.2024
- 'Adana’da Ağustos’ta bulamadım yazımı' / 08.06.2024
- Zenginler arasında devletleşen servet / 07.06.2024
- Bal alalım derken sürekli vebal aldınız / 06.06.2024
- Yetime yoksula sahip çıkmayacaksan… / 05.06.2024
- Sudan’dan sığır, Kanada’dan mercimek / 03.06.2024
- Hem ekini hem de ekeni kuruttular / 01.06.2024
- Hem ekini hem de ekeni kuruttular / 31.05.2024
- Yananlar insan, peki yakanlar ve seyredenler insan mı? / 30.05.2024