İhracatçı zorlu dönemeçte
TİM Başkanı Mustafa Gültepe, Türkiye'de üreticinin, ihracatçının en büyük sıkıntısının şu an kârlılık problemi olduğuna işaret ederek, "Özellikle emek-yoğun sektörlerde müşteriyi kaybetmemek için siparişler alınıyor. Fiyat vermede, gelecekle ilgili fiyatlamada sıkıntılar var çünkü dövizin nereye gidebileceği öngörülemiyor" şeklinde konuştu.
04.11.2024 20:47:00
AHMET TURAN YİĞİT
AHMET TURAN YİĞİT
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mustafa Gültepe, Ekim ayı dış ticaret rakamlarının açıklandığı Antalya'da basın mensuplarının sorularını cevapladı. Son veriler ışığında 2024 değerlendirmesi yapan, 2025 öngörülerini paylaşan Gültepe, rakamların güzel olduğunu belirterek, her ay farklı bir sektörün 'artı ihracat'a imza attığını söyledi. Gültepe, rakamlar ve ciroların firmaların yaşadığı sorunları çok yansıtmadığına dikkati çekerek, şunları söyledi: "En büyük sıkıntı şu an kârlılık problemi. Özellikle emek-yoğun sektörlerde maliyetin altında 'işi ve müşteriyi kaybetmemek' için siparişler alınıyor. Her sektör için değil belki ama bu sorun 27 sektörün yarısında var. Kârlılıklarla ilgili büyük bir sorun var. Fiyat vermede, gelecekle ilgili fiyatlamada sıkıntılar var çünkü döviz öngörüsü yok! Girdinin öngörüsü oluyor fakat döviz öngörüsü yok. 2024'ün başında Orta Vadeli Program(OVP) sonuçlarında yıl sonu dolar kuru 40-41 TL civarında bekleniyordu ama sanırım yıl sonunda 35'e bile gelmeyecek, makas çok fazla açık. 10 ayda döviz artışı yüzde 15, enflasyon minimum yüzde 36'da, arada 2 kat fark var. Önümüzde 2 ay daha var. Sadece kredi maliyetleri bile firmalara zarar yazdırıyor zaten. Nait parası fazla olan işletmeler bu anlamda kısmen avantajlı konumda. Parasının bir kısmını faize koyarak giderlerini tolere eden şirketlerin nispeten daha iyi konumda. En büyük problem nakit yönetimi, likidite yönetimi ve kârlılık. 2025'in ilk çeyreğindeki kurumlar vergisi açıklandığı zaman bu durum çok daha iyi bir şekilde ortaya çıkar."
İş gücü ithalatı başladı!
Sektörlerdeki istihdam rakamlarına da değinen Gültepe, hazır giyim ve tekstilde 200 binin üzerinde bir iş gücü kaybı olduğuna dikkati çekerek, "Ama bugün işler açılsa, arasan çalışacak işçi de yok" dedi. Mustafa Gültepe, bu konunun toplantılarda sık sık dile geldiği bilgisini vererek, şunları kaydetti: "Çoğu sektörde başkanlarımız farklı ülkelerden, farklı bir şekilde iş gücünü ithal etmeye başlayalım önerisi sunuyor. Üretim tarafında çalışmak istemeyenlerin çoğu hizmet sektörüne geçti, ortaya konmuş olan EYT'den dolayı ayrılıp çalışmak istemeyen ve onların yerine gelemeyen eksik iş gücümüz var. İş gücü ithalatını şu an hayata geçiren sektörlerimiz de var, bunu öneren iş insanlarımız da var. Bakanlığımızla bu konuda beraberce çalışmamız gerektiğini düşünüyorum. Eğer bu şekilde giderse özellikle emek yoğun olan sektörlerde daha fazla problem yaşanır ki yaşıyoruz. Malatya'da tesisim var, deprem sonrası bazı sıkıntılar yaşandı ama şu an alacak eleman bulamıyoruz. Ağırlıklı o bölgede asgari ücret veriliyor. İnsanlar üretimde çalışmak, meslek öğrenmek yerine daha hizmet sektörünü daha fazla tercih ediyor. Böyle bir trend var." Nerelerden işçi alınabileceğine yönelik soru karşısında Gültepe, her ülkenin ve her sektörün karakter yapılarının ve ihtiyaçlarının farklı olduğunu, buna uygun analizler sonucunda karar verilebileceğini söyledi. Gültepe, "Bu konuyla ilgili Bakanlıkla birlikte, planlı bir çalışma yapılması gerek. Bu konuyu başkanlarımız ve sektör temsilcileri artık konuşuyor çünkü zordalar. Bu uygulamayı başlatanlar da var. Mesela bu toplantıda başkanlardan biri bunu dile getirdi, eleman bulamadığı için Özbekistan'dan 10-15 tane elemanı getirip, fabrikanın imkanlarını sunarak, lojman vererek istihdam sağlamaya başladı. Üretimi durduramayız. İşsizlik dışında Türkiye'de iş beğenmeme problemi var, gençler zor işleri değil, masa başı işleri tercih ediyor" ifadelerini kullandı.
İş işten geçmeden faizler düşmeli
Faiz indirimi konusunda da görüşleri sorulan Gültepe, şu değerlendirmelerde bulundu: "Yaklaşık 6-7 aydır yüzde 50 faizle devam ediyoruz. Aksi takdirde, enflasyonu düzeltip, faizleri aşağı indirmeye başladığımız zaman, sanayi çok güç kaybetmiş olabilir. O gücü kaybetmeden bu kararı alabilmek önemli. Korkunun ecele faydası yok, bunu bir an önce denemeleri gerektiğini düşünüyorum, altı aydan beri yüzde 50 çok yüksek bir faiz. Bana göre Aralıkta, 2025'e başlamadan evvel ufak bir faiz indirim hareketi yapılabilir."
Asfari ücret ne kadar olmalı?
Devam eden asgari ücret görüşmelerine de değinen Gültepe, bunun sadece asgari ücrete odaklanarak değerlendirilecek bir konu olmadığını anlattı. Gültepe, "2024'e gireli beri rekabetçiliğimiz düştü. Türkiye hem üretimde hem tüketimde pahalı bir ülke oldu. Bütün dengeyi sadece asgari ücretin artması şeklinde değil, para politikası ve ekonomik politikaların da içini kapsayacak şekilde bir harman yapılarak sağlayabiliriz. Çalışan da bizim, firmalarımız da bizim. Türkiye'de rekabetçilik gücünü elde tutabilecek bir rakamın ortaya konması gerekiyor. İlk başta fiyat artışları ile hep beraber mücadele etmemiz gerek. Fahiş fiyatlarla ürün satanları deşifre etmemiz gerek" dedi.
'Ülke' değil 'şirketler' batıyor
Öte yandan Gültepe, CNBC-e yayınında kullandığı ifadeyi düzeltti: "Firmalar batıyor' yerine sehven 'Ülke batıyor' ifadesini kullandığımı gördüm." Söz konusu kanala konuşan Gültepe, yüksek politika faizini eleştirerek, "Ülke batıyor; yüzde 50 faizle bir ülkenin ayakta kalma şansı yok" demişti. Açıklamanın sosyal medyada gündem olmasının ardından TİM'in resmi X hesabından düzeltme yayınlandı.
Gültepe imzalı açıklamada "Ülke batıyor" ifadesini 'sehven' kullanıldığı belirtildi ve şöyle dendi: "Röportajda da vurguladığım üzere yüzde 50'yi aşan faizle yatırımı, üretimi, istihdamı nihayetinde ihracatı artırma şansımız bulunmuyor. Üretim ve istihdam tarafında kayıplarımız var. Birçok sektörümüz rekabetçilik konusunda zorlanıyor. Röportajda bu konuya dikkat çekmek için 'Firmalar batıyor' yerine sehven 'Ülke batıyor' ifadesini kullandığımı gördüm. Röportajın bütünü dikkate alındığında kastedilenin 'firma' olduğu açık bir şekilde anlaşılacaktır. İhracat ailesi olarak Türkiye'ye değer katmak, üretimi, istihdamı ve ihracatı artırmak için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz."